NAMUSLU İNSANLAR DEVLETİ YANINDA GÖRMEK İSTER
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Bu haftaki yazımda biraz ezber bozacağım. Konu çok aslında, hemde neler neler. Eğitimde çözülemeyen sorunlar mı dersiniz, Dünyanın her ülkesinden gelen ustaların ve önemli sanatçıların getirildiği ama dar alana sıkıştırılarak hakettiği övgüyü alamayan Festival mi, Konut macerası mı, gittikçe artan pahalılık mı, öğrencilerin kıyafet çaresizliğinin yanısıra eli kolu bağlı velilerin isyanı mı? Ve daha neler neler… Hepsini yazacağım sırasıyla elbette. Ama bu yazımda müsaadenizle farklı konulara gireceğim. Haydi başlayalım. Acaba Gaziantep kadar gündemi karışık ve yoğun, her gün mutlaka farklı yönleriyle birçok olayların yaşandığı bir şehir var mıdır? İstanbul’u çıkarırım bu çerçeveden ama geri kalan şehirlerde ülkenin gündeminde bu kadar fazla yer alan bir şehir var mıdır? doğrusu merak ediyorum. Ve bunların yüzde 60-70 civarı da kent adına yaşanan olumsuzluklar ne yazık ki. 45 yıllık gazetecilik hayatımda öyle bir durumdayım ki, aradığımız güzellikleri daha fazla yazmak daha fazla gündeme taşımak istiyorum ama yapamıyorum inanın. Çünkü öyle bir ortam yok bu şehirde. Var elbette yazacak, kaldı ki yazıyorum da. Ama bu kez iyi hizmetler projeler ve çalışmaları haber yapıp bunları takdir ettiğimde, hemen hiç ummadığımız arkadaşlar dahil olmak üzere ciddi tahammülsüzlük hakim. Yani istemiyorlar iyi ve güzel faaliyetleri icraatları ve hizmetleri yansıtmamızı… Hemen anında tepki gösterip bana yandaş, besleme, menfaatçi yaftası yapıştırmaya kalkışıyorlar. Onlara göre karşı görüşte oldukları herkesi bürokratları, siyasileri, milletvekillerini, belediye başkanlarını, oda ve dernek başkanlarını hep kötülemeli, eleştirmeliyim. SÖYLEYİN ŞİMDİ BEN NE YAPAYIM Yoksa kesmiyor yazdıklarım onlar gibilerini… İstiyorlar ki “vur-kır-parçala” anlayışından hareket edeyim. Fatma Şahin’i sevmeyenler bir övgü ve takdir yazısı yazdığımda hemen başlıyor benim satılık ve yandaş olduğuma. Eleştiri halinde ise bu kez Fatma Şahin’i sevenler başlıyor tepki vermeye… Veyahut istediğimi alamadığım için aleyhte yazıyormuşum iftiralarına. Mehmet Tahmazoğlu için olumlu yazdığımda, Tahmazoğlu’nu sevmeyenler çok mükemmel hizmetler yapsa da kazanan Gaziantep olsa da yine de gözleri görmüyor ve benim menfaatlendiğimi söylüyorlar acımasızca. Eleştirirsem o zaman tepki yine benzer şekilde dile getiriliyor. Rıdvan Fadıloğlu için de aynı şeyleri yaşıyorum. Yani övüp takdir ettiğimde, ki hak etmeyeni asla takdir etmem, hemen telefonlar, mesajlar özelden yazmalar dahil çeşitli yollarla bana yükleniyor. Neyse ki dinliyor ama bu tür insanların da olabileceğini düşünerek inandığım yoldan yürüyorum. Kaldı ki bu ahlaksızlığı yapanlar da öyle büyük bir kesim değil. Asıl büyük kesim bizleri anlayan inanın ve güvenenlerdir elbette. BİZ NE ARA BU HALLERE DÜŞÜRÜLDÜK VE HOŞGÖRÜDEN UZAKLAŞTIK Yine de onları yok sayamayız. Ama bizleri olumsuz etkilemelerine de müsaade edemeyiz. Biliyorsunuz geçen hafta Gaziantep’i mecliste temsil eden AK