"Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder
gibi hareketler yapan birini görür.
Biraz yaklaşınca , bu kişinin sahile vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir adam olduğunu fark eder.
Genç adama yaklaşır: - "Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?"
Genç adam yanıtlar; - "Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.
Onları suya atmazsam ölecekler."
Yazar sorar;
- "Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var. Ne fark eder ki?"
Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı
daha alır, okyanusa fırlatır.
- "Onun için fark etti ama" der...
Bizim yangına su taşıyan karıncanın hikayesine benziyor durum.
Her şey birkaç kelimeden ibaret, samimiyet, iyi niyet, gayret ve inanmak.
Hayatımızda başarıların arkasında ki gerçekte bu, Siz elinizden gelen gayret ve samimiyeti gösterin gerisi kendiliğinden gelir.
Hiç bir şey yapmayıp kaybedince kadercilik oynamanın bir anlamı yoktur.
Başarı tesadüfi değildir, çalışıp sonunda istediğimizi alamıyorsak sorun kaderde değil bizim azmimizdedir.
Önemli olan niyetlerimiz ve niyetlerimizi gerçekleştirmek için izlediğimiz yollar.
Son zamanlarda toplum olarak garip bir şekilde bir umutsuzluk moduna girdik. Mutlu olmak için değilde mutsuzluk için yollar arıyor gibiyiz. Mutsuz insanların çoğunlukta olduğu toplumlarda kaos ve endişe iklimi hüküm sürer. İnsanlar korkularla köşeye sıkıştırılıp, daha kötüsünü görmemek, daha kötüsünü yaşamamak adına özgür hareket etmekten mahrum bırakılıyor. Siyasetçiler başta olmak üzere kimsenin toplumu germek, insanları umutsuzluğa sürüklemeye hakkı yok. Kim ne yaparsa yapsın biz elimizden geldiği kadar pozitif olmalı,
Deniz yıldızlarını kurtarmaya çalışan adam gibi olumlu gayretler göstermeliyiz.
YAVUZ SULTAN SELİM VE VEZİRİ…
Hayatta kimse alternatifsiz değildir, yaşam bizden ibarette değildir.
“O yüzden ben olmasam” diye başlayan cümlelerden kaçınmak lazım.
Biz olmasakta dünya dönecek, biz olmasak ta işler yolunda gidecek, bizim ne düşündüğümüz kadar beraber çalıştıklarımızın ne düşündüğüne de bakmak lazım.
Hepimizin bildiği gibi Yavuz Sultan Selim, çok sert ve öfkeli bir padişahtı.
İskender Paşa, Segban Başı Osman Ağa, Kazasker Cafer Çelebi, Hemdem Paşa, Yunus Paşa gibi maiyetindeki bir çok komutan ve yöneticinin idamını emretmişti. Bu yüzden “Dilerim Allahtan Yavuz’a vezir olasın.” sözü zamanında bir tür beddua olarak söylenirdi.
Pirî Mehmet Paşa, Yavuz’un sadrazamıydı. Ancak, günün birinde padişah’ın bir bahaneyle kendisini öldürtebileceği kuşkusuyla huzursuzluk içindeydi. Bir gün her şeyi göze alıp Yavuz’un huzuruna çıkarak:
-“Padişahım dedi bu sadık kulunuzu günün birinde öldürteceğinizi biliyorum. Bu işi bir an evvel yapın da bende kurtulayım, sizde kurtulun.” Yavuz bu sözlere çok gülmüş ve şöyle demişti:
-“Doğru söylersin, seni öldürmek isterim. Ancak, senin gibi becerikli birini yerine bulmak çok zordur. Yoksa seni muradına ( isteğine) eriştirmek çok kolaydır.”
Hayat bazen ne kadar işe yaradığımızdan ibarettir…