Malumlarınız ülkede yıllardır bitiremediğimiz, birilerinin bitmemesi için elinden geleni yaptığı lanet terör belası var.
Yaklaşık 40 yıldır bu mücadelede on binlerce insanımızı kaybettik.
Asker ve polisimizi şehit verdik.
Bu geçen süre içerisinde TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ Terörle yaşamayı, terörle mücadele edilirken, mücadele edenlere, bölge halkına karşı neler yapması gerektiği konusunda ciddi tecrübeler edindi.
Derken zaman sonra birden çok terör örgütü ile mücadele eder olduk.
Kendi ellerimizle şehir merkezlerini dağlardan ovalardan daha riskli hale getirdik.
Suriyelilerle birlikte, IŞİT ve DEAŞ başta olmak üzere birçok terör örgütü ülkeyi tehtid eder oldu.
Buna devlet içerisinde devlet olmuş yapılanmaları da eklediğimizde olayın boyutu epeyce değişti.
Yıllardır özellikle doğu ve güneydoğuda görev yapan asker polis başta olmak üzere kamu çalışanları zor bölge şartları göz önünde bulundurularak diğer bölgelerdeki çalışanlardan farklı ücret alır.
Yaşanan sıkıntılar, yaşam şartları ve riskler göz önünde bulundurulduğunda terör ve operasyon tazminatları devede kulak kalır ama yinede iyidir, bir hakkın teslimidir.
GAZİANTEP yıllarca ülkenin dinamosu, cazibe merkezi rolüne yakışır bir misyonla bu riskli iller arasında yer almadı.
Birkaç yer hariç terör ve terörist ne merkezde ne köylerinde barınamadı.
Ama maalesef, son yıllarda özellikle SURİYE meselesi baş gösterdiğinden bu yana GAZİANTEP'te terör riski yüksek iller arasına alındı.
Ancak merkez de karakollara, emniyet müdürlüğüne, düğünlere derneklere bombalı saldırılar yapılmasına rağmen
Hal böyle iken Gaziantep'in bazı ilçeleri ile şehir merkezi ayrı tutuldu.
Yani OĞUZELİ veya NİZİP'te yada İSLAHİYE'de görev yapan POLİS Memuru CİNDERESİ, VATAN MAHALLESİ yada GÜZEL VADİ gibi Mahallelerinde görev yapanlardan daha çok riskte sayıldı.
Kim neden böyle yaptı bilmiyoruz, dedikodulara girmeye de gerek.
Güvenli şehir, marka şehir olmak ayrı, gerçekler apayrı bir şey
Değerli yetkililer bu ayıptır, bu GAZİANTEP'in göbeğinde görev yaparken kalleş saldırılarla şehit edilen polislerimizin aziz ruhlarına ve geride bıraktıklarına hakarettir.
Yıllardır gece gündüz, mesai mefhumu olmaksızın, özveri ile görev yapan.
Özellikle 15 Temmuz sonrası haftalarca evine gidemeyip parklarda araçlarda sabahlayan günlerce çocuklarının yüzünü göremeyen gerçek DEMOKRASİ NÖBETÇİLERİNİN emeklerine saygısızlıktır.
Elbette hepimiz GAZİANTEP gibi tüm Türkiye'nin güvende olmasını diliyoruz istiyoruz ama mevcut riskleri ve sıkıntıları da yok sayamayız.
Riskler kadar, yaşam koşulları da zor GAZİANTEP'te ev kiralarını, konut fiyatlarını saymaya kalksak sayfalar yetmez.
Tüm bu zorlukların GAZİANTEP'e ve kamu çalışanlarına faturası çok ağır, bu faturanın adil bir şekilde bölüşülmesi ve kamu çalışanlarının üzerindeki yükün azaltılması gerekiyor.
Evet GAZİANTEP' te görev yapan POLİS MEMURLARI başta olmak üzere, tüm memurlara diğer riskli illerde verilen mali ve sosyal haklar en kısa sürede verilmeli hakkaniyet sağlanmalıdır.
Aksi taktirde eşitsizlik ve adaletsizlik kamu çalışanına mutsuzluk getirecek iş barışına zarar verecektir.
Konumuz öncelikle polis olunca onlarla bağlamakta fayda var.
Son günlerde kaygılı yarınından endişeli olsa da, Polis Memuru demokratik düzenin kararlı koruyucusu, devlet gücünün temsilcisidir.
Mustafa KEMAL ATATÜRK'ün dediği gibi "Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır."
Onların arasında "ayırım" yapmakta pek vicdani bir davranış değildir.
Tüm adaletsizliklerin, ayırım kayırım ve haksızlıkların son bulması dileklerimle
Hayırlı CUMALAR...