Hain darbe girişimin 8. Yılı geride kaldı.. Bu zaman sürecinde çok şey yaşandı. Anneler feryat etti, babaların gözleri kan çanağı haline geldi. Nice masumlar cezaevlerinde çile çekti, haksız soruşturmalara maruz kaldı. Lakin işin tertipçileri ve elebaşıları ya yurt dışına kaçtı ya da AKP iktidarına yanaşarak paçayı kurtardı.
15 Temmuz kapsamında her kesimden, her inanç ve kimlikten, her yöreden insanlar gözaltına alındı, KHK’larla işinden ve itibarından oldu, suçlandı, ceza aldı ama ne hikmetse darbenin siyasi ayağı hiç ortaya çıkarılmadı. Devletin kılcal damarlarına kadar giren ve “ne istediniz de vermedik” noktasına getirilen böyle bir yapının siyasi ayağının olmaması mümkün mü?
Bank Asya’yı törenlerle açan, örgüt elebaşısına methiyeler düzen, okullarda yetişen çocuklara “altın nesil” tanımlaması yapan, yurtdışında FETÖ’nün okullarını örnek gösteren siyasiler dışarda, bunlara inanıp çocuğunu okula gönderen ve bankaya para yatıran içeride.
Böyle bir adalet olur mu?
Muhalif olanlara ve malına çöküleceklere FETÖ karası çalınmasına şahit olduk bu ülkede. İftira atanlara, kumpas kuranlara bir şey yapıldı mı? Hayır. En azından 15 Temmuz’u fırsat bilip, intikam için “cadı avı” başlatanlar için bir düzenleme getirilebilir, gerçek suçluların ağır cezalara çarptırılmalarının önü açılabilirdi.
Darbe finansörü olarak itham ettikleri BAE ve Amerika ile iş birliğini geliştirmek için her yolu deneyen iktidar, atletle ve terlikle F16 vuranları neredeyse gazi ilan edecek duruma geldi. Korkanlar, saklananlar ve kaçanlar…Ortalık sakinleşince ortaya çıkıp, kahraman edası ile galibin yanında yer aldı! FETÖ’ye övgüler dizip, darbe gecesi çetelerle TRT’yi kurtaran bakanlar gördük! Gün geçti, gaziler de unutuldu şehitler de…Lakin 15 Temmuz’u siyasi ranta çevirme sevdası hiç ama hiç bitmedi.
FETÖ olmadan önce Gülen cemaatini öve öve bir makama gelenler, şimdilerde söve söve devletin makamlarını işgal etmeye devam ediyor. Genel müdür oluyor, bakan yardımcısı hatta bakan yapılıyor. “Senin FETÖ’cün kötü, benimkisi iyi” diye nazire yaparcasına!
Az mı birlikte yol yüründü! Siyasi ortaklık yapıldı!
15 Temmuz’u bir de bayram diye her yıl kutluyorlar ve tatil ilan ettiler. 15 Temmuz, Türk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Şehitlerin ve gazilerin olduğu bir gün, bayram diye kutlanır mı? Türk töresinde birilerinin mutsuzluğu ve acıları üzerine düğün dernek kurulmaz. Zira 15 Temmuz… Cumhuriyete, devlete ve millete düşman olan şer güçlerin ortak bir operasyonudur. Milletin uçakları ile, milletin tankları ile milleti ezdiler. Gazi Meclis’i, Polis ve askeri merkezleri bombaladılar.
Milletin üzerine kurşun yağdıranlar ne kadar suçu ise onlara bu fırsatları yaratanlar da o kadar suçludur. Sinsi planlarla Türk devletini ele geçirme teşebbüsü yine milletin azim ve kararı ile sekteye uğratılmıştır. Filmin görünen kısmını seyreden millet, görünmeyen kısmını da gün gelecek öğrenecektir. Çünkü “gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır.” Bir de maskeli olanlar var. Onların da maskesi düşecek ve yüce Türk adaleti önünde hesap vereceklerdir.
Tabi ki FETÖ’yü yaratarak devletin mahrem yerlerini teslim edenler de…İngiliz yazar Mary Shelley'nin klasik öyküsün bilmeyen yoktur:
“Çılgın bilim insanı Victor Frankenstein en ince detayları düşünerek bir araya getirdiği parçalarla ölümsüz bir canlı yaratır ve ona kendi ismini verir; Frankenstein.
Yaratılan bu canlı şekli garip olmasına ve çirkin görünmesine rağmen oldukça akıllıdır. Canavar hayat bulunca Frankenstein, yarattığı şey karşısında dehşete düşer ve endişelenir. Sonunda onu terk eder.
Trajik olaylar birbirini izler ve hikâyenin sonunda, Frankenstein’in sevdiği her şey, yarattığı canavar tarafından yok edilir.” Yani canavarın intikamı korkunç olur, telafisi imkânsız zararlara yol açar.
Bu roman, 1817 tarihinde Londra'da isimsiz olarak yayımlanan gotik kurgudur. Ve kitap tüm dünyada ses getirince bu sefer yazarın gerçek ismi ile yayınlanır. Mutlaka okunması gereken bir eser.
Ülkeye büyük zarar veren ve binlerce masum insanın canını yakan yerli FRANKENSTEİN, şimdiden etkisiz hale getirildi ama iktidar bu olaydan gerekli dersi çıkarmış görünmüyor. Onun yerine yeni canavarlar yaratacak imkân ve şartlar ortadan kalkmadı. Hala bazı tarikat ve cemaatlerle siyasi birliktelik kurulmaya devam ediyor. Bakanlıklarda cemaat ve tarikat savaşları olduğuna dair iddialar kol geziyor!
Adı FETÖ olmaz, METÖ olur! Ne fark eder?
15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum. Ve hain darbe teşebbüsünü bir kez daha lanetliyorum.
Yaşasın Cumhuriyet.
Yaşasın Demokrasi.
Yaşasın Özgürlük.
Günün Anekdotu: Cem Yılmaz’a 15 Temmuz günü niye sokağa çıkmadığı sorulduğunda “Aile içi mevzuydu, karışmak istemedik” demiş.