Parti Milletvekillerinin bazı şehirlerde yaşanan skandallardan uzak kaldıklarını, böyle pisliklerin içinde olmayışlarının sevindirici olduğunu yazdım. İnanın kıyamet koptu. Hemen durumu genele çevirip, konunun ana temasından uzaklaşıp okuduklarını anlayıp bilmeden ben nasıl olur da AK Partili Milletvekilleri övermişim. Çok değer verdiklerimden bile şok edici sözler duydum. Şaka gibi yani. Ben olayın bu noktasından ele aldığım konuyu işliyorum ama bu bile insanları öfkelendiriyor. Anlayacağınız biz ne ara bu hallere düşürüldük inanın şaşırmadan edemiyorum. En sakin olarak bildiğimiz, saygı duyduğumuz insanları böyle görünce gerçekten endişeleniyorum. Çok acı ama maalesef ülkemiz, hele hele Gaziantep’te yaşayanlar iyice kutuplaştırılmış duruma gelmiş sevgili okurlarımız. Resmen birbirimizi yiyecek hale gelmiş durumdayız. Bu tüm sektörlerde yaşanıyor. Siyasette yaşanıyor. Esnafta yaşanıyor. Vatandaşta yaşanıyor. İşsizlerde, emeklilerde, yani toplumun her kesiminde nefret, öfke, kıskançlık, çekememezlik resmen zirve yapmış durumda. GAZİANTEP’TEKİ ASAYİŞ KONUSUNDA İYİLEŞMENİN FARKINDAMISINIZ Tüm bunları bakıp ta gördüklerimizi yaşadıklarımızı bildiklerimizi yazmaktan vazgeçip konuşmayacak mıyız? Elbette ki hayır. Bizim gibiler doğruları ve yanlışları yazmayacak da kimler yazacak ki. Doğru dürüst çalışanları, hizmet edenleri kamuoyuna duyurmak gibi, yanlış yapanları da uyarmak, doğruyu anlatıp göstermek bizim işimiz. Başkaları ne yapıyor orası beni ilgilendirmiyor çünkü. Bakın şimdi Gaziantep’i sadece Asayiş yönünden ele alacak olursak, bu kentte son dönemlerde çok iyi gelişmeler yaşandığını söyleyip yazmayacak mıyız… Kaldı ki 3 milyona yaklaşan nüfusuyla, bunların resmi ve gayri resmi olarak 500 bini geçen yabancı olduğunu varsaydığımızda, bu şehirde elbette adam vurmalar, cinayetler, uyuşturucu, gasp, hırsızlık, tehdit şantaj ve mafya mutlaka olacak. Dünyanın her yerinde büyük ve Gaziantep gibi kozmopolit şehre dönüştürülen kentte olayların tümüyle kesilmesi düşünülebilir mi? Elbette hayır. İşte o noktadan baktığımızda Gaziantep gerçekten kritik kentler kategorisinde yer alıyor. İşte orada duruyor ve mevcut emniyet ve jandarma faaliyetlerine göz atalım diyorum. Hatta bu işin nihai noktası Adliyeye de bakalım. EMNİYET MÜDÜRÜ GÖSTERİŞ YERİNE İCRAAT YAPIYOR Son dönemlerin Gaziantep Emniyeti fazla gösterişe ve göz boyamaya kalkışmadan, bir ekibin yapacağı operasyonu onlarca ekiple yapmaya kalkışmadan, dahası havada her gün helikopter uçurtmadan çok iyi işler çıkartıyor. Bu operasyonlar suç merkezlerine nefes aldırmıyor. Birçok olay faili meçhul kalmıyor. Cinayetler, yaralamalar, tehdit ve şantajlar, uyuşturucu çeteleri eskisi gibi çok rahat hareket edemiyor. Şehirde özellikle iş dünyası taciz, tehdit ve çökme tabir edilen mafya belasından nefes almış durumda. Ama “bitti mi ?”derseniz “hayır” derim. Bitmez ama azalır, yok edilemez ama pasifleştirilir. Mevcut yapıla aslolan en önemli şey, olaylara anında müdahale edilmesi, polisin her zaman yanınızda görülmesi. Bu çok önemli bir