GAZİANTEP’İN ÖTEKİ YÜZÜ
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Türkiye “128 milyar Dolar nerede"yi konuşuyor. Nerede olduğunu bilemem ama Gaziantep’te bizlerin durumları hiç iç açısı değil. 128 milyar Doları bıraktık, 128 milyon desen o da hayal, 128 bin lira dersek o bile çok zor. Ama 128 liraya gücümüz yeter. Hatta 128 lirayı görüp de kendini dünyanın en mutlu insanı sayabilecek kişiler var bu şehirde. Sakın abartıyorum sanmayın. Elbette parası olan bırakın bin lirayı 100 binlerce lirayı, hatta milyonları ve milyarları kazananlar için bu söylediklerim çok basit şeyler. Hatta inanmayanlar bile olacaktır mutlaka. Ama gidin kenar semtlere 5 liranın 10 liranın ne kadar değerli olduğunu göreceksiniz. Dikkat ederseniz son zamanlarda sık sık değiniyorum bu konuya. Çünkü bazen gidip görüyor, çoğunda ise o semtlerde yaşayanlardan bilgi alıyorum. YAŞAM KOŞULLARI GERÇEKTEN KÖTÜ Şunu bilmenizi isterim, öyle yerler var ki, inanın “burası Gaziantep mi” diyeceksiniz. Bakın sadece bir fotoğrafı paylaşıyorum sizlere. İşte burası Gaziantep ve birçok semtlerde bulunan evler. O kadar basit yani. Kenar semtler, kentin eski mahalleleri, kendi haline bırakılmış evlerde yaşamını sürdüren binlerce insan var bu şehirde. Hepsi yoksulluktan dolayı buralara sığınmışlar. Aylık 300-400 liraya nefes bile alınmayacak ahır gibi yerlerde yaşıyor binlerce insan. Çocuğu, genci, yaşlısı bir odada kalıyor. Yaşam koşulları o kadar yetersiz ki, buraları görmeyenler onların hayatlarını geçirdiği yerlerde bir saat bