ŞAMİL TAYYAR'I DİKKATE ALIYORUM
AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar'ın Gaziantep Emniyeti ile ilgili söyledikleri belki bazılarını rahatsız edebilir, ama ben bu sözleri son derece ciddiye alıyorum.. Çünkü Şamil Tayyar durup dururken boş birşey söylemez.. Bu ifadelere kızmadan, öfkelenmeden, art niyet aramadan, başka yerlere çekmeden ciddi boyutu ile masaya yatırılmasında fayda görüyorum..
Belki okumayan veya duymayanınız vardır diye, isterseniz Şamil Tayyar'ın Star gazetesindeki köşe yazısından kısa bir hatırlatma yapayım.. Sayın Tayyar bu yazısında Gaziantep'te bazı olayların gelişimine işaret etmiş, Gaziantepspor kulübü ve Kızıl şirketlere yapılan operasyonun ardından, bu operasyonu ateşleyen Abdullah Sabri Kocaman'ın başına gelenlere dikkat çekmiş.. İsterseniz bundan sonra Tayyar'ın yazdıklarına bakalım:
-'Bu süreçte gariplikler olmadı mı tabi ki oldu. Gaziantep'teki bu operasyondan hemen sonra Şubat 2012'de kalpazanlık soruşturması başlatıldı ve 7 kişi tutuklandı. Bunlardan biri, Gaziantepspor operasyonunu ateşleyen Gazeteci Sabri Kocaman, diğeri Kocaman'a belgeleri getiren mali müşavir Arif Ulu'ydu.
Kocaman ilk sorgusunda serbest bırakıldı, itiraz üzerine tutuklandı, ilk duruşmada yeniden tahliye edildi. Olayın başka boyutları da var, konuyu fazla dağıtmak niyetinde değilim. Ancak Gaziantep emniyetinde, bazı yerel siyasi unsurlar ve çıkar odaklarıyla irtibatlı grupların olduğu doğrudur. Bu konuda ayrı bir çalışma yürütüldüğünü belirtmekle yetineyim. Kimse sapla samanı karıştırmasın...
Gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasını isteyen herkesle aynı yolda yürürüz. Dün öyleydi, bugün öyledir, yarın da öyle olacaktır.'
MUHALEFET MİLLETVEKİLLERİ ŞAŞIRTIYOR
Evet..Tayyar'ın bu sözlerinin azıcık açılımını yapacak olursak, kendisinin de yaşadığını sandığım ve şahit olduğu bazı olaylar ve gelişmelerin arkasında farklı hesaplar yattığını ifade etmeye çalıştığını rahatlıkla görebiliyoruz.. Yani Şamil Tayyar, o hesapları yapan kişilerin normal görevlerinin dışına çıktığı ve tehlikeli oyunlar oynadığını, kentte huzuru bozacak davranışlara yöneldiğine işaret etmektedir.. Ne ilginçtir ki, iktidar partisinin önemli milletvekillerinden birisi, son derece ciddi açıklamalar yaparken, muhalefet partisine mensup Sayın Ali Serindağ, Mehmet Şeker ve Semih Yalçın'dan çıt çıkmıyor. Haliyle gözler ister istemez Yaşar Ağyüz, Akif Ekici ve Hasan Özdemir'i arıyor..
Sayın Emniyet Müdürünün bu uyarıyı ciddiye almasını Gaziantep'te yaşayanlar olarak en başta ben istiyorum.. Çünkü Şamil Tayyar'ın dikkat çekmeye çalıştığı olaylar, organizasyonlar ve işbirlikçilerin tezgahını, 6 yıl önce eşime ve şahsıma yapılan saldırı sonrası bizzat yaşayan, ama yılmadan bıkmadan üzerlerine giderek ortaya çıkartan bir kişiyim.. Onun için Şamil Tayyar'ın dikkati çekmeye çalıştığı olumsuzlukları en iyi ben anlarım...
EŞİMLE SALDIRIYA UĞRADIĞIMIZDA
BAŞIMIZDAN GEÇMEYEN KALMAMIŞTI
Sayın Emniyet Müdürünün bu uyarıyı ciddiye almasını Gaziantep'te yaşayanlar olarak en başta ben istiyorum.. Çünkü ben Şamil Tayyar'ın dikkat çekmeye çalıştığı olaylar, organizasyonlar ve işbirlikçilerin tezgahını bizzat yaşayan, ama yılmadan bıkmadan üzerlerine giderek ortaya çıkartan bir kişiyim.. Onun için Şamil Tayyar'ın dikkati çekmeye çalıştığı olumsuzlukları en iyi ben anlarım...
