İnsanlık tarihindeki sayılı felaketlerden birisi ile karşı karşıyayız. Koronavirüs (Covid-19) salgını hem ekonomik hem de sosyal hayatımızı felç etti. Bu durum bireysel olarak tüketicileri etkilediği kadar şirketleri de derinden etkiledi.
Salgın dünya ile birlikte ülkemizde de başta finansal piyasalar olmak üzere mal ve hizmet piyasalarında ciddi bir durgunluk yaşanmasına neden oldu ve olmaya devam etmekte. Karşılaştığımız bu global sorunu aşabilmek adına küresel bazda tüm ülkeler çok çeşitli tedbirler alarak uygulamaya koymaya başladılar. Her geçen gün de ilave tedbirler alarak, salgının yarattığı ekonomik tahribatı en aza indirmeye çalışmaktalar.
Salgının ilk baş gösterdiği dönemde hızlıca etkilenen birkaç sektör ön plana çıkmışken, zaman ilerledikçe etkilenmeyen hiçbir sektörün neredeyse kalmadığını gördük.
Salgın hem insan sağlığı hem de ülke ekonomileri üzerinde eş zamanlı olumsuzluk yarattığı için elbette ilk önce ivedi olarak insan sağlığını korumaya yönelik tüm dünyada tedbirler alınmaya başladı. Salgınla mücadelede hala tam olarak bir çözüm üretilememiş olsa da yavaş yavaş kontrol altına alınmaya başlanmış olması, başlangıçtaki panik havasının da dağılmasını sağladı.
Sağlığa yönelik alınan tedbirlerin devamında da her ülke kendi bütçe imkanları ölçüsünde ekonomik tedbirler alarak bunları uygulamaya başladı. Ancak zaman ilerledikçe, salgının ülke ekonomileri üzerindeki olumsuz etkisinin giderek derinleştiği, gerek finans piyasalarında ve gerekse reel sektörde yeterli önlemler alınmazsa kalıcı hasarlar vereceği anlaşıldı.
Elbette ilerleyen zamanda virüs tamamen kontrol altına alınacak ve ortadan kalkacak. Ancak ekonomide neden olduğu ve olacağı tahribatı hafifletmek adına radikal nitelikte adımlar atılması gerekiyor.
Özellikle vergisel konularda kısa ve orta vadede neler yapılması ve ne tür önlemler alınması gerektiğini yazımda anlatmaya çalışacağım.
- Mücbir Sebep Kapsamının Genişletilmesi;
Daha önceki haftalarda yazı konusu yaparak detaylarıyla belirttiğim gibi; ana faaliyet kodu nedeniyle mücbir sebep kapsamı dışında kalan mükelleflerin mağduriyetlerinin engellenebilmesi için mücbir sebep kapsamının bir an önce genişletilerek uygulanması gerekmektedir.
Bilindiği üzere sadece belli sektörlerdeki mükelleflerin KDV, muhtasar ve SGK ödemeleri 6 ay ötelendi. Salgın sektör ayrımı yapmaksızın ekonomik hayat içinde yer alan bütün sektörlerin üzerine kara bir bulut gibi çöktüğü için tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin de gelir vergisi mükellefleri gibi mücbir sebep kapsamına alınması gerekir.
- Erken Ödeme İndirimi;
Mücbir sebep kapsamındaki mükelleflerin, yukarıda da belirttiğim gibi KDV, muhtasar, SGK ödemeleri 6 ay ötelendi. Bu öteleme mükellefleri nakit olarak rahatlatacağı gibi, devlet bütçesini de bir o kadar olumsuz etkileyecektir.
Mücbir sebep kapsamında olup da nakit sıkıntısı çekmeyip vergi ödemelerini zamanında yapmak isteyen mükellefler için piyasada geçerli olan faiz oranlarından çok daha cazip oranlarda vergi indirimi yapılması, hedeflenen bütçe gelirlerindeki sapmanın azalmasını sağlayacaktır.
- KDV Oranlarının İndirilmesi;
Koronavirüs salgını sonucunda tüm dünya da alınan karantina ve benzeri tedbirlerle herkesin yaşam şekli ile birlikte çalışma şekli ve öncelikleri de değişti.
Salgın sırasında özellikle uzaktan çalışma ve uzaktan eğitim nedeniyle internet kullanımında meydana gelen artış ile sağlık hizmetleri, hijyen ve temizlik malzemelerine olan talep artışı kaçınılmaz oldu. Tüketicilerin daha az maliyetle bu ürün ve hizmetlerden yararlanabilmesi için belirtilen ürünlerde KDV oranlarının düşürülmesi yerinde olacaktır.
KDV İade Taleplerinin Daha Hızlı Sonuçlandırılması;
Salgın nedeniyle bütün ülkeler zorunlu tüketim malzemeleri dışında neredeyse sınırlarını kapattılar. Bu durum uluslararası ticaretin boyutlarının ciddi anlamda gerilemesine yol açtı.
Türkiye İhracat Meclisinin açıkladığı ihracat rakamlarına baktığımızda da, salgın nedeniyle ihracatımızda da ciddi bir gerileme olduğunu görüyoruz. Daralan ihracat nedeniyle talep edilen KDV iadelerinde ciddi bir düşüş olduğu gibi, salgın nedeniyle vergi dairesi çalışanlarının dönüşümlü görev yapıyor olması da, azalan iade taleplerinin yanı sıra, iadelerinin alınma sürecini uzatmaktadır. Zaten nakit darlığı çeken firmaların daha da sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kalmaması için özellikle iade süreçlerin hızlandırılması gerekmektedir.
- Devreden KDV Stokunun İadesi;
Mükelleflerin devreden KDV’lerinde yıllardır bulunan birikmiş KDV’lerin en azından yarısının bir kereye mahsus olmak üzere YMM’lerce hazırlanacak özel amaçlı raporla belgeledikten sonra, varsa mükelleflerin vergi borçlarına mahsubu, geriye kalan kısmının da nakden iadesinin yapılması, nakit darlığı içinde bulunan firmaların rahat bir nefes almasını sağlayacaktır.
- Krizden En Fazla Etkilenen Sektörlerde Geçici Vergilerin Alınmaması;
Krizden en ağır şekilde etkilendiği görülen sektörlerde faaliyet gösteren kurumlar ve gelir vergisi mükelleflerinin, 2020 yılına ait geçici vergilerinin alınmaması, en fazla sıkıntı yaşayan sektörlerde, nakit akışının rahatlamasına yardımcı olacaktır.
-Vergi ve SGK Borçlarının Yeniden Yapılandırılması;
Vergi ve SGK borçlarının tamamının güncel piyasa şartları dikkate alınarak yeniden yapılandırma imkanı getirilmesi, kamu borçlarının tahsil kabiliyetini arttıracağı gibi kamunun orta ve uzun vadede tahsilat performansını da yükseltecektir. Ayrıca mükelleflerin de borç sarmalından kurtulmasını sağlayarak rahat bir nefes almalarına imkan tanıyacaktır.
Salgının ekonomik etkilerini azaltmak için alınacak birçok tedbir mevcut. Ancak yazımda sadece vergi konusunda alınması gereken tedbirlerden önemli gördüğüm ve mükelleflerin bu süreci kısmen daha rahat atlatmasını sağlayacak olanlarına değindim.
Bir an evvel güzel günler görmek dileğiyle, tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.