Özellikle son 10 yıl, ama bunu daha yakına yani, 3 ile 5 yıla indirgeyecek olursak, Gaziantep’in yazın tozdan, sonbahar ve kış mevsiminde sis yüzünden ciddi bir değişime uğradığını görüyoruz.. Hele yaz sıcağında Suriye’den gelen toz bulutları adeta şehrin üzerine çöküyor, nefes alamaz hale geliyoruz.. Evlerin, işyerlerin hatta arabaların toz nedeniyle ne hallere dönüştüğünü anlatmama gerek yok. Birde işin nefes alma tarafı var elbette, Astım hastaları, Koah belasına düşmüş olanlar ile birlikte yaşlılar ve çocuklar..
Bunlar yetmiyormuş gibi, Sonbahar ile birlikte başımıza bela olan sis.. Gece başlıyor sabah göz gözü görmez oluyor.. Ulaşım etkileniyor, uçak seferleri iptal ediliyor veya saatlerce havaalanında insanlar perişan şekilde beklemek zorunda kalıyor.. Şimdi bunları normal şartlarda yüzeysel olarak değerlendirecek olursak, bazıları işi Allah’a bağlar, doğa şartlarını dile getirir.. Bu kadar sorumsuzluklar nedeniyle şehrin yaşanabilirlik ortamından çıkarılmasına, Allah ne yapsın diyenlerde vardır elbette.. Birisi benim bunların..YAŞANILIR OLMAKTAN ÇIKARTILAN KENTAslında Gaziantep göz göre göre getirildi bu durumlara.. Yani yazın toz bulutları, kışın sis istilasına uğrayan, insanların yaşam kalitesini, sağlığını, ulaşımını psikolojisini ciddi biçimde olumsuz etkileyen bu değişim son yıllarda baş gösterdiyse bunun sebepleri var elbette.. Gaziantep’i yaşanılır bir kent olmaktan gittikçe uzaklaştıran birçok olumsuzluklara bunun da eklenmesinin nedenleri araştırıldı mı.. Uyarıldı mı, müdahale edildi mi.. Ben bu işler konusunda ne uzmanım, ne bilim adamı.. Sadece soran, sorgulayan, araştıran birisiyim. Yıllardır bilebildiğim her konuda kenti yönetenlerin dikkatini çekmeye çalışıyorum.. Uyarıyor, yol gösteriyorum.. Belki bu yazdıklarımdan birşeyler çıkartır, yaşadıkları şehrin geleceğini, özellikle çocukları düşünerek hareket ederler diye düşünüyorum.. Bu köşede 25 yıldır sesleniyorum. Bıkmadan usanmadan, pes etmeden mutlaka hava, çevre, gürültü, şehir planlaması, imar konusu, ulaşım sorunu, güvenlik, spor ve diğer sorunlar olmak üzere her meseleyi gündeme getiriyorum.. Son olarak bu hava değişkenliğine yol açacak olumsuzluk öngörümü, 2015 yılının Ocak ayında yine bu köşeden dile getirmiştim.. Artık işin endişe verici boyuta ulaştığını belirtmiş ve iyice dikkati çekmiştim.. O tarihte röportaj yaptığımız Sayın Samet Bayrak da konuyu ele alınca, bakın “Haftaya Bakış’ta” neler yazmışım.. Lütfen okuyun..11 Ocak 2015GAZİANTEP’İ BOĞUYORUZGazetemizde geçtiğimiz günlerde çıkan meteorolojik bir haber vardı. Sormuştuk yetkililere, “Gaziantep neden son yıllarda özellikle de bu yıl çok sisli olmaya başladı” diye.. Meteoroloji Bölge Müdürü Ahmet Kocaman’ın verdiği cevap şaşırtıcıydı..”Gaziantep’teki sisin nedeni, güneydoğu ve güneyden hafif esen rüzgardır..” Bu ne demek oluyordu, ‘güneyden hafif esen rüzgar, yüksek basınç ve az yağışa sebep olur” Haliyle Gaziantep artık havası değişen bir kent konumuna giriyordu..