Bunları niye belirtiyorum, isterseniz oraya gelelim.. Ben, eşimle birlikte saldırıya uğramış ve ölümden dönmüş birisiyim.. Bize bunları yapanları 2 yıl boyunca iğne ile kuyu kazarak bulmaya çalışmış, saldırı için kiralanan kişilerin robot resimlerini gazetede ara vermeden yayınlayarak peşini bırakmamış birisiyim.. Ve bu süreç içerisinde jandarma, emniyet, hastane ve postane gibi resmi kurumlardaki illegal işbirliğini bizzat yaşayıp gören, ama yılmayıp büyük bir mücadeleyle ortaya çıkartan ve sonunda o kişilerin yakalanmasını sağlayan bir insanım..
Bunu ilk kez açıklıyorum; o dönemde sadece iki saldırganı bir de onları kiralamak için görevlendirilen kişiyi ortaya çıkartmıştım.. Ancak bu işin arkasındaki asıl güçleri bulmak gerekliydi.. Onun içinde 2006 yılından beri bu işin peşini bırakmadım ve sonunda 4 ay önce arkadaki gerçek kişileri, yani henüz isimlerini açıklamadığım azmettirenler ile bunu organize edenleri de tesbit ettim.. Yakında onları da açıklayacağım.. Saldırının örgütlü ve organizeli biçimde olduğunu, bana saldırı yapanlara ne kadar para verildiği, nasıl çalıştıkları kimlerle irtibat kurulduğunu ayrıntılarına kadar açıklayacak, ayrıca saldırının detaylarını, yaşadığım ihanetleri, kalleşlikleri çok yakında bir kitaba dönüştüreceğim..
İNSANLAR DİNLENİYOR, KENTTE ENDİŞE HAKİM
Bu detayı verdikten sonra, Gaziantep'te insanların huzur ve güven içinde yaşaması için, herkesin kendi üzerine düşen görevi layılı ile yerine getirmesi gerektiğini anlatmak istiyorum.. Bunun için de Şamil Tayyar'ın söyledikleriyle dikkat çekmeye çalıştığı konulara kişisel olarak değil, genel yönüyle ele alarak, çözümsel açıdan bakılmasını tavsiye ediyorum.. Bunu ilin Valisi, Emniyet Müdürü, Milletvekili kardeşlerim ve Sayın Fatma Şahin'in daha iyi anlayacağını umuyorum. Kaldı ki Sayın Fatma Şahin benim saldırıya uğradığımda neler yaşadığımı en iyi bilen bir kişidir..
Şu bir gerçek ki, Gaziantep'te bazı insanlar dinleniyor, takip ediliyor. Yasal çerçeve içinde kalınması halinde benim gibilerin endişe duymasına gerek yok.. Ama KOPYALA YAPIŞTIR yöntemi olur, sonra da bu hedef konulan şahıs üzerinde kullanılırsa, işte o zaman ciddi biçimde düşünmemiz gerekir..
ŞİMDİDEN DUYURUYORUM, BENİM
HAKKIMDA DA İFTİRALAR ATILABİLİR
Bu konu için beni uyaran dostlarım, 'sana saldırı yapılabilir, iftira atabilir, tuzak kurabilirler, dikkatli ol' diyorsa, bu gerçeği asla gözardı edemem.. Nitekim yetkili mercilere başvuru yaparak 'benim hakkımda yarın bir iftira atılır, organize suç şebekesi içine koyabilir, taciz dahil her türlü fuhuş içeren ahlaksız işlere bulaştırma ya kalkışılabilir.. Bunun bir tuzak olacağını şimdiden size bildirmek istiyorum' dedim.. Zaten bu köşede söylediklerimin kanıtı olarak tarihin sayfalarında yer alacaktır..
Belki bilmeyenleriniz olabilir, saldırıdan 3 gün sonra benim için piyasaya bir mektup dağıttılar. Meselenin namus davası olduğunu ileri sürerek saçma sapan yazılar yazıp milletin kafasını karıştırmaya kalkıştılar.. İşin ilginci, başkasının namusuna el attığı için mahkemelik olan bir gazeteci bozuntusu da, o dönemde kendisini ziyarete gelenlere mektubun fotokopisini dağıttı.. Amaçları Ökkeş Özekşi'ye saldırının gazetecilikte alakası olmadığını göstermekti.. Ne varki, bu ahlaksızlar, karşılarında bu pislikleri ve iftiraları ölümü pahasına ortaya çıkartacak bir Ökkeş Özekşi bulacaklarını tahmin etmediler. Nitekim saldırganlar yakalanıp sorguya çekilince, mektubun iftiradan ibaret hayal ürünü ve tamamen yalan olduğu ortaya çıktı.. Acı olan asıl mesele ise, bu kadar büyük mücadeleyi Gaziantep'teki yerel gazetelerin ikisi hariç hiçbiri yayınlamadı..
