Son zamanlarda kafamı yine Mahatma Gandhi'nin hoşgörü ve alçak gönüllülük meseleleri üzerine yorarken.
Cehalet, iyilik, kötülük ve güç sarhoşluğu üzerine güzel bir tespit dikkatimi çekti.
Son zamanların en moda deyimlerinden birinin güç sarhoşluğu olduğuna bir kez daha kanaat getirdim.
Diyor ki yazıda;
"Cehalet, bilgi karşısında her zaman daha güçlüdür. Çünkü cehalet kabadır. Bilgi, nazik.
Kötülük, iyilik karşısında daha güçlüdür.
Kötülük, kaçınılmaz olarak gücü içerir.
Gücü içermediği takdirde kötülük, aciz bir fesatlıktan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak; kötü insan, iyi insandan daha güçlüdür. Uygarlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Cahil insanın sesi, bilge insandan daha çok ve daha yüksek çıkar.
Cahilin sözü bilgeninkinden daha çok duyulur.
Cahil insan, bilge insana hakim olduğunda felaket ve adaletsizlik kaçınılmaz olur.
Ama Kötülük ve iyiliğin, cahillik ve bilgeliğin, karanlık ve aydınlığın, siyah ve beyazın mücadelesi her zaman devam eder.
Hayatın akışında, iyi mi – kötü mü olacağımıza, bilgeliğin mi – cahilliğin mi peşinden gideceğimize karar vermek bizim seçimimiz."
Evet bilge olmak, zeki olmak, güçlü veya zengin olmak Allah vergisi şeyler.
Ancak iyi olmak, dürüst olmak, bilgi sahibi, mütevazi olmak bizim elimizde olan şeyler.
Belki elimizdeki gücü kullanarak bazı istediklerimize kısa vadede sahip olabilir, birçok şeye daha kolay erişebiliriz.
Başkalarına zarar vermediği taktirde bu durum insanlar üzerinde olumsuz bir etki bırakmaz,
Özgülüğün sınırı gibi bizim istek ve taleplerimiz başkasının yaşam alanında olumsuzluk yaratırsa işin rengide tarifi de değişir.
Birçok konuda iyi dediğimiz kötü, güzel dediğimiz gözümüzde çirkinleşebilir.
Güzel olan toplumsal faydası çok olandır.
İş bireyselleşirse yaşam çekilmez olabilir.
Bazı şeyler yaşanmadan farkedilemeyebilir, ama kötülüğün ve zulmün sonuçlarını tarif için illa tatmak gerekmez.
Hz. Muhammedin "Kendin için yapılmasını istemediğin şeyi başkaları için yapma" hadisi şerifi ve Kur-a nı kerimde “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” ayeti islam dininin bu husustaki en önemli görüşleridir.
Allah kimseyi elinde bulundurduğu gücü kendi egoları için kullanan aciz, kibir dolu kullarından etmesin...