Bıraktık baklavadaki fıstık kavgasını.. Bu memlekete olan olmuş, artık kim ne derse desin baklava fiyatları inmez.. Daha doğrusu yiyecek sektöründe hiçbir şeyin fiyatı inmez.. Nohut dürümü bile ucuzlamaz artık.. Buna son dönemlerde kadayıf eklendi.. Meslektaşımız Levent Özkurt değinmişti geçenlerde.. “Bu kadayıf niye pahalı, maliyeti neyki, 80-85 liraya satılıyor” demişti.. Haksız mı?Bir kere peşin söyleyeyim, öyle tatlıya filan çok düşkün bir adam değilim.. Ama iyi yapıldığı takdirde burma kadayıfı severim.. Şöbiyeti de severim… Glikoz abartılmadan kıvamında konulursa favorimdir ikisi.. Ama gelin görün ki, şöyle ağız tadıyla alıp yiyemiyoruz.. Vallahi zorumuza gidiyor rakamları görünce.. Çünkü maşallah babalar - amcalar - abiler 3 ayda bir fiyatları yükseliyor. Fiyatlar yükseldikçe abilerin satış yerleri de, lüks evleri de, arabaları da bir bir mantar gibi yükseliyor.. Elbette o Lüks evler, son model arabalar, toplanan arsalarda gözümüz yok.. Ama kazançlar helal olduğu takdirde.. Yoksa haramla işi olanları, haksız kazanç elde edenleri hayatta sevmem.. İslamiyette en önemli kural helal iş yapmak helal para kazanmak.. Eğer Müslümansan, bunları yerine getireceksin mutlaka.. Şimdilerde ise Müslümanlıkta başka kurallar başladı. Bunlar Allah’ı bile kötü işlerine alet etmeye kalkar oldular..
VATANDAŞIN HAKKINI KİM KORUYACAK
Elbette bu işler arz talep meselesi.. Haliyle alıcısı olunca, her ay fiyatlar değişmesine rağmen ağalar beyler hiç sesini çıkarmadan afiyetle alıp yiyorsa, mutlaka kimsenin söyleyecek sözü olamaz.. Zaten o fiyatını bile sormadan tepsi tepsi sipariş verenlere ne denilebilinir ki.. Şimdi onlar da bunları yazıyorum diye sakın alınganlık göstermesin lütfen.. Sözümüz bu elit zümre dışında kalanların sıkıntı yaşamasına yöneliktir.. Onun için de, serbest piyasa silahına sarılıp, millete kurşun gibi zamlı malları satanlara seyirci kalanlarıdır öfkemiz.. Adına zabıta veya sağlık, veyahut tarım müdürlüğü görevlileri ne deniliyorsa, bu şehirde vatandaşın hakkını koruma görevini yapmıyorsa elbette eleştireceğiz..
ARTIK ÇOCUKLARIMA FISTIK ALAMIYORUM
Geçenlerde bir okurum aradı.. Rica etti adını yazmamam için. Elbette saygı gösterdim kendisine.. Sonra başladı konuşmaya ve “Ökkeş bey üç oğlum 1 kızım var. Başpınarda bir fabrikada çalışıyorum. Sizin yazılarınızı hiç kaçırmam.. Bu çocuklarımdan kız ve en küçük oğlan acayip fıstık düşkünü.. Biri 3 diğeri 6 yaşında.. Almacı pazarı civarına gider orada ne kadar ucuz fıstık varsa dolaşır alırım. Zaten onların da yarısı bozuk çıkar. Ama ne yapayım, fiyatı düşük olduğu için hiç değilse 15 günde bir yarım kilo fıstıksız eve giremem.. Son zamanlarda onu da alamaz oldum. Fıstık fiyatları 80 lira olmuş, bu yarısı bozuk çıkanlarında fiyatlarını yükseltmişler.. Öfkelendim ve 2 aydır almıyorum. Çocuklara da unutun fıstığı dedim.. Baklava filan zaten dünyamızda yok. Bazen çiğ kadayıf alır evde pişirir bizim hanım.. Marketlerde her hafta fiyat değişiyor. Ne alsak zamlı. Birde kullanım zamanı geçmiş malları satıyor bazı marketler. Herkes son kullanım tarihine bakmıyor ve satın alıyor. Ökkeş bey yazarsa bunları siz yazarsınız diyerek arıyorum.. Ne olur dile getirin özellikle bu fıstık işini” dedi..