gelişme. İşin gerçeği Gaziantep’te Emniyet Müdürü Mustafa Emre Başbuğ “ben buradayım” diyor. Ama bunu yaptığı çalışmalarla, operasyonlarla ekipleriyle ortak söylüyor. İlçeleriyle bir bütün olarak gösteriyor. Görebildiğim kadarıyla çürük elmaların büyük bölümünün temizlendiği emniyet camiasında mafya bağlantılı olanlar birer birer uzaklaştırılıyor. Yasa dışı işlere bulaşanlar sessizce saf dışı bırakılıp uzaklaştırılıyor. Bunlar az buz şeyler değil yani. Şimdi kentte huzuru ve asayişi arayan bir vatandaş olarak, bunları duyup görmek ve de sorumluluğum gereği yazmam gerekmiyor mu? JANDARMA KOMUTANI RESMEN FARK YARATTI Jandarmaya baktığımızda onlar da emniyet gibi çok aktif ve faal. Tuğgeneral Hidayet Arıkan göreve geldiğinden beri ilçe jandarmaları dahil teşkilat müthiş bir ivme kazandı. Şahinbey ve Şehitkamil’in yanısıra diğer ilçelerde yasa dışı işler yapanlara göz açtırılmıyor. Fuhuşa nefes aldırmıyorlar. Hırsızlar eskisi gibi rahat değil. Uyuşturucu mafyasına kırsalda göz açtırılmıyor. Dahası bu sene silah sıkmalar bile azaldı. Elbette pat küt oluyor ama asla eskisi gibi değil. Bunda Vali Davut Gül’ün etkisi çok büyük. Ama inanın Jandarmanın operasyonlarını, baskınlarını suçlulara nefes aldırmayışını haber yapmaya yetişemiyoruz artık. Bu kadar etkili işler yapılıyor bu şehirde. Şimdi bunları görmezden gelebilir miyiz? Mümkün mü? Çünkü namuslu insanlar DEVLETİ YANINDA GÖRMEK istiyor. Sıkıştığında polisin, jandarmanın kolluk güçlerinin anında yanında belirmesini istiyor. Söyleyeceğim şu ki, Gaziantep’te illegal işler yapanlar artık eskisi gibi elini kolunu sallayıp rahat hareket edemiyor. Elbette polis ve Jandarma her yere yetişemez, bunda da asıl görev sorumluluk sahibi vatandaşlara düşer. İSMAİL BAŞSAVCI VE DEĞİŞEN ADLİYE YAPISI Gaziantep Adliyesinde de inanılmaz gelişmeler yaşanıyor. Bir zamanların “Benim Başsavcım, benim hakimim, benim savcım, benim personelim, benim memurum” zihniyetinin hareket alanı artık iyice daraldı. Elbette kolay kolay bitmez. Ama İsmail Karataş gibi Adliyenin koridorlarında esen küçücük olumsuz bir rüzgârı bile hisseden, odalardaki kafa karıştıran işlerin ve bağlantıların kokularını kolayca alan bir Başsavcı’nın gelişiyle birlikte, vatandaşlarda güven duygusunun yeniden yeşermeye başlaması kolay bir şey değil. Çünkü Gaziantepliler bu kentin Adliyesinin yollarında kol kola vermiş bir mafya gurubunun gövde gösterisine şahit oldu. Buna göz yumanları da gördü. Bu kentin insanları Bağ evlerindeki alemleri gizli kapılar ardında alışverişleri duydu. Yargının tarafsız ve bağımsızlığı konusunda şüpheye düştü. Ama İsmail Karataş ile birlikte çok önemli noktalarda yapılan değişimlerden sonra derin nefes alındı. Bu kentin dürüst ve namuslu insanları, elbette görevini layıkıyla yapanlara sahip çıkacaktır mutlaka. Yani işin özeti, Emniyetin, Jandarmanın ve nihai adres olan Adliye’nin şu dönemdeki yönetenlerinin Gaziantep’lilere güven konusunda iyi mesajlar verdiğini söylemeden geçmemiz imkansızdır. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR
Yorumlar