Bağımlı bireylerin çoğunluğunun sigortası olmadığı için tedavilerinin çok büyük bölümü ailelerin kendi olanaklarıyla karşılanmaktadır. Bu durumun sürdürülebilirliği mümkün değildir.
- Bağımlılık tedavisi gören bireylerin Genel Sağlık Sigortası borcu var gerekçesiyle tedavi hakkından faydalandırılmaması gibi durumlarla çok sık karşılaşmaktayız.
- Kadın bağımlıları çoğunlukla AMATEM’lerde yer yok diyerek Psikyatri bölümlerine yatırıyorlar. Bu durum sorunlarımızı daha da derinleştirmektedir.
- Mevcut AMATEM’lerin çocuklarımıza davranışları, yaklaşımları da bağımlı yakınlarımızı tedavi sürecinden tamamen soğutuyor. Bağımlı bireylerin büyük çoğunluğu özel AMATEM ruhsatı verilmiş hastanelere yatmayı kabul ederken, devlet AMATEM’lerine hayır diyorlar. Evet dediklerinde de ya yer yok yanıtı alıyoruz ya da çok uzun sürelere tekabül eden randvu tarihleriyle karşılaşıyoruz. Hele hele kadın bağımlı yakınınız varsa yaşadığınız sorunlar daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor.
- Oldukça zor şartlar altında başlanabilmesi mümkün olan tedavi sürecinin devamına ya da sonlandırılmasına ilişkin karar tek başına bağımlı bireyin isteğine/beyanına bırakılmamalı. AMATEM ruhsatı verilmiş özel hastanelerde olduğu gibi ailenin de onayı alınmalı. Bu durum yaşamakta olduğumuz en berbat durumlardan yalnızca bir tanesidir.
- Çok az sayıda var olan Rehabilitasyon Merkezlerine de kadın bağımlılar alınmıyor. Bağımlı yakınlarımızın tedavi sürecinin başarılı olması için Rehabilitasyon şart. - Madde Bağımlılığı bir beyin hastalığı değil, kriminal bir vak’a gibi algılandığı için satıcılık gibi kriminal bir vak'a gibi işlem yapıldığı için bağımlı bireylerin üzerlerinde madde yakalandığında da sicillerine sabıka kaydı işlenmektedir. Satanla içeni ayırmayan bu toptancı yaklaşım maalesef sürdürülebilir iyileşme tarafına geçmeyi başaran bağımlı bireylerin yeni yaşam yolculuğunda işe girme aşamalarında her zaman önlerine çıkan bir engele dönüşmektedir.