Yedi düvelden yabancı ve ülkemizden yerli seçme oyuncuları toplamışlar, medyalarıyla, başkanlarıyla Antepi yenmeye gelmişler. Yerli ve yabancı oyuncularında öyle bir hava var ki yanlarına yaklaşılmıyor. Havalarına bakan bunlar ülkemize ne kazandırmışlar diye sormadan edemez.
Oysa bilmiyorlar; Antep çetin yerdir, zor yerdir, yenilmek istemezse yenemezsiniz. Antepli oyuncuların yenilmeyi istemek için belki birçok nedenleri vardı. Ama onlar biz yenilmeyeceğiz diye çıkmışlardı Kamil Ocaka. Bu isteği gerçekleştirecek biçimde oynamaya başladılar. Ortadan, sağdan ve soldan her taraftan Fenerbahçenin yollarını kapattılar Antepli oyuncular. Mutlu hoca ve ekibinin Fenerbahçeyi çözecek çalışmayı yaptıkları belli oluyordu. Özellikle ilk yarı takımımız iyi yardımlaştı, çok koştu, neredeyse kalemize doğrudan şut çektirmediler. Golü erken bulunca ve rakip ilk yarının ortalarından sonra bir kişi eksik kalınca daha da rahat oynamaya başladık.
İkinci yarıya da yine istekli ve kontrollü başladık. Fenerbahçe beklendiği gibi saldırıyordu. Özellikle ilk yarının en iyi oyuncusu olan ve oyundan Naniyi silen Marcal bir pozisyonda Gökhan Gönüle şut fırsatını verince beraberlik golünü yedik. Antep yeniden yüklenmeye başladı, Fenerbahçe ceza alanı içinde Diego havada topu eliyle-koluyla kontrol edince penaltı kazandık. M. Demir Volkanın kapattığı köşeden golü atınca yeniden öne geçtik. Ancak attığımız golü koruyamadık, bu kez Alper Potuka şut fırsatı verince ikinci kez beraberlik golü yedik.
Böyle eksik yakaladığımız Fener takımını yenmeliydik. İkinci yarının başlarında yorulan Camaranın oyundan alınması hem doğruydu hem de yanlıştı. Doğru yönü; Camara yorulmuştu, rakiple fazla dalaşıyordu( özellikle Canerle), sağ kanat savunmasına gelmiyordu ve üretkenliğini yitirmişti( atak geliştiremiyordu). Yanlış yönü ise; Camara oyundan alınınca içeride forvet özelliği olan M. Demir tek kalıyordu. M. Demir sakatlanmaya yatkın bir oyuncu olduğu için Camaranın çıkarılması risk taşıyordu. Oyuna Camara ile başlanmamalıydı ya da Camara açık oynatılıp yorulmamalıydı. Camara oyundan alınınca yerine alınan Orkan atak geliştirme yönünden istenileni sağladı, ama savunmaya yardım yönünden istenileni yapmadı. Orkanın gençliği ve yeteneğinden maçın daha sonlarına doğru yararlanılabilirdi. Orkan yerine Abuda oyuna alınarak orta alanın direnci artırılmalıydı. Böylelikle belki Alper Potuka gol şansı verilmeyebilirdi. Ayrıca Abuda ortaya alındığında Camaranın yerine kaydırılan M. Durakla daha iyi savunma yapabilir ve atak da geliştirebilirdik.
Karşılaşma sonrasında bazı yorumcular Antepin ilk golünde el vardı demek için ağır çekimde görüntüleri tekrar tekrar izlediler. Ne olmuş? Arakoyo topa eliyle vurmuş, top yön değiştirmiş. Görüntülere göre oyuncumuzun eliyle topun yönünü değiştirmeye yönelik çabası yok, top yukarıdan süzülürken oyuncumuzun parmaklarını ucuna hafifçe değiyor, topun yönü de değişmiyor. Ayrıca her zaman büyük takım denen takımların oyuncularının eli topa değecek ve bunu da hakemler görmeyecek diye bir kural mı var? Bu defa da Antepli Arakoyonun eli değdi ve hakem göremedi. Yıllar önce Maradona eliyle gol attığında ne demişti? ' Tanrının eli' demişti. Ayrıca aynı karşılaşmada Alper Potuk golü atmadan önce topu eliyle hafifçe kontrol ediveriyor.
Yine karşılaşma sonrasında Gökhan Gönül yaptığı açıklamada Hasan Ali Kaldırımın kırmızı kart gördüğü pozisyonla ilgili olarak kendisinin koşarak Larssonu yakalayacağını söyleyerek kartı yanlış buluyor. Gökhan yetişecek diye hakem yapılan faulü görmezden gelmeli herhalde.
Karşılaşmanın son anlarında Canerin Orkanı ceza alanında indirmesini tekrar tekrar göstermiyorlar. Hakem hata yaptıysa bu da hata işte.
Hocalarımızı ve oyuncularımızı kutluyor, daha başarılı olmalarını diliyorum.