Bu slogan için söyleyeceklerini sona bırakıyorum.. Önce detaylara gireyim biraz.. Bir süreden beri Gaziantep’teki pahalılıktan bahsediyorum biliyorsunuz.. Uyarılar kadar önerilerim de oldu bu konuda.. Serbest piyasa ekonomisini de dile getirdim, ama yerel çözümler bulunabileceğini ifade etmeye çalıştım.. Burada özellikle Büyükşehir’e iş düşüyordu, onda da Sayın Fatma Şahin’e öneride bulunarak katkı yapmak istedim. Tarım Daire Başkanlığına personel takviyesi yapılarak, özellikle restoran ve cafelerde kalite ve fiyatlandırma konusunda denetimler yapılabileceğini tavsiye ettim. Bunun için gerekirse bakanlıktan izin alınır, Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilir demiştim..
Bundaki amacım şuydu. Gaziantep’e son zamanlarda büyük çabalar sonucunda özellikle yerli turistler gelmeye başladı. Gastronomi kenti oluşumuz nedeniyle haliyle yemek, kebap ve baklava konusunda yoğun talepler olmaya başladı. Bu son derece iyi bir gelişme oldu. Çünkü kentimizin özellikle terör konusundaki endişe verici algısı, çeşitli çalışmalar ve etkinlikler sonrası değiştirilmeye başlanmıştı. “Şimdi Gaziantep’e gitme zamanı” denilerek başlatılan slogan etkisini göstermişti. Herkes bir yerinden tutuyordu bunun..ÇAY-KAHVE, BEYRAN-PAÇA, BAKLAVA- KÜNEFENe varki, bu algı şimdi “fiyatlar yüksek, nereye gitsek kazık atılıyor. Lokanta ve restorantlarda rakamlar uçuk. Baklavaya fıstık ayağına fiyat bindirildi inmez oldu. Şimdi künefe de yarışa girdi baklava ile.. Elbette baklavacı dostlarım sitem ediyor bana bunları yazıyor ve eleştirenleri gazetede yayınlıyoruz diye.. Tabii kendilerine bizim bir görevimizin de vatandaşın hakkını korumak onların sorunlarını dile getirmek olduğunu söylüyoruz.. Asıl konunun birisi de Cafelerde çay ve kahve fiyatlarının İstanbul’dan pahalı” ya dönüşmesi oldu.. Bunlar sadece dışardan ilimize gelenlerin şikayeti olmuyor mutlaka.. Aynı durum Gaziantep’te yaşayanlar için de geçerli elbette. Sabah beyran veya paça içmeye gidiyorsunuz, 20 Tl adam başı hesap geliyor. Sadece bir tabak beyran veya paça için..Gerisinde yedikleriniz hariç.. Bazı beyrancı ve paçacılarda kredi kart veriliyormuş, onu da kabul etmediklerini duydum..
Şimdi mesele şu.. Bunlar genellikle orta halli veya dar gelirli insanlar için sorun oluşuyor. Durumu iyi olanlar hiç bilmiyorlar bile.. Bunun basit örnekleri çok.. Sabahları isim yapmış birkaç beyrancıda yer yok, sırada bekleniyor. Akşamları yine belli restorantlarda hanlarda doluluk oranı yüzde 80-90 ları buluyor.. Eğer genel durumu bu açıdan değerlendirirseniz, pahalılık yok.. Şikayetçi de yok.. Ama bu istisnalı kesimler şehrin yüzde 10’unu teşkil ediyor sadece. Bunlar kimseyi yanıltmamalı.. Asıl mesele şehrin bütünlüğü. Orta halli dar gelirli insanların da bu şehirde oturduklarının unutulmaması..
FATMA ŞAHİN BU SLOGANA SARILMAZ İNŞALLAHNeyse uzatmanın bir alemi yok.. Bu şehirdeki fiyat başıbozukluğuna şimdi gözlerini kapayan, kulaklarını tıkayan Sayın Fatma Şahin, ileride “Şimdi Gaziantep’e gelme zamanı” sloganını kaldırıp, “Vallahi Gaziantep pahalı değil” sloganını çıkartırsa hiç şaşırmam.. NOKTA…KİRALAR UCUZ MU KİHep yiyecek sektöründen bahsetmeyelim Gaziantep’te pahalılık için.. Biraz da KİRA meselesine girelim isterseniz.. Kirada oturmayan ve durumu iyi olanlar için bu sözlerimin bir anlamı yok.. Şu bir gerçek ki, 40 yaşına kadar kiralarda gezen ve sonradan ev sahibi olan birisi olarak kirada oturmanın ve neler çekildiğini en iyi bilenlerden birisiyim. Ama inanın Gaziantep’te eskiden kimse öyle kira konusunda şikayet filan etmiyordu. Ne olduysa son 5-6 yılda oldu. Suriyeliler bu kente geldi, her türlü ahlaki erozyona yol açtıkları yetmiyormuş gibi, kira meselesinde de şehrin dengesini alt üst etti. Tabii vicdanı olmayan ahlaksız ve fırsatçı ev sahipleri de bunu iyi kullandı. Kullandı kullanmasına da, olan bu şehrin çocuklarına oldu. Kiralar ateş pahası resmen.. Vicdanlar kurumuş.. Normalde 750 TL olması gereken evler 1500’den veriliyor. Bin Tl olması gerekenler ise 2 bin hatta 3 binleri buluyor.. Kenar semtlerde bile 600-800 Tl den aşağı ev yok.. Konuya bir de dışardan gelen memurlara eğitimcilere ve bürokratlar gözüyle bakmak lazım. Onun içindir ki, bu şehre gelmek istemiyorlar.. Ve tıpkı yiyecek içecek sektöründe olduğu gibi bu şehirde kimse sesini çıkarmıyor, kılını kıpırdatmıyor.. Hani derler ya, bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.. Allah sonumuzu hayreylesin, başka ne diyebilirim ki..