Her geminin bir kaptanı vardır, gemi rotasında giderken kimse olumsuz bir eleştiri tenkit gereği duymaz, geminin bir gün rotadan çıkabileceği yada su alabileceği kimsenin aklına gelmez,
Hayatta böyle, başarılıyla işlerinizi yürütürken kimse yanlışlarınızı görmez, hatta gördüklerini bile görmemezlikten gelir. ne zaman ki tökezlediniz, ne zaman işler tersine gitmeye başladı işte o vakit etrafınızda ki insanların hakkınızda ne düşündüğünü yada size karşı nasıl olumsuz bir bakış içerisinde olduklarını görür öğrenirsiniz.
Hatta uyanık tipler olumlu tablodan kendine pay çıkartmaya, o tablonun içerisinde rol kapmaya ön planda olmaya çalışır.
Ne zaman ki işler kötüye gitmeye başladı o zaman samimiyetten uzak olanlar yavaş yavaş dökülür, terkedişler, vazgeçişler alır başını gider.
Bu esnada çevrede sadece eş, dost akraba ve gerçek dostlar kalır.
"Hayalde gör düşte gör, hele bir düşte gör" demiş atalarımız.
O yüzdendir düşenin elinden tutmak, düşene yardım etmek kutsal sayılmıştır.
İyi günde dost olanların ardına bakmadan gittiği vakitlerdir insanın düştüğü zamanlar.
Hani insanlar düşer de insanların oluşturduğu tüzel kişilikler, partiler, stk'lar, kulupler, takımlar, şirketler düşmez mi onlarda düşer,
Yakın tarihimize baktığımızda bile binlerce örnek gözümüz önünde ibret için durup bakar bize.
Evet insanlar o yapılara sahip çıkmadıkları zaman. yıkılıp gider o büyük eserler.
Daha önce defalarca yazıldı çizildi neden ve niçinleri çok fazla irdeleyecek değilim
Ancak Gaziantep'in en önemli markası olan Gaziantepspor'un göz göre göre ligden ve gözden, gönüllerden düşüşüne yada değinmeden geçemeyeceğim.
Evet bir çok bilinmezi içinde barındırarak süper ligden düşen Gaziantepspor insanlarında gönlünde düşürülmeye çalışıldı.
Aralarında benim de bulunduğum yönetim, "kötü günde kaçmak olmaz, yeniden başarabiliriz" düşüncesi ile İbrahim KIZIL Başkanlığında yönetime talip olup tek liste ile seçime gitti ve yeniden seçildi.
Yeniden başarmak düşüncesi önemli idi, yiğit düştüğü yerden kalkar anlayışı ile başlandı ancak istenilen ve düşünülen gerçekleşmedi.
Şehirde oluşturulan Gaziantepspor - Gazişehir ikilemi imkanları olgunlaştırmak yerine daha da güçleştirdi.
İbrahim KIZIL; "Gaziantepspor'un lige başlaması için 8 milyon liraya ihtiyaç var, madem bu parayı toparlayamıyoruz, olmuyor, madem tüm olumsuzluklar benim üzerime kalıyor daha kötüsü olmadan bırakalım şehir takıma sahip çıksın..." diyerek bıraktığını açıkladı ve olağanüstü genel kurul kararı alındı.
Yasal olarak olağanüstüye gidebilmek için kongre tarihi ile arada 1 ay olması nedeniyle 30 Temmuz- 6 Ağustos tarihlerine karar alındı.
Beğenir veya beğenmezsiniz çaresizlik böyle bir şey, çözüm için çare üretmek adına bir yol bu diye düşüldü.
Bu geçen sürede tüm olumsuzluklar Gaziantepspor aleyhine olsa da, takımı sahipsiz bırakmamak adına iki aday çıkıp taşın altına bedenini koydu.
Mutlu ÖZPİNECİ ve Hasan ŞAHİN listelerini hazırlayıp takıma sahip çıkacaklarını ilan ettiler.
Kul bunalmayınca hızır yetişmezmiş o misal birilerinin olumsuzlukları bilerek, tüm imkanları zorlayarak bu işe talip olması karşısında teşekkür etmekten başka bir cümle bulamıyorum.
30 temmuzda çoğunluğun sağlanmış olsaydı çok daha iyi olacaktı en azından seçilen yönetim iki hafta kazanacaktı.
Ama olmadı 6 Ağustosta çoğunluk aranmaksızın kongre seçime gidilecek,
Kim kazanırsa kazansın GAZİANTEPSPOR' u zor günler bekliyor ama herşey bitmiş değil.
Fedakarlıklar böylesi durumlarda daha da anlam kazanır.
Zoru başarmak kime nasip olacak bekleyip göreceğiz.
Gaziantepspor'u 12 yıldır yöneten İbrahim KIZIL hatalar yapmış olabilir, yönetimi başarısız olmuş, bazı fırsatları iyi değerlendirememiş, yada olumsuzlukları kamuoyu ile paylaşmamış olabilir ancak bunca olumsuzluğu KIZIL ailesine yüklemek te çok doğru değil.
Keşke 12 yıllık emekler bu şekilde sonlanmasa idi.
4-5 sezondur taraftar desteği olmadan son sezon sporu dahi olmadan ligin az bütçeli takımı olarak süper ligde tutunmak kolay bir iş değildi,
Perşembenin gelişi çarşambadan belli idi, en üzücü durumda koca şehir takıma sahip çıkmadı,
Takıma Gaziantepli iş adamları yeterli desteği vermedi.
Siyaset bürokrasi takımın arkasında durmadı tek bahane olarak ta Suruçlu KIZIL ailesi gösterildi.
Acaba şike olayları başka bir şehirde başka bir ülkede olsa bu kadar sessiz kalınır mıydı?
Hasan Şahin'in yapmış olduğu çağrıda dediği gibi ; "Gaziantepspor’un bu duruma düşmesi ve duyarsız olunması gerçekten çok üzücü. Bu takımı Suruçlular yönetiyor diyordunuz, Gaziantepliler siz neredesiniz. İbrahim Kızıl’dan kurtulmak istemiyor muydunuz sayın valim, sayın belediye başkanım, sayın Gaziantepliler buyurun takıma sahip çıkın."
Evet Gaziantepliler şikayet etmek yerine takımınıza sahip çıkın.
Hiç bir şey imkansız değil.
Dün Sn. Valimiz Ali YERLİKAYA her iki adayı da makamında ağırlayarak takıma sahip çıkılacağı yönünde mesajlar verdi, umutları artırdı. Buna belediye başkanları ve iş adamlarının da katılacağını umuyorum.
6 Ağustos Pazar günü tüm delegeler bu konuda inisiyatif alıp oy kullanmak için yeni stadyuma gitmek durumunda.
30 Temmuzda gördüğümüz manzaraya karşı emniyet önlem almak zorunda, aksi taktirde hiç hoş manzaralara şahit olabiliriz.
Her iki adayda taraftarlarını sukunete davet edip akli selim hareket etmek mecburiyetinde.
Her iki adaya da başarılar diliyorum, inisiyatif aldıkları bu zor şartlara Gaziantepspor için yüreklerini ortaya koydukları için sağ olsunlar var olsunlar.
Kim kazanırsa kazansın kazanan GAZİANTEPSPOR kazanan GAZİANTEP olsun...