Kaçak CEO
Fulya Mısırlıgil
Kabul ediyorum kolay değildir kurumsallaşmak. Uzun süre tüm kontrolün tek bir kişi ya da aynı aileden birkaç kişinin kontrolünde olmasına alışmış bünyelerin dışardan bir başka göz ile uyum sağlaması, yetki paylaşımı yapıp alıştıkları kontrolü paylaşmaları, yetki vermeleri zaman alacaktır. İyi bir mücadele söz konusu olacaktır.Ancak bu durum ne kadar erken bir denge ve düzen içerisinde şekillendirilirse o kadar çabuk yararı olacaktır şirkete.Zira şirketlerin önündeki en büyük tehlikelerden biri strateji geliştiren liderler yetiştirmemesi, bu tür insanlara yatırım yapmaması ya da istihdam etmemesidir. Çünkü askerlerle sadece tek bir beyin üzerinden sınırlı başarılara imza atarsınız ancak strateji geliştiren sorumluluk alan girişimci beyinlerle ciddi fetihler yaparsınız. Sorumluk paylaştıkça yükünüz hafifler ve enerjinizi doğru kullanabilirsiniz.Ekip çalışmaları her zaman tek başına çalışma yapmaktan daha keyifli ve verimlidir. Birlik olmaya dair bunca söz boşa denmemiş olsa gerek herhalde. Bir olalım, iri olalım, diri olalım.” Diyen Mevlana “Bir araya gelmek başlangıçtır, bir arada durabilmek ilerlemedir, birlikte çalışmak başarıdır” diyen Henry Ford, “Büyük işler, önemli atılımlar; ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir.” diyen Mustafa KemaI Atatürk örneğin. Demem o ki, kurumsallaşamayan şirketlerin temel sorunu yetki paylaşımı yapamamak ve ekip arkadaşına güvenip işi tam anlamıyla yetkili olan kişiye bırakamamak durumu maalesef.Bugün dünyaya baktığımızda da elimize geçen veriler bize açık bir şekilde kurumsallaşma yolunda şirketlerin ciddi bir farkındalık seviyesine ulaştığını ve çeşitli önlemleri almak için girişimde bulunduklarını gösteriyor.Zira ABD’de ortalama olarak, aile şirketlerinin % 40’ı daha ilk beş yılda yok olmakta, geri kalanların %66’sı ise birinci kuşakta batmakta veya el değiştirmektedir. İkinci kuşağa kadar yaşayabilen aile şirketlerin oranı % 20’ yi geçmemekte ve hatta bu %20’nin ise ancak %17’si üçüncü kuşağa kadar devam edebilmektedir.Bu verilerin tespiti sonrasında durumun ciddiyeti ve kurumsallaşmanın önemi net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ömrü uzun, başarıları kalıcı, kişiler üzerine kurulu olmayan, düzenli ve sistematik bir yapı olmak istiyorsanız kurumsallaşmak zorundasınız. Ve bunun için atacağınız ilk adım yönetimin bile denetleyicisi pozisyonunda olan insan kaynaklarıdır. Personelin bağımsız yönetiminin ve yönetimin performansının takiplerinin yapıldığı bir atmosferde adalet sistemi çalışmaya başlamış demektir.Nedir bu adalet sisteminin önemi şirketler içerisinde ki dersek patronun kendi keyfine göre ya da hak etmediği halde birine farklı uygulamalar yapması durumunun ortadan kalkması diyebiliriz kısaca. Kurumsallaşmak yani demokratik bir yapı olabilmek için kişiye özel uygulamaların olmadığı, haklının ve haksızın yapılan araştırmalarla tespit edildiği, personelin performansına göre değerlendirildiği yaranmışlık (ne demek istediğimi anladınız efenim) sisteminin çalışmadığı, personel kadar yöneticinin de performansının değerlendirildiği, herkesin her şeyi yapmadığı ama sağlıklı bir paylaşım ve birlik alanının bulunduğu ve ifade özgürlüğünün olduğu sistemler geliştirmek gereklidir.Herkesin kendi uzmanlık alanında en üst düzeyde şirkete katkı yapabilmesi sağlanmalıdır. Kurumsal olmayan şirketlerde çalışma sorunlarının başında aslında doğru kullanılamayan bir iş gücü ve iletişim kopukluğundan kaynaklanan yanlış algılar ve bu algıların neden olduğu bilgi akışına yansıyan aksamalar bulunmaktadır. Her zaman derim elinin altındaki Ferrari’yi bir Şahin gibi kullanırsan suç sendedir. Ya da tutarda bir Şahin’i Ferrari’nin yerine kullanırsan yine suç sendedir. Yok ama ben Ferrari’sini satan bilge misali her şeyi satıp savuşturup gideceğim diyorsan o da senin bileceğin iş.O zaman efenim ne yapıyoruz kurumsallaşmak için. Yetki veriyoruz. Herkes her işi yapar yaklaşımından ve her şeyi bir tek ben bilirim algısından kurtuluyoruz. Üçün beşin hesabına bakmadan herkese hak ettiği maaşı ve şartları sunuyoruz. Yetenek yönetimi yapıp istihdam politikası oluşturuyoruz.Girişimciliğe yatırım yapıp, personelin yeni fikirler geliştirmesini ve özgüvenle bunu sunmalarını sağlıyoruz. Eleştiriye açık olup o da kim yahu beni değerlendirecek zihniyetinden kurtulup performans değerlendirme sistemi kuruyoruz ve son olarak gülümsüyoruz. Şaka değil yahu gerçek diyorum. Suratsız, iletişimi kopuk, insana değer vermeyen, işçisi ile oturup sohbet etmeyen, iki güzel sözünü birlikte rızıklandığı insanlara fazla gören lider, kurumsal bir şirket patronu gördünüz mü siz hiç? Valla ben görmedim. Görenler varsa kaçak ceo hattına başvurabilirler.Hadi kalın sağlıcakla.
Yorumlar