ŞİMDİ MEZARLIK KAVŞAĞINA HAZIR OLUNEvet..OSB işkence yolu bitti nihayet.. Bu şehrin ne kadar sahipsiz olduğunun en büyük kanıtı olarak aylarca müteahhitin elinde esir oluşunu izledik kahrolarak.. 2 ayda bitirilmesi gereken yol uzadıkça uzadı ve gece gündüz sürücüleri perişan etti..Geçtiğimiz günlerde yazmıştım. Şimdi ikinci bir işkenceye hazır olun diye.. Çünkü Mezarlık kavşağında yapılacak harika projenin müteahhidi aynı firmaymış.. OSB bittiğine göre, yakında buraya başlamaları gerek.. Gerek de, işte nasıl yapılacak orası kocaman bir ???????? işareti.. Nasıl olacak, ne yapılacak, ne zaman bitecek bilmiyoruz.. Sayın Fatma Şahin umarım bu kez daha iş başlamadan o firmanın sahibinin yakasına yapışır... Yapışır diyorum çünkü firma sahibi laftan anlamıyor.. Bu şehrin insanlarını ciddiye almıyor.. Bu realiteyi bilen birisi olarak aklıma başka söyleyecek söz gelmiyor çünkü..CHP’Lİ GENÇLER NERDESİNİZ ?Üzülerek görüyoruz ki, CHP’de değişen bir şey yok.. Gençlere nefes aldırmıyorlar. O kadar birikimli gençler dışarda bırakılıyor.. Onlar da çabucak pes ediyor nedense.. Yılgınlığa düşüyorlar.. Hatta bazıları “bu partiden hayır yok” diyerek başka partilere gitme hesabı yapıyorlar.. Mücadele anlamında farklı düşünüyorlar. Haksız değiller aslında.. Çünkü ben diyeyim 20, siz deyin 30 seneden beri bir zamanlar CHP’nin kalesi olan Gaziantep’te “Parti için” değil, “kendileri için” siyaset yapmaya çalışan insanlar teşkilatlara demir attılar.. Giren çıkmıyor. Kapıları da kendileri dışında herkese kapatıyorlar.. Daha vahimi, girmeye çalışanlara engel oluyorlar.. Bunların başında gençler geliyor elbette. Genç dediysem 17-18 yaşındakiler değil elbette. O 18’lik gençler dahil, 40-45 yaşlarına varan bir çoğunluk var genç gördüğüm bu şehirde.. Avukat-Mühendis- Doktor- Eğitimci, bilim adamı, akademisyen, esnaf, memur vs. sayın sayabildiğiniz kadar.. Bunların hiçbirine göz açtırmıyor, parti teşkilatını ele geçiren abilerimiz.. Kızmasınlar sakın bana bunları söylüyorum diye.. Tartışmaya da kalkışmasınlar benimle. Çünkü yıllardır bu şehirde CHP’nin bu hallere düşürülmesinin tek sebebi, partiye kapağı atıp bir daha çıkmayanlar. Hiç erinmeyin bakın partinin yıllardır kimler tarafından yönetildiğine..Geriye dönün inceleyin CHP’nin yapısını.. Onun içindir ki, parti sürekli geriye gidiyor Gaziantep’te..ABDULLAH KARABİBER NE OLDU ?İşte ilk etapta aklıma gelen bir isim.. Abdullah Karabiber var CHP’de.. Kendini yetiştirmiş,her yöne ile bilgi birikimi olan, gençlik kollarında emekler vermiş, aktif bir siyasetçi.. Eskiden sohbet ederken, “ya güzel kardeşim niye kenardasınız, girsenize şu partiye. Sizin gibi yüzlerce insan var bu kentte”demiştim. Gülmüş ve “abi o kapılar öyle kilitli ki, bizim gibilerin girmesi imkansız”demişti. Son dönemlerde bir grup oluşturulmuştu Referandum öncesi galiba. Hayli etkinlik yapmışlardı.. Abdullah Karabiber ve arkadaşları gerçekten güzel işler yapmışlardı. CHP’ye hareket kazandırması gerekenler maalesef partinin dışında hareket edecek alan bulabiliyorlardı. İşte üzüldüğüm taraf bu.. Şahsen CHP’nin teşkilatlarından sorumlu genel merkezdeki bir yetkili olsam, hiç kimseyi dinlemem Abdullah Karabiber ve onun gibi yüzlerce insanı yönetimlere getiririm. Çünkü CHP’nin toparlanıp tekrar eski günlerine dönüşmesi için bu hamleye ihtiyaçları var. Aksi takdirde bir avuç insanın elinde bir adım öteye gitmez bu parti..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR