VALİ VE MÜDÜR
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Son Valiler Kararnamesinde Gaziantep'in olmadığını öğrenince sevindim.. Çünkü şu anda Vali Erdal Ata, Gaziantep'e çok gerekli.. Şehri tanıdı.. Siyasileri tanıdı.. Sanayicileri ve işadamlarını tanıdı.. Bürokratı tanıdı.. Odaları ve STK'ların büyük bölümünü tanıdı.. Basını tanıdı.. Yani artık en verimli döneme girdi.. En önemlisi Emniyet Müdürü Ömer Aydın ile çok iyi bir ikili haline gelindi.. Sayın Ömer Aydın'da göreve geldikten sonra en kısa zamanda hem teşkilatı, hemde şehri tanıdı.. Bu tanımak işi öyle ifade edildiği gibi kolay bişey değil..Yani gezmek veya isimleri bilmek anlamına gelmesin.. Zamanla sağlanır, elde edilir.. Hele bu şehirde İllegal kafada, ama legal görüntüde olanları tanımak kolay bir iş değildir.. Vilayeti ve emniyeti kullanma adına, siyaset zırhına girenleri öğrenmek biraz da tecrübe ister.. Şehrin sosyo-ekonomi, kültür, sağlık ve eğitim olmak üzere bir çok konularında doğruları görebilmek ve sorunları çözebilmek marifet gerektirir.. Hele bir spor işi var ki, kentte yaşayanların bir zamanlar canı gibi sevdiği, heyecan duyduğu ama artık nefret ettirilecek hale getirilen, hatta mağdur durumdaki Gaziantepspor üzerinde oynanan oyunları görebilme aşamasına gelinmesi bile ciddi bir ustalık gerektirir.. Yani sözün kısası; sevgili hükümetimize, Sayın Başbakanımıza ve Sayın İçişleri bakanımıza söyleyeceğimiz tek şey, "Valimize ve Müdürümüze dokunmayın lütfen"olacaktır..
FATMA ŞAHİN DOĞRU YOLDA
Sayın Fatma Şahin'in Bakan olduktan sonra bir kenarda bırakmaya başladığı özellikle bazı STK'ları bir hafta önce hatırlayıp iftara davet etmesi çok yerinde bir karardı..Oradaki tek eksik konuşma yapılmamasıydı. Ama Sayın Şahin o eksikliği son iftarda tamamladı. İnşaat Müteahhitlerinin iftarına katılarak, şehrin kanayan yarasını birinci ağızdan dinlemiş oldu.. İlçe belediye başkanları da konuşunca, Gaziantep'te büyük bir kesimi ilgilendiren, arsacılık, toplu konutçuluk işleri masaya yatırıldı.. Haberimizde kimlerin neler söylediğini okuyacaksınız zaten.. Benim demek istediğim konu Bakanımızın, milletvekillerimizin, valimizin, emniyet müdürümüzün, belediye başkanlarımızın, kaymakamlar ve bürokratlarımızın, vatandaşın gerçeğine yaklaşım göstermesi.. Onları dinlemesi.. Sorunları çözme adına harekete geçmesidir..Sayın Fatma Şahin'in özellikle son haftalarda aleni bir şekilde yazdıklarımdan sonra, bundan önceki tarzını değiştirmesi çok önemli gelişmedir.. Ne pahasına olursa olsun, bu şehrin sorunlarına el atmalıdır. Şahısların sorunları şehrin sorunları olamaz çünkü.. Vatandaşlar, Bakan ve milletvekillerinden bunu istemektedirler.. Vatandaşlar, kim olursa olsun, siyasi veya başka nüfuzlarına bakılmadan, haksızlık yapanları, devleti ve kurumları mağdur edip zarara sokanları koruyup kolluyormuş görüntüsü yerine, hepsini yanında görmek istiyor..En başta Sayın Şahin'den tabii.. Neyse bir yerlerden başlanıldığına göre, artık devamı gelecektir. Buna samimiyetle inanıyorum.. Son sözüm; Sayın Şahin iyi gidiyorsunuz, sakın bozmayın lütfen..
MEHMET ASLAN VE DİK DURUŞ
Konuyu mutlaka duymuşsunuzdur.. Temmuz başlarında GTO meclisi Mehmet Aslan'a Onursal Başkanlık payesi vermek için karar alır. Meclis Başkanı Ali Yener, saygı gereği bu kararı Mehmet Aslan'a ziyaretinde iletir. Aslan, Ali Yener'e teşekkür eder ama "Bakın bu kararı alanlar arasında seçimlerden önce bana ağır sözler sarfeden, hatta bilbordlara ilan vererek töhmet altında bırakan kişiler var. O kişiler eğer mecliste ise, bu karara da imzalarını atıyorlarsa, bu işte bir terslik olmalı. Madem iyiniyetli bir düşünce, o zaman o bilbordlara ilan verenler, bunun yanlış olduğunu söylemeli ve çıkıp benden özür dilemedir. Yoksa onursal başkanlık payesini kabul edemem"der.. Ali Yener, bu isteği meclis üyelerine aktarır..Ama kimse çıkıp özür açıklaması yapmaz.. Bu durumda Mehmet Aslan'ın onursal başkanlık ödülünü almayacağı kesinleşir.. Ancak bir şeyler olur ve bir iki gazetemizde Aslan'a ödül verileceği haberi yer alır.. Oysa bu konu kapanmıştır.. Ali Yener mecburen konunun detayını vererek açıklama yapar. Mehmet Aslan'da konuşur tabii.. Haliyle GTO'da durup dururken huzursuzluk çıkar.. Aslında bu konu çeşitli yönleriyle yorumlanabilir.. Ama var olan gerçek, Mehmet Aslan'ın dik duruşudur.. Son zamanlarda hasret kaldığımız dik duruşu sergilemesi açısından Mehmet Aslan'ı takdir ediyorum.. Ödülü almayacağını bile bile bazı gazetelere haber veren arkadaşlarımıza da, "lütfen enerjinizi odanın çalışmaları için kullanın. Kimseyi itibarsızlaştırmaya girişmeyin. Bakın tersi oldu..Herkes Aslan'a "Helal olsun"demeye başladı diyorum..
