GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ,ÇOCUKLAR…
Fırat Küçük
Ne olduysa o maçtan sonra oldu: Karabük maçındaki “berbat” oyundan sonra tribünlerin “şiddetli” tepkisi, devamında teknik kadronun “sistem değişikliği kararı” ve nihayetinde “3 + 1 galibiyet”… Ankaragücü, F.Bahçe ve Antalya'yı ligde ve yine Antalya'yı kupada yenmek güzeldi…
En son 2007-2008 sezonunda 3 maç üst üste kazanan Gaziantepspor'un “başarısızlık” ve “istikrarsızlık” kıskacından kurtulduğuna dair önemli bir gösterge olarak almak istiyoruz bu galibiyeti…
Elbette pastırma sıcaklarının küresel ısınmanın gazıyla bahardan devşirdiği şu günlerde birkaç çiçekle bahar olmayacağını biliyoruz. Lakin bizim adı “süper”; ama Schuster'e göre “modeli” 1960 olan ligimizde adettendir, İstanbul beyefendilerinden birini devirdikten sonraki maçta puanlar rakibe hediye edilir… Bu maç bir bakıma bu yerleşik klişenin de yıkılması adına önemliydi. Hakeza Tolunay Kafkas disiplininin takım bünyesine sindirildiğine dair bir emare de sayabiliriz son maçı…
Hem Ankaragücü hem Antalyaspor maçları (kupa maçı da dahil) gösterdi ki Gaziantepspor'un gol yeme sorunu Karce merkezli çözülmüş sanki… “Bir gol at, gerisini Karce'ye bırak” anlayışını -biraz mizahi de olsa- takım savunmasındaki arızalardan görebiliyoruz. Dany'nin yokluğunda defanstan adam gibi paslaşarak çıkamayıp daha çok Yalçın'da somutlaşan dandun toplarla çıkmak, takımın topu çok fazla ayağında tutamamasına ve hücumda çoğalamamasına sebep oluyor. Bu konuda birisinin Yalçın'a “sen dur, ben yaparım kardeşim!” demesi gerekiyor.
Orta alanda Orhan Gülle-Murat Ceylan ikilisinin Uğur İnceman önderliğindeki Antalyaspor hücum organizasyonlarına karşı direnişleri takdire şayandı. Ancak Orhan Gülle'nin rakipten çalım yedikten sonra rakibini takip etmekte ağır kalması, onun uyarılması gereken tarafıydı.
Olcan Adın ve İsmael Sosa'nın topu rakip alana taşıyıp orada oynama isteklerine İvan de Souza ve Popov'un cevap verememesi Gaziantepspor'un hücum hattındaki verimliliğini azalttı ve bu durum da oyunun daha çok bizim yarı alanımızda oynanmasına zemin hazırladı. Ayrıca İvan de Souza'nın Jorginho'nun yokluğunda doldurmaya çalıştığı orta alanın ilerisini garipsediğini de gözlemledik maç boyunca…
İkinci yarıda belirgin biçimde oyundan düşen Popov-İvan de Souza ikilisinin yerine 65.dakikada Ahmet Arı-Zurita değişiklikleri oldukça yerindeydi; lakin 87.dakikadaki Orhan Gülle-Elyasa değişikliğini anlayamadık.
Bu maçtan sonra paragraf açmamız zorunluluk haline gelen Serdar Kurtuluş'un Eskişehir ve F.Bahçe'den sonra Antalya'ya da gol atması, hem bir takımda beklerin gol atmasının önemini göstermesi hem de kendisinin Gaziantep'in havasına, formasına iyice ısınması açısından oldukça önemli ve güzeldi.
Maçın özeti Tolunay Kafkas'ın şu sözlerinde saklı esasında: “Maça bakıldığında net gol pozisyonu olarak Gaziantepspor, oyunun kontrolü bakımından da Antalyaspor üstündü.”
Sonuç olarak bu sezonu da “kayıp sezonlar listesi”ne eklemeyi düşünürken alınan puanlarla umudumuz tazelendi, heyecanımız demlendi.
Haftaya Trabzon maçı var. Olcan Adın'ın sarı kart cezalısı, Dany ve Jorginho'nun belirsizliğini koruyan sakatlıkları, Popov ve İsmael Sosa'nın son maçtaki dağınıklıkları ve bencilliklerinin getirdiği soru işaretleri ile hazırlıklarına başladığımız bu maçta, Orhan Gülle-Murat Ceylan ikilisinin Selçuk-Colman ikilisini kitleyip birilerinin de (gol adayım İvan de Souza) araya bir gol sıkıştırması ile 3 puanı alarak Gaziantepspor adına “kritik bir eşik” niteliğindeki bu maçı kazanmalıyız. Haydi hayırlısı…
Gidenlere Dair…
İlk giden, takım kaptanı Erman Özgür oldu. Sezon başında Tolunay Kafkas'ın kafasındaki sisteme uygun olmadığı için gönderilen Erman Özgür, sistem değişikliğinden sonra dünkü maçta da net biçimde gördüğümüz üzere Jorginho'nun da olmayışı nedeniyle eksikliğini aradığımız isimdi.
Mehmet Yılmaz'ın gelişi bir transfer hatasıydı ve taraftarın da sıcak bakmadığı isimlerdendi en baştan beri… Nitekim Tolunay Kafkas'tan yeteri kadar destek de gördü, formayı da giydi; ama sahada istenileni veremedi ve taraftarın da tepkisini çekti maalesef…
Her ikisinin de erken vedasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Uzun lig maratonunda yedek kulübeniz de çok zengin değilse bu tür kararlar için en azından devre arasını beklemek gerekmez mi?
Yorumlar