VATANDAŞ HİSSETMELİ
Yani diyeceğim odur ki, bu işler bu kadar kolay ve ucuz olmamalıdır.. İnsanlara kolayca iftira atılmamalı, atıldığında ise karşılarına emniyet çıkmalıdır. O emniyetin, bunu yapanları ortaya çıkartıp mağdurları koruyup haklarını savunması gerekmektedir.. Onun içinde emniyetin vatandaşa güven vermesi şarttır.. Ben dürüst bir vatandaş olarak o güveni duyarsam, telefonlarımın dinlendiği ve içerisinden bazı cümlelerin cımbızla çekilip çıkartılarak farklı maksatlara çekileceği korkusu yaşamaz, yarın hakkımda aklıma fikrime gelmeyecek iftiralarla karşılaşma korkusu hissetmez isem, işte o şehir gerçekten yaşanılacak bir şehirdir.. Bunu da sağlayacak olan bu kentin yetkilileridir..
ALİ İHSAN TÜRKYİĞİT'E O PARAYI HELAL ETMİYORUZ
Gazetemizde bir süre çalışan ve şimdi ilişkisi kalmayan Bezmi Özkan, bundan birkaç yıl önce Olay gazetesinde köşe yazan ama asıl mesleği Mali Müşavirlik olan Ali İhsan Türkyiğit'i eleştiren bir yazı yazmış.. Sanki çok gerekliymiş gibi..
Bu Mali müşavir arkadaş Bezmi Özkan'a kendisine hakaret edildiğini ileri sürerek dava açmış.. Sonra araya bazıları girmiş, galiba avukatı Bezmi Özkan'a özür dilemesi halinde davadan vazgeçilebileceğini söylemiş..Bezmi Özkan'da kendi köşesinde özür dilemiş.. Ama mali müşavir arkadaşı bu özür tatmin etmemiş ve davasını sürdürmüş. Bununla yetinmemiş gazetemize de dava açmış.. Dava epey sürmüş.. Tabii benim detaylardan ve gazetenin de mahkeme verildiğinden haberim yok.. Sadece Bezmi Özkan'ı biliyorum.. Zaten gazetemizden ayrıldığı içinde hiç haber alamıyordum.. Önceki gün beni Basın İlan Kurumundan aradılar ve ilan alacaklarımıza Ali İhsan Türkyiğit tarafından 8 küsur milyarlık haciz konulduğunu bildirdiler.. Böylece bu ay basın ilan kurumundan bize para ödemeyeceklerini ifade ettiler.. Meğerse Sayın Türkyiğit davayı kazanmış.. Hem Bezmi Özkan'ı hemde gazetemizi mahkum ettirmiş..Ama uyanıklık yaparak Bezmi Özkan'ın ödemekle yükümlü tazminatını da gazeteye yüklemiş.. Yani bir taşla iki kuş vurmuş..
Bunları duyunca gazete olarak inanın kahrolduk.. Bezmi Özkan'ın borcunu bile basın ilan kurumuna başvurup gazetemize ödettirmek isteyen zihniyetin etik yönünden sorgulanması gerektiğini düşünürken, bu paranın Gaziantep27 çalışanlarının 1 aylık maaşının ödenmeme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasının da üzüntüsüne girdik.. Çünkü bu gazete ekmeğini taştan çıkartıyor.. Başka işler peşinde değiliz, personelimiz büyük bir özveriyle çalışıyor.. Sayın Ali İhsan Türkyiğit madem gazetemizi de mahkum ettirmiş, varsa bir hatamız 'eyvallah'der saygı duyarız.. Ama şimdi bu gazeteyle alakası kalmayan bir kişiden alacağını basın ilan kurumuna başvurup gazeteden tahsile gitmesini etik bulmadığımı söylemeliyim.. Burada Basın İlan Kurumuna da bir çağrıda bulunmak istiyorum.. Zaten Gaziantep'te gazetelere düşen ilan paraları artık gülünç durumlara geldi. Birde böyle başvurularda o gazetenin bir aylık resmi ilan alacağının tümü, haciz koyan kişilere verilirse, bunun o gazeteye büyük bir darbe olacağı hesaplanmalıdır.. Aynı durum basın ilan kurumundan kredi alan muhabirler içinde geçerli. Adam gazetemizde iken kredi alıyor, ayrılıp başka gazeteye gidiyor, ama parasını kendimiz ödüyoruz.. Basın İlan Kurumu, bu ve buna benzer durumlarda kesinlikle düzenlemeye gitmeli ve bu yöntemle parayı tahsil etmek isteyenlere gazetenin 1 aylık parasının tümünün verilmesi yerine, aylık taksitler halinde ödeme yapılması konusunda mevzuat değişikliğine gitmelidir..
Son sözüm şudur; Bu 8 milyar gazetemizi çökertmez.. Sadece çalışanlarımızın 1 aylık maaşının sarkmasına ve geçici de olsa sıkıntıya girmemize yol açar.. Tüm çalışanlar olarak Ali İhsan Türkyiğit beyefendi'ye gazete olarak bu parayı helal etmediğimizi söylüyor, Basın İlan Kurumunun da bu konuda yerel basının mağdur edilmemesi yolunda adım atmasını bekliyoruz..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR