Ne yazayım ki.. İnanın elim klavyeye gitmiyor.. Açıyorum gazeteleri, bakıyorum televizyonlara ve internet sitelerine midem bulanıyor.. Yalandan dolandan geçilmiyor.. Sosyal medyada bir saat önce şehidim diye ağlayanlar, ahkam kesip vatan millet sakarya deyip milliyetçi pozlarına bürünenler, iki saat sonra yemek, içecek veya düğün, nişan, deniz manzaralı resimlerini paylaşıyorlar..
HAZİRAN SONRASI NE OLDU DA BÖYLE OLDU
Siyasi gelişmelere bakıyorum, tamamen Beştepeye endeksli hale getirilmesinden ve gelişmiş ülkelerde eşine asla rastlanılmayan bir düşüncenin hakim olduğunu görüyorum. ' Haziran sonrası başlayan olayların nedenini araştırıyor, ama bir ülkeyi bu kadar çıkmaza sürüklemenin yakın gelecekte tüm hesapları alt üst edebileceğini düşünüyorum.. Başbakan Ahmet Davutoğlunun elinin kolunun bağlanıp çaresiz bırakılışına, Devlet Bahçelinin parti ilkeleri ve prensiplerini ön planda tutma yerine, biraz da ülkenin menfaatlerini göz önünde bulundurması gerektiğini aklımdan geçiriyorum. Kemal Kılıçdaroğlunun gerçekten hükümet kurma veya ortak olma konusundaki iyiniyetli çabasının karşılıksız kalmasına üzülürken, seçim öncesi herkese umut vadedip gönüllere ferahlık veren Selahattin Demirtaşın o görüntüsünden uzaklaştırılmasındaki sırları çözmeye çalışıyorum..
AĞLAYANLAR VE DALGA GEÇENLER
Televizyonlara bakıyorum, bir yalancılar resmi geçidi görüyorum.. Tabi birde evladını kaybedenlerin dramıyla dağlanan yüreğimin acısını hissediyor, gözyaşlarıma mani olamıyorum.. Ağlatıyorlar anaları, babaları, abileri kardeşleri, eşleri, çocukları.. Ağlıyorlar hep birlikte gerçek canı yananlar.. Ama birde bakıyorsun ülkenin bu duruma gelmesine sebep olanlardan ve her yere en az 15 tane korumayla gezen birisi, şehit olarak ölmek istiyorum diyor resmen dalga geçer gibi.. Diğerlerinin söylediklerini zaten aklıma bile getirmek istemiyorum..
VATANDAŞA NİNNİ SÖYLENİYOR
Gaziantepe bakıyorum, aynı film sahnelerini görüyorum.. Şehirde yaşanılır hal kalmamış, ama şehri yönetenler başka bir dünyada yaşıyormuşuz gibi herkese Ninni söylüyor.. Silahlar sıkılıyor, masum insanlar öldürülüyor, yaralanıyor, en son karnındaki bebeğiyle birlikte genç bir anne bu sorumsuzlukların bedelini canıyla ödüyor.. Ne acı ki kimse kolunu kıpırdatmıyor.. En yetkili isimler keyfi silah sıkmaları yasaklamama konusunda adeta direniyor. Aynı direnci havai fişekte de gösteriyor..
FİRMA 70 İKEN 300 OLDU HABERİ OLAN VAR MI ?
İş dünyasının kaymak tabakası aynı zamanda yönetim kademelerinde olunca, ortalarda ve altlarda çırpınanların sesini bile duymak istemiyor. Siyasetçiler zorda kalan firmaların sorunlarını çözmekten kaçıyor. Bankalar haciz ve icra işlemlerini büyütüyor, 1 sene önce 70lerde gezen zordaki fabrika sayısının 300lere ulaştığını kimse görmek istemiyor..
KOSGEBİN DOLANDIRICILARI VE SAHİP ÇIKANLARI
KOSGEB kendini dolandıranlara prim verip zengin ederken, mağdur ettiklerini savcılarla, hakimlerle, vilayetin korkutucu şikayetçi pozisyonunda analarından emdiklerini burunlarından getirtiyor. KOSGEBi soyup dolandıranlar, aldıkları paralarla keyif çatarken, yasalara uyanlar, kredi aldıkları bankaların parasını ödeyebilmek için haciz ve icra işleminden kurtulma savaşı veriyor.. Yine KOSGEBi dolandıranlar, en başta siyasetçilerden destek görüp kollanırken, dosyaların kapatılması ve ceza almamaları için uğraşanların kimliklerini görmek mide bulandırıyor..
GÜRÜLTÜYE VE SİLAHA AFİŞLİ FORMÜL BAŞTAN SAVMASI
Kenti yönetenlerin sanki Gaziantepte yaşamıyormuşcasına, gece yarısı sabahlara kadar atılan havai fişeklere, düğün dönüşü arabaların korna seslerine seyirci kalması, kararlı olmayışı vatandaşların inancını kırıyor. Son bir hafta içinde bazı köşelere asılan birkaç afişin daha önceki yıllarda denenmiş ve hiçbir işe yaramamış, tamamen günah savmadan ibaret olduğunu çok iyi biliyor..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR