Gazişehir'in yeni Hocası Erkan Sözeri'nin ilk 3 maçındaki karnesi futbol mantığıyla değerlendirildiğinde oldukça iyi. Zira 2 liderle oynuyor, yenilmiyor, akabinde lig 4.sünü mağlup ediyorsunuz. Üstelik dağılmak üzere olan, özgüven sorunu yaşayan, şehirdeki büyük beklentileri karşılayamamanın getirdiği baskıyla başa çıkamayan deyim yerindeyse sırat köprüsünü geçmeye çalışan bir takım devralıp 5 puanı cebinize koyuyorsunuz.
Geçen 2 haftada Erkan Sözeri'nin takımda teknik anlamda değişikliklerden çok daha fazla psikolojik anlamda tedavi uygulamak zorunda kaldığını söylemiş ve bunun meyvesini alacağından bahsetmiştik. Bu psikoloji savunma ile hücum arasında tüm bloklarda ve süreçlerde tercihin hücum yönünde kullanılması psikolojisi. Hocanız sizden öne doğru oynamanızı, dikine pası tercih etmenizi, rakip kaleye doğru koşu atmanızı söylüyor ve antrenmanlarda bu oyunu çalıştırıyorsa futbolcu olarak da farklı bir özgüvene sahip olursunuz. Bu psikoloji oyun anlayışınızı/stratejinizi değiştirir. Gökhan'ın gol bölgesine attığı koşu ve kaydettiği gol bunun meyvesi. Kabasele veya Del Valle gibi sprinter hücumcular yerine Okan gibi pas yüzdesi yüksek oyuncu tercihinin yanında Hüseyin Kalpar döneminde orta sahayı geçmeyen Gökhan Alsan'ın ileriye yaptığı koşular da gösteriyor ki Sözeri 3. bölgede topu daha çok tutma ve oyunu rakip alanda oynama isteğinde. Yani 'en iyi savunma hücumdur' anlayışını yavaş yavaş empoze ediyor takımına.
Bu kadar güzel gelişmelerden bahsederken hala ısrarla tercih edilen 2 kariyerli oyuncunun olağanüstü kötü performansına değinmeden geçmeyelim. Haftalardır Zec ve Muhammet Reis adeta yürüyorlar. Planları nedir bilmiyorum ama Erkan Hoca çok yakınen görüyor ve değerlendiriyordur. Ya düzelecekler ya da benchten seyredecekler bu zirve yürüşünü.
Bir önceki yazımda 4 maçlık periyoda dikkat çekmiş, 10 puanın sürpriz olmayacağını söylemiştim ki bu tezimde ısrarcıyım. Zirve yürüyüşü diyorum, galibiyet diyorum, heyecan diyorum, tribün diyorum ey Gaziantep halkı! Bilmem anlatabildim mi?