Çünkü şehrimizde yıllar boyu rüzgar kuzey batı yönünden esiyordu. Bu yönden esen rüzgarlar da sert olunca Gaziantep’te yağış oluyor, kolay kolay sis oluşmuyor olsa da, uzun sürmüyordu. Bu da özellikle hava ulaşımını olumsuz yönde etkilemiyordu.. ALMAN MİMAR JANSEN 84 YIL ÖNCE UYARMIŞ Şimdi bu konuya bağlayacağım bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.. Geçtiğimiz aylarda Dr.Samet Bayrak’ın gazetemizde bir röportajı vardı. Gaziantep’in geçmişi ve geleceği ile ilgili çok dikkat çekici bilgiler verdi Sayın Bayrak.. Ama bir konu vardı ki, o konu tam 84 yıl önce, Gaziantep’i yönetenlerin vurdumduymazlıkları yüzünden şehrin dengesinin nasıl bozulduğunun belgesi niteliğini taşıyordu.. Şimdi o röportajından bir bölümünü sizlerle paylaşıp, daha sonra söyleyeceklerime dikkatinizi çekmek istiyorum..Önce Samet Bayrak’ın söylediklerini bir okuyalım isterseniz:
“1931 yılında Gaziantep’te Belediye reisliğine Hamdi Kutlar’ı seçmişler. Adam şehrin planı konusu gündeme gelince benim bu işe aklım yetmez demiş. Bunun üzerine kentin önde gelenlerinden birisi Alman Hermann Jansen diye bir mimardan bahsetmiş. Hemen harekete geçilmiş ve Jansen’i Gaziantep’e çağırmışlar. Jansen o meşhur Jansen planını yapmış. Bu Jansen planı nedir? Jansen gezmiş dolaşmış ve oturmuş çizmiş, demiş ki, Gaziantep’te Pancarlı’dan Humanız’a kadar, Alleben Deresi’nin güzergahında sandallarla gezilecek, botanik park olacak. Yani şimdiki 100. Yıl, Kavaklık, Sarıgüllük, Değirmiçem, Tabakhane, oradan Humanız’a kadar sandallarla gezilecek alanlar olacak demiş. Ayrıca ‘sakın ha, DEĞİRMİÇEM’E BİNA YAPMAYIN, çünkü oranın altı killi toprak depreme dayanıksız’ . Bunun yanısıra ‘ANTEP RÜZGARINI BATIDAN ALIR, BAŞPINAR YÖNÜNE SAKIN İKİ KATLIDAN FAZLA BİNA YAPMAYIN, YOKSA ŞEHRİN RÜZGARINI KESERSİNİZ” demiş. Dahası, DÜZTEPE, HACIBABA, YUKARIBAYIR taraflarına da kesinlikle iki katlıdan fazla ev yapmayın HAVA SİRKÜLASYONUNU KESERSİNİZ, ŞEHİR BOĞULUR” diye sıkı sıkı tembih etmiş o yıllarda. Jansen planı siz sağolun. Biz sanki bu adam kötülük etmiş gibi, sanki bu adam doğru söylememiş gibi, bu adamın dediğinin tam tersini yapmışız. Mesela Başpınar’a organize sanayi yapıldı, SOF’un RÜZGARI KESİLDİ. Siz sağolun ve şimdi görüyoruz o Sof’un gelecek rüzgarın güzergahında çok katlı binalar yapılıyor.BU KADAR VURDUMDUYMAZLIK OLUR MU ?Evet.. Samet bey, Alman mimar Jansen konusunu açıp ta şehir planı için yaptıkları önerilerini hatırlatınca, biraz sorumsuzluk ama temelinde ranta kurban edilen Gaziantep’i gözümün önüne getirdim tekrar.. Şimdilerde şehrin en önemli yönü olan batı ve kuzey kesiminin yer aldığı bölgelerdeki yüksek katlı binaların, Gaziantep’in hava ve rüzgar koridorunu nasıl kapattığını görüyorum..