ŞİMDİ GEL DE BUNLARI ANLAT
Sessizce dinledikten sonra beni bir gülme krizi tuttu.. Arayan okurum “Ökkeş bey bir kusur mu işledik, ne var bunda gülecek” deyince, ona “yok yok, sakın alınma, aynı durumdan bende dertliyim” diyerek şunları söyledim.. “Bende fıstık severim.. Şimdi bu hastalık küçük torunuma da geçti.. Daha 4 yaşında ama cin gibi, çünkü fıstığın iyisini biliyor. Bir kere marketlerde satılandan 1 paket aldım yemedi. Çünkü maalesef bu paket işlerinde kalite inanılmaz düşüyor.. Haklısınız çünkü 1 sene önce tuzlu fıstığın kilosunu galiba 35 veya 40 liradan alıyorduk. Sonra 55 oldu, daha sonra 60’a çıktı. Aradan 1 ay geçmedi 65 oldu.. Valla bu keyfiyete kızarak almaktan vazgeçmiştim. Geçenlerde çocuk hatırlattı, bir de baktım ki 80 lira olmuş.. Durdum ya sabır çektim ve ‘almayacağım’ dedim.. Çıktım oradan girdim bir markete bir de baktım ki, onlar da fiyatlarını yükseltmişler.. Kendi kendime güldüm.. Tıpkı şimdi sana güldüğüm gibi” Haliyle bu okurumuz ile bu kez birlikte karşılıklı gülmeye başladık..
İRAN VEYA SİİRT FISTIĞI NE KADAR BİLEN VARMIDIR
Demem o ki, bu fıstık memleketinde artık fıstık yiyemez hale geldiysek, gerisine siz karar verin.. Çok net soruyorum; “Daha bir sene önce 35-40 lira olan tuzlu fıstık nasıl olurda şimdi 80 lira olur arkadaşlar.. Sevgili Fatma Başkanımız.. Sevgili Oda başkanlarımız.. Kendini sorumlu hisseden sevgili yetkili olan arkadaşlarımız.. Allah aşkına hadi bizleri boş verin, bari fıstık seven çocukları düşünün.. Bütçesi kısıtlı aile reislerini düşünün.. Bir sene içinde fıstık şehrinde fıstığa yüzde yüzden fazla zam mı yapılır? Bu şehirde gastronomi olayından sonra yiyecek, içecek ürünlerinin fiyatları başını alıp gitti.. Tatlı sektörü de buna eklendi.. Şimdi sonuncusu tuzlu fıstık.. Kaldı ki, geçen yılın mahsulü bunlar.. Hadi lokantalardaki, kebapçılardaki, hatta nohut dürümündeki artışa alıştık.. Ama vallahi bu fıstığa alışamadık.. Adım başı kadayıfçı, adım başı çerez satan işyerleri doldu memlekete.. Bir ara fıstık ile kabak veya karpuz çekirdeği aynı fiyat diyorduk.. Onlar yerinde saydı fıstık uçuşa geçirildi. Keşke üreticiye bir faydası olsa, o kadar dert etmeyiz.. Denetim yok, fiyat kontrolü yok, kalite kontrolü yok.. Yani bir şehirde yiyecek sektörü bu kadar mı başıboş bırakılır, bu kadar mı vatandaş umursanmaz, doğrusu bunları sormayı kendimde hak görüyorum sevgili Fatma Başkanımız”SON SÖZ: İran’a veya Siirt’e gidenleriniz var ise, lütfen oradaki fiyatları bana yazabilirmi..
TAŞAR YAŞASAYDI, KOSGEB İŞİ BU KADAR UZARMIYDI
KOSGEB işindeki Gaziantep'te faaliyet gösteren 27 firmanın mağduriyeti devam ediyor. 6 yıldan beri hiçbir yasal işleme tabi tutulmayan, haklarında soruşturma bile açılmayan 27 firmanın hak ettikleri paralar ödenmiyor.. Maalesef bu konuda ne bakanlarımız ne milletvekillerimiz ne belediye başkanlarımız ne de oda başkanlarımız o GAZİANTEP GÜCÜNÜ gösteremedi..Hak gasbı yapılan ve KOSGEB Bürokrasisinin ciddiye almadığı Gaziantep’in, hemde Allah için ilgilenen Adalet Bakanı ve yıllardır tecrübeli milletvekilleri olmasına karşın, bu keyfi idaresini içimize sindiremiyoruz.. Yine de bu gelişmeler karşısında sahipsizlik duygusu kaplıyor içimizi.. Ve nedense “eğer rahmetli Mustafa Taşar yasasaydı bu iş 6 sene uzatılırmıydı, KOSGEB Merkezi Gaziantep’i bu kadar umursamaz tavrını sürdürürmüydü” demeden edemiyoruz..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR