Müsaadenizle daha önce yazdığım iki yorumu tekrar paylaşmak istiyorum..
7 HAZİRAN SEÇİMİ SONRASI İLK YAZIM
Tarih: 14 Haziran Pazartesi
AK Parti ilk kez tek başına hükümet olamıyor.. Elbette çaresizliğin getirdiği telaş ile şimdi özeleştiri nedir hatırlamak zorunda kalındı. Nerede hata yaptık denilmeye başlandı. Ülkede ve yerelde tekrar eski güce kavuşmanın hesapları yapılıyor.. Tabii siyasetin çetrefilli yollarında çok tecrübeli ve usta oluşları, bundan sonraki yol haritalarında önemli avantaj sağlıyor.. Artık unutmaya başladıkları, bir kenara ittikleri halkı hatırlayıp içine girebilir, bazıları burunlarındaki kılları aldırır, belki de güç zehirlenmesinden etkili ilaçlarla çabucak kurtulabilirler.. Hepsini önümüzdeki günlerde yaşayıp göreceğiz..
BAHÇELİ TIPKI 2002 YILINDAKİ GİBİ
Yıllardır muhalefette kala kala, iktidar ve hükümet refleksini yitiren CHP ve MHP, tez elden bu halk bize fırsat verdi, geri çevirmeyelim demezse, akibetleri 2002 yılındaki Ecevit- Mesut Yılmaz ve Bahçeli döneminin sonu gibi olabilir, şimdiden söylemiş olayım.. (Hatırlatayım, Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002 günü, Bursa 11. Kocayayla Türkmen Kurultayında yaptığı açıklamada 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçime gidilmesini istemiş ve ortaklığı bozarak, o dönemde partisine en büyük zararı vermiş, MHP baraj altında kalmıştı.)
7 Haziran seçimi sonrası 1 haftada gördüklerim, Devlet Bahçelinin 2002 yılındaki huylarının tekrar depreşmeye başladığıdır.. Böyle bir zamanda yapması gereken o kadar önemli işleri bırakıp, 1- koalisyon konusunda işi yokuşa süren bir tavır sergilemesi, 2- Partinin iki önemli ismi Meral Akşener ve Sinan Oğan ile uğraşmaya kalkışması büyük bir hayal kırıklığıdır.. Bahçeli ve çevresi, böyle davranarak, AK Partiyi, MHPyi dağıtmak ve parçalama zahmetinden kurtarmak istiyor..Unutanlar olabilir, Sayın Bahçeli, Ümit Özdağı da bir dönem kendisine rakip diye saf dışı bırakmıştı..
1 KASIM SEÇİM ÖNCESİ SON YAZIM
22 Ekim 2015
Davet edilince gitmemek olmazdı, Başbakan Ahmet Davutoğlunun toplantısına.. Gitmem de iyi oldu aslında.. Çünkü AK Partinin böyle apar topar karar verilen toplantılarda bile, nasıl organize olduğunu, 12 saat gibi süreyle koca fuar alanının salona nasıl çevrildiğine şahit oldum..
Basit şeyler değil bu söylediklerim.. 5 bin kişiye yemek veriyorsunuz, onların düzeni, salona yerleştirilmesi, bayraklar, posterler vs. başlıbaşına organize gerektirir.. Önce bunu söylemeliyim ve kimlerin emeği geçtiyse hakkını vererek tebrik edeyim..
Güzel bir uygulama gördüm girişte.. Fabrikalardan getirilen işçiler salona girmeden önce kapıların yanına yerleştirilen yemekleri, ekmeklerini ve ayran ile sularını alıp öyle girdiler.. Boydan boya masalara oturup yemeklerini yediler Başbakan gelene kadar. Haraketli bir toplantıydı aslında. Keşke partiler mitingler yerine böyle bir uygulama yapsalar dedim içimden.. Dahası işçilerle işverenlerin aynı salonda buluşturulma fikri de güzeldi.. Yani anlayacağınız olumsuz birşey yoktu dünkü organizasyonda..
Başbakan Davutoğlu konuşurken sık sık alkışlanması hoşuna gitti aslında. Keyfi yerine geldi.. Zaten konuşmasından sonra dayanamadı ve büyük bir cesaretle işçilerin arasına girdi. Oradan çıkışı o kadar zor oldu ki, güvenlik elemanları gerçekten çok sıkıntı yaşadılar..
Salonda gören herkesin tek merak ettiği şey, seçim sonucunun nasıl olacağı şeklindeydi. Beklemek lazım dedikçe, yok yok sen biliyorsun, nasıl sonuç çıkacağını demeleri, aslında hepsinin de kafasının karışık olduğunun işaretiydi..
Elbette inanın bu seçim öncesi bende net bir şey söyleyemiyorum.. İnsanlar eskisi gibi değil, düşüncesini söyleyemiyorlar.. Her gelen siyasiye tamam diyorlar.. İşte o tamam deyişlerini sandığa nasıl yansıtacaklar, doğrusu merak ediyorum..Ama şunu çok iyi biliyorum ki, sonuçlar 7 Haziran tablosu gibi olmayacak..
2 KASIM TARİHLİ YAZIM
Yani bugün yazacaklarım.. Bu millet 7 Haziranda özellikle muhalefet partilerine bir şans tanımıştı. Ama onlar, en başta Devlet Bahçeli bu mesajı elinin tersiyle kenara etti. Vatandaş da madem öyle, o zaman sana gereken dersini vereceğim dedi ve dünkü oylar bunu net şekilde ortaya koydu..
Fazla söze gerek duymuyorum.. Söyleyeceğim tek şey şu.. Devlet Bahçeli hemen istifa etmelidir.. Hiç zaman kaybetmeden.. Türkiyede milliyetçiler, Devlet Bahçeli gibi çevresine topladığı sabit fikirli, ağır kaçacak ama dizanor düşünceli insanlarla çekip gitmesi için çok önemli mesajını vermiştir.. MHPnin ne olursa olsun Meral Akşener liderliğinde yeni oluşumlara girmesi kaçınılmaz olacaktır..
CHPde Kemal Kılıçdaroğluda çevresini gözden geçirmelidir. O da gerekiyorsa istifa etmeli, yada partinin dizanorlardan kurtulmasını sağlayıcı hamleleri yapmalıdır.. HDP için bir şey söylemeye gerek yok, çünkü PKKya karşı gerekli tavrı gösterememiş, kaçak bir politika izlemiştir.. Böylece kendilerine umut bağlayanları hayal kırıklığına uğratmıştır..
AK Parti için söyleyecek şey ise, bundan sonra şımarmadan, insanları ötekileştirmeden, kucaklayıcı bir rol üstlenmesidir.. Türkiyenin artık gerginliğe, çatışmaya tahammülü kalmamıştır.. Seçmen 1 Kasımda son bir şans daha vermiş, ve gerginlik istemiyorum demiştir.. Umarım bu mesaj iyi algılanır ve Türkiyemiz 1 Kasım itibarıyla gergin günleri geride bırakılır..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR