Adam, sözü özü bir olan, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi yaşayan, sadakat kelimesinin hakkını verip, vefanın fıtratına hizmet eden, seviyorsa hakkıyla sevmiyorsa yaratandan ötürü yaratılana olan saygısıyla tavır takınan, günümüzde lafta çokça bulunan görüntüde ve kalıbında varmış gibi davranan ancak esasında soyu tükenmekte olan nadide bir kavram ne yazık ki.
Öyle ki sayısız ortamın kimliksiz adamları şeklinde ne yöne çekilirse oraya giden, yüzünün fiziksel iki tarafına ters cebinde sayısız suret bulunan, ortamına göre bu suretlere bürünen mide bulandırıcı tipler olarak aramızda yaşamaktalar.
Islah olsun diye defalarca dua ettiğimiz, iflah olmazları için ise utanmaları olmadığı için ifşa etsek bile aynı yola devam eden can çıkar huy çıkmaz misali duvara çarpa çarpa ya da yonta yonta verdiği zararı hiç yoktan en aza indirmeye çalıştığımız bu kimliksiz arkadaşların ortak özelliği seslerinin gür çıkması ve her ortamda sahip olmadıkları adamlık nedir konulu vaazlar veriyor olmalarıdır.
Her ortamın ve her zamanın adamıdır bu tipler. Sahip olmadıkları iskeletin hafifliğinde bir o yana bir bu yana savrulup dururlar.
Fikirleri yoktur çoğu zaman. Varmış gibi gelir yokmuş gibi giderler bu hayattan. Ne çok çıkar sesleri boş tenekeden çok ses çıkar hesabı yokluklarında belli olur hemen. Ahlâkın tanımını, şeref kavramını öyle güzel tanımlarlar ki kendileri bile inanırlar nerdeyse bu değerlerin bünyelerinde bulunduğuna.
Halbuki öyle mi?
Yanından köşesinden geçmez geçemez zira mikrop girmiş köşesinden geçmez geçemez zira mikrop girmiş misali bünye kaldırmaz bu gerçekliği tüm hayatının sahteliğine inat. Dile kolay ne de olsa bünyede olmayan şeyleri varmış gibi anlatabilmek caka satarak girmek kalabalıkların zihnine. Aslında çoğunlukla durumlarına acıdığımız, kendilerini saklayabildiklerine inanan bu arkadaşlarımızı hayatı benim gibi insan ile uğraşmak olan kişilerin rahatlıkla tespit ettiği ama susuyorsak herşeyin bir yeri ve zamanı var şeklinde beklediği durumlar içerisinde teşhir edip örnek vaka olarak kullanacağımız günleri beklediğimizi bilmezler maalesef. Varsın bilmesinler.
Varsın dilsiz şeytan misali haksızlık karşısında susup, eskilerin tabiriyle köçek misali sallasınlar ortaya.
Varsın fitneliği yol bilsinler, yüze gelemedikleri sözü arkadan kılıç misali savursunlar. Varsın yapay solukları ile hasetlik ettikleri herşeyi kötüleyip karalasınlar.
Yine de gerçeklerin ve yalansızlığın önüne geçemezler. Bu yaratılışın kanunudur. Hiç bir kul çiğneyemedi, çiğneyemeyecek. Çünkü eninde sonunda kazanan hep iyilerdir. Doğru yoldan şaşmamak ve hakkıyla yolu bitirmek dileğiyle.