Şehirleşme süreci, birlikte yaşam için gerekli, ortak değerlerin oluşması sürecidir. Bir şehir yaşamının sağlıklı ve düzenli olabilmesi için bazı değerlerin günlük yaşamda insan davranışlarını yönlendirmesi gerekir.
Devlet, hızlı göç alan şehirlerde, şehrin kültürel yapısının bozulmasını engellemek için önlemler almak bir yana, gerekli fiziksel alt yapıyı sağlamaktan bile aciz kalmıştır ülke çapında. Bir çok şehir gibi Gaziantep de şehir olarak tarihe karışmış, ve yerinde artık sadece resmi adı Gaziantep olan kimliksiz bir insan topluluğu kalmıştır. Çünkü yerli halkın gelenek ve görenekleri, şehre yeni yerleşenleri etkileyip içine almak ve onunla birlikte gelişmek için gerekli zamanı bulamamıştır. Bir anda büyük göç alan şehrimizin bu gelenek ve görenekleri paramparça olmuş ve yerli halkın da büyük bir bölümü kendi öz şehir değerlerini, bizzat kendi sosyal yaşamlarında yitirmiştir.
Bir örnek verirsem, bunun sonuçlarını, ve durumun vahametini daha net görürüz sanırım. Gaziantep eriyip yok olmadan önce, aile kavramı önemliydi. Herkes kendi ailesinin adını temiz tutmak için uğraşırdı zorunlu olarak. Bu nedenle de insanlar üzerinde bir sosyal yaptırım gücü söz konusuydu. Örneğin siz berber Mamdali?nin, ya da kasap Hösün?ün oğlu ya da kızı olarak, çalıp çırpıp zengin olup, sonra da Toyota ciple tabakhaneye gelemezdiniz. Rezil ederlerdi sizi böyle bir durumda tabakhanede. Oysa şimdi ayakta karşılayacaklarından emin olabilirsiniz! Çünkü böyle bir yer, kültürel olarak yok artık! Bunun gibi bir çok davranış, bizzat toplumsal gelenek göreneklerle yönetilirdi. Çocuklarımız, ?anlaşamadık ayrıldık? diye çıkamazlardı karşınıza. Evliliğin, ailenin manevi değerleri bizzat bu sosyal hukuk düzeni içinde korunurdu. Bugünkü durumuyla şehrimiz için böyle ortak değerlerden söz etmek, ne yazık ki imkansız. Her kültürden koparak gelmiş insanlardan oluşan, büyük bir insan topluluğu demek daha doğru.
Şehirleşme sürecinin en önemli kolu, sosyal(anonim) hukukun inşa sürecidir. (Toplu konutlarda komşuluk ilişkileri, birlikte yaşama, trafikte kurallara saygı ?vs.)Yazılı hukuk, böyle bir hukuksal yapıyla desteklenmezse, asla başarıyla uygulanamaz. Ne kadar sert, caydırıcı ve detaylı olursa olsun, dünyadaki hiçbir yazılı hukuk sistemi,birlikte yaşama adabı gibi, sosyal hukuk desteği olmadan sosyal düzeni ve adaleti sağlamada başarılı olamaz.
Yukarıdaki örnek, artık müzelik olmuş,bir sosyal hukuk örneğidir. Böyle bir hukukun çöküşü sonucu, insanlar para kazanmak için her şeyi yapar duruma gelmiştir ve üstelik bu ?her şeyi yapma? yeni bir sosyal değer halini almıştır. Boşanma oranı evlenme oranıyla yarışır duruma gelmiş, parklar bahçeler, sahipsiz çocuklarla dolmuş, yüz kızartıcı, adi suçlar hortlamış?vs. Çünkü sosyal hukuk sistemimiz çökmüş durumdadır.
Seçim öncesi, böyle bir toplumsal problemi gündemine alan bir parti var mı acaba? Şehirleşme sürecinde,sosyal hukukun yeniden inşasıyla ilgili bir politikası olan bir partidenseniz, bana mail atın, söz veriyorum, o partiye oy vereceğim!
[email protected]