Elbette bununla kalmayacak Gaziantep’in nefes alan borusunun tıkanması.. Çok yakında şehrin batı ve kuzey kısımlarında gökdelenler yükselecek. AVM’ler, Rezidanslar, oteller ve koca koca binalar yapılacak. Hepsi tam da Prof. Jansen’in dediği gibi şehrin hava koridorlarını kesecek ve hava sirkülasyonunun kesilmesiyle birlikte Gaziantep’i boğulacak kent haline getirecek.. Hava kirliliği artacak, rüzgar kalmayacak, yazın sıcaktan, kışın sis ve kirli havadan dolayı, Gaziantep, Gaziantep olmaktan çıkarılacak.. NELERE MAL OLACAK BİR BİLSELERKuzey batıdan esmesi gereken rüzgarın etkisinin azalması, buna karşılık güneyden gelen ılıman rüzgarın etkili olmasıyla birlikte, Gaziantep’in yazın toz bulutlu, kışın sis’ten çıkamayan bir kent haline dönüştüğünü söylemek zorundayım.. Tarım’ından tutun da, sağlığımıza kadar her yönüyle Gaziantep’te yaşayanları olumsuz etkileyecek olan bu hava koridorunun kaybolması için herkesin adeta elbirliği edercesine sessiz kalmasına da inanın bir anlam veremiyorum..
Tarih: 11 OCAK 2015ARTIK ÇOK GEÇEvet dönelim şimdiki günümüze.. Maalesef tren kaçmıştır.. Şehrin rüzgar koridorları tamamen kapatılmıştır.. Hele şu Köy Hizmetlerinin arazisine adım atacak yeşil alan ve doğru dürüst sokak cadde bırakılmayacak kadar yüksek binalarla işgal edilmesi, bu şehrin bağrına hançer gibi saplanılmıştır. Nerede okul alanı, nerede yeşil alan varsa, hepsine binalar, hemde yüksek katlı olarak yapılmıştır. Sıkıştırılmıştır bu kent.. Beton yığınına çevrilmiştir.. Hala da çevrilmektedir.. Mera alanlarına kadar işgal edilmiş, binalar yapılmıştır..THY GAZİANTEP YOLCULARINA SANDVİÇİ BİLE SOĞUMUŞ, BAYAT VERİYORDurun daha bitmedi.. Dahası bunlar yapılırken ulaşım ve alt yapı hiç dikkate alınmamıştır.. Mevcut eski alt yapı üzerine büyük yük bindirilmiştir.. Şehrin uçak inemez, kalkamaz hale dönüştürülmesine sebep olunmuştur.. En yakın şehir Adana’ya mahkum ettirilmiş, sahipsizlikten dolayı, uçak firmalarının bilet fiyatlarını keyfi olarak yüksek tutmalarına seyirci kalınmıştır.. Daha Gaziantep’e yönlendirilen uçakların kalitesizliğini yazmıyorum bile.. Bu şehre turizm gerçeğini başlatan Ayşenur Yılmazer’in, adeta isyan ettiği kente gönderilen uçakların kalitesizliği zaten en büyük ayıbımız.. Buna bir şey de ben ekleyeyim, THY Gaziantep’i o kadar umursamıyor ki, verdikleri sandviç bile bayat.. Ankara’dan veya İstanbul’dan başka vilayetlere uçarken, ikram edilen sıcacık kaşarlı sandviçi, Gaziantep seferlerinde göremiyoruz, gerisini siz düşünün artık..Verilse bile ya soğuk ya bayat.. Uyduruk bir dilim peynir, pörsümüş domates ve marul.. Tabii bunu Business’te yolculuk yapanlar bilmez elbette.. Tıpkı şimdiki havaalanının terminal binasındaki ilkelliği, yazın sıcak, kışın soğuk, kasaba terminali gibi görüntüsünü görmedikleri gibi..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR