Sosyal medyada bir arkadaşımız paylaşmıştı çok hoşuma gitti. Araştırdım Şanlıurfa Olay Gazetesi köşe yazarı Hüseyin ACARLAR Beyin kaleme aldığını gördüm. Eline emeğine kalemine sahip.
Milyonlarca insanın evinden barkından olup, çok zor şartlarda hayat sürdüğü günümüzde, depremzede insanımızla empati yapmak adına yazılan tavsiye ve öğütlere daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
6 Şubat’tan bu yana ne dünya, ne Türkiye, ne de bizler eski biz değiliz.
Olursak yaşanan acıları unutur hele hele olumlu dersler çıkarmazsak vay halimize.
Bakalım Hüseyin bey ‘Ramazan nedir ne değildiri’ nasıl anlatmış.
"- Ramazan, evde 20 tabaktan oluşan iftar yemeğine "Peygamberimizin sünneti" diye hurmayla başlamak değildir.
- Ramazan, bir köyü doyuracak kadar yemek yedikten sonra namazda zorlanmamak için içilen maden suyu da değildir. Zira Ramazan, gündüz aç kalmanın akşam intikamını almak değildir.
- Ramazan, akşama kadar her kalbi kırıp her hakka girdikten sonra iftardan az önce Nihavend Makamında İlahiler dinlediğiniz için tüm günahlarınızın bakiyeden otomatik silindiği bir ay da değildir.
- Ramazan, Şaban ayında 1.5 milyon TL'ye jip alıp 'Kuzum bu sene zekat veremeyeceğiz biraz borca girdik de...' diye durumu kurtarabileceğiniz bir ay değildir.
- Ramazan ayı akşama kadar 85 milyonun hatta 1 günlük kedi yavrularının dahi hakkını yedikten sonra iftarda ''Güllaç torbasındaki kırıntıları da balkona dökelim inşallah sevaptır'' dediğiniz için ahirette sorgu sualde size torpil sağlayacak bir ay değildir. Çünkü Ramazan farklılığını Güllaç torbasından alan bir ay değildir...
- Ramazan, Ramazan şerbeti değil, Hacivat-Karagöz oyunları değil, Hz. Yusuf dizisi değil, Oruç Baba türbesi önünden son 2 dakika yayına giren uhrevi bir alem değildir.
- Ramazan, 11 ay boyunca 'Aç mısın bir ihtiyacın var mı?' diye sormadığın bir adama 'Oruç musun?' diye sorgulamak değildir. Ramazan, mahallede 1 ay boyunca oruç tutmayanları değil 12 ay boyunca aç kalanları araştırıp bulmanızı öğreten bir aydır.
- Ramazan, İnstagram'da iftar storileri değil; fakir fukara ile ekmeğini paylaşmaktır. İhtiyaçlarını alamadığı çocuğunun gözüne bakan gariban babanın yüzünü güldürmektir. Kapısının önüne zarf koyup kaybolmaktır...
- Ramazan, son birkaç yılda Karun gibi zengin olmuşlarla değil; uzun yıllardır kıt kanaat yaşamaktan sefaleti kanıksamış bir gariban bulup ezanı beklemektir.
- Ramazan şekersiz sakız çiğneyince değil; 'insan eti yiyince' (gıybet etme) orucunuzun bozulduğu konusunda endişe etmeniz gereken bir aydır!
-Ramazan sadakadır, zekattır, Kur'andır, namazdır.
- Ramazan 'Aranızda Muhammed kim?' denilecek kadar sade yaşamış bir Nebinin (sav)"Aişe etleri dağıttın mı?" diye sormadan sofraya oturmadığı bir aydır.
-Ramazanın bizi ihya etmesi dileğiyle...."
ŞARKIŞLANIN OKUL SERVİSLERİ !
Bu hafta okul ve personel servisleri, servis sorumluları araç sahipleri ile ilgili yazacaktım. Kanunları ve ilgili mevzuatları inceledim, bu işin içinde bir çok arkadaşımla konuştum, her konuda olduğu gibi bu hususta da bir sürü kanun, onlarca farklı yönetmelik çıkarılmış. Ama maalesef hepsinin bir sürü açığı var,
Servisçilik zor bir o kadar da önemli bir iş o yüzden herkes yapamamalı, eline geçen üç beş kuruş para ile araba çekmek servisçilik olmamalı.
Üç beş arabası olanda dünyayı kendinin taşıdığını sanmamalı.
Gördüğüm kadarıyla, Psikoteknik taramasından dolayı bir çok servisçi işi bırakmış.
Bazı firmalar servis şöförü bulmakta zorluk yaşıyormuş.. Emniyet sadece trafik kurallarına aykırı durumlarda denetleme yapıp fazla öğrenci ve evrak eksikliğinde yaptırım uyguluyor.
Kanunlar uyuşturucu kullanmış, cinayet işlemiş ve yüz kızartıcı suça karışmış kişilerin bu işi yapmasına müsade etmiyor, ama sahada bu ne kadar denetleniyor belli değil.
Okul servisleri birçok okul için gelir kapısı olmuş, bazı okul idarecileri ve milli eğitim yöneticisi bu işi ranta çevirmiş, karşılıklı çıkar ilişkileri nedeniyle servisçilerle ahbap olmuş, denetleme gözetleme hak getire.
Yazdıklarımla bu işi layıkıyla yapmak için elinden geleni yapıp, emek harcayan çoluk çocuğunun rızkını bu yolla temin edip, müşterisini velinimet gören, nezaketini bey efendiliğini normal hayatına da yansıtmış insanlara haksızlık etmek istemem.
Ama Şarkışla'da, kendini Şarkışlanın tek taşıyıcısı, Şarkışla Milli Eğitiminin EFSANE Servisçisi sanan cahil, yalancı, dalavereci bir insanla yaşadıklarımı da "es" geçemem. O cahil insan yüzünden tüm servisçileri zan altında bırakıp, yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek adına detaya girmiyor, yetkililerden okul idarelerinden rica ediyorum servis kullanıcıları kadar servis sorumlusu yada sahiplerini de psikotekniğe tabi tutun. Psikolojileri bozuk insanlara bu işi yaptırtmayın. Müşterek dualarda unutulmamak dileklerimle Hayırlı Ramazanlar, Hayırlı Cumalar...