1 Kasım erken genel seçimi AKPnin dahi şaşırdığı bir sonuçla nihayete erdi. Demokrasinin olmazsa olmazı halkların seçimine saygı duymak prensibiyle, kazanan partiyi tebrik ediyorum, destekleyen herkese de saygı duyuyorum.
Seçim öncesi AKPnin miting meydanlarında, billboardlarda, havuz medyalarında, orada, burada, her yerde en dikkat çekici vaadi asgari ücretin 1300 TL olması idi. Şimdi tüm gözler kurulacak olan yeni hükümete çevrildi. Fakir fukara vatandaş şu an net 910,43 TL olan, üstüne halk dilinde vergi iadesi, çocuk parası olarak bilinen asgari geçim indiriminin minimum 90,11 TL eklenmesiyle en az eline 1000,54 TL geçiyordu. AKPnin Yeni vaadine göre en az asgari ücret 1300 TL ve üzerine asgari geçim indirimi olacak şekilde ayarlanacağı şu an gündemin en önemli konuları içinde yer alıyor.
Peki asgari ücretin bu rakama yükseltilmesi mümkün müdür? Gelin hep birlikte irdeleyelim…
Asgari ücret nedir, nasıl belirlenir, nasıl uygulanır? Öncelikle bu soruya cevap verelim…
Asgari ücret, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanmaktadır. Asgari ücret ülkemizde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumunun toplayacağı Asgari Ücret Tespit Komisyonunun en geç 2 yılda bir toplanmasıyla belirlenir. Komisyon üyeleri Bakanlık Çalışma Genel Müdürü veya Yardımcısı, Bakanlık İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya Yardımcısı, Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı veya Yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı Temsilcisi, Devlet Planlama Teşkilatı Yetkilisi, bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşunun değişik işkolları için seçeceği 5 temsilcisi ve son olarak bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşunun 5 temsilcisinden oluşur.
Gördüğünüz üzere komisyon hem devlet, hem işveren, hem de işçinin temsil edildiği bir oluşumdan ibarettir. Yani asgari ücretin belirlenmesinde tek başına hiçbir taraf söz hakkı değildir. Asgari ücretin belirlenmesi, ülkedeki ekonomik dengelerin, enflasyonun ve diğer hususların göz önünde bulundurulmasıyla ortaya çıkacak nihai kararı belirler.
Hemen elimize hesap makinelerimizi alalım. Asgari ücret şu an brüt 1273,50 TLdir. Yani bir işçinin 1273,50 TL olan brüt ücretinden vergi ve sigorta primleri kesilmesi sonucunda net 910,43 TL ve üzerine en az 90,11 TL asgari geçim indirimi olarak toplamda 1000,54 TL almaktadır. İşçinin işverene maliyeti 1273,50 TL + işveren sigorta primini de hesaba kattığımızda toplam maliyeti 1500 TLyi bulmaktadır. Yani işin özü bir işçi için işverenin cebinden 1500 lira çıkmakta, bunun 500ü devlete, 1000 lirası da işçiye ödenmektedir.
Asgari ücretin 1300 lira olması durumunda 1273,50 TL olan brüt ücret otomatikman 1818,30 TL olması gerekecek ve işveren sigorta payı ile birlikte toplam maliyet 2100 lirayı geçecektir. Yani asgari ücrette yapılacak olan bu zam işlemi işverene her işçide ortalama 600 lira ek maliyete sebep olacaktır. Nihayetinde kar etmek üzere bir iş kuran işveren, bu maliyetlerde işçi çalıştırmayı göze alabilecek mi, artan işçilik maliyetlerini ürettiği ürünlere ne denli yansıtabilecek, bu maliyetlerle uluslar arası piyasalarda ne kadar rekabet edebilecek, işte bu soruların cevabını şimdiden araştırmaya başlayacaktır.
Durum böyle iken siyasi iktidarın sırf bir vaadini yerine getirmesi için ekonomik dengeleri bu denli bozabilecek olağanüstü bir artışın işveren kesimince destekleneceğini pek sanmıyorum.
Hükümet sadece 1300 TL teklif etmekle kalacaktır. Asgari ücretin şu durumda 1300 TLye yükseltilmesi kısa ve uzun vadede genel ekonomik dengelerde şaşmalara mahal verecektir. İşçinin eline 1300 TL geçtiğini varsaydığımızda, o aradaki fark da, artacak olan enflasyonla buharlaşıp gidecek.
Olay bundan ibaret…