MEZARLIK İÇİN OKUR MEKTUBU
Sayın Ökkeş Ağabey Gaziantep Asri mezarlık hakkında Yazmış olduğun yazıyı okudum teşekkür ederim, bu Gaziantep Halkının kanayan bir yarası haline gelmiştir , neye odaklanırsanız bu gözünüze hep batar. Bu gün bir grup arkadaş topluluğu ile otururken konu tekrar gündeme geldi, içimizdeki arkadaşın bir tanesi Sivas'ta tesadüfen bir cenazeyi toprağa vermek için mezarlığa gittiğinde şaşırmış bütün mezarlar tek tip ayrıca aile bireysel mezar ayrımı yapılmaksızın bütün mezarların tamamı yeşillikler içinde belediye tarafından görevlendirilen elemanlar bahçıvanlar tarafından bakımının yapıldığını öğrenmiş.. Mezarlık içerisinde bir kuru dal, ne kullanılmış poşet ne eski gazete ne bir çöp katiyen olumsuz hiç bir şey görememiş.
Bizde internet vasıtasıyla Sivas Mezarlığı sayfasını tıkladık Görseline baktığımızda arkadaşın söylediklerini tamamen doğrulayan manzara ile karşılaştık. Bu konuda sizin aracılığınızla SİVAS belediyesine ve çalışanlarına teşekkür eder saygılarımı sunarım. Ayrıca Sizde sorunlarımıza tercüman oldunuz Sizede teşekkür eder saygı ve sevgilerimi sunarım. Ökkaş Erek
40 MADDEDE BİZ TÜRKLER
Amerika'da görev yapan Türk bilim adamımız göndermiş.. Okumuş ve biraz da şaşırmış tabii.. "Böyle bilinen bir ülke olmamalıyız" diyor.. Şaka bir yana aslında bunların çoğunu gerçekten yapıyoruz.. Bir kısmını ben dahil hatta J.. Ama Amerikalılara tuhaf gelmiş ki, 40 maddede sıralamışlarTürkleri tarif için.. Hemde başlığını "Türkiye'de çözümü olmayan Türk hastalıkları" başlığını kullanarak.. Gelin hem okuyalım hem halimize gülelim isterseniz..
01-Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı,
02-Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı,
03-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı,
04-En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı,
05-Kar topunun içine buz koyma hastalığı,
06-Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda ille de görüşme yapma hastalığı,
07-Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı,
08-Kumsalda Deve güreşi yapma hastalığı,
09-Şahin marka arabayı, Doğan görünümlü yapma hastalığı,
10-Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı,
11-Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı,
12-Mesleğimizdeki unvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı,
13-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı,
14-İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı,
15-Cep telefonu ile bağıra bağıra konuşma hastalığı,
16-Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı,
17-Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı,
18-Otobüs duraklarına "Ateşli sevişirim beni ara" yazma hastalığı,
19-Trafikte bizi geçen bir Arabayı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı,
20-Sinyal verir vermez şerit değiştirip, kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik görmüyon mu deme hastalığı,
21-Ara yollardan ana yola çıkacak araca yol vermeme hastalığı,
22-Ünlü birini gördüğümüzde ona el sallama hastalığı,
23-Ünlü birini gördüğümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı,
24-Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı,
25-Otobüs durağa yanaştığında ille de on kapıdan inmeye çalışma hastalığı,
26-Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazılar yazma hastalığı,
27-Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka kral FM dinleme hastalığı,
28-Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı,
29-Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı,
30-Kimsenin herhangi bir konu hakkında bilgisi olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp tutma hastalığı,
31-Elektrik, şu, doğalgaz, vergi, trafik cezası vb.. faturaları son gününde ödeme hastalığı,
32-Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı,
33-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı,
34-Evli olanların bekarlara sakın ha evlenme demesi hastalığı,
35-Aynı filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı,
36-Eline silah geçen birinin hemen o silahla şaka yapma ihtiyacı duyması hastalığı,
37-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı,
38-Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı,
39-Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı,
40-Meslek arkadaşlarına mesleki şakalar yapma hastalığı
HEPİNİZE İYİ BAYRAMLAR
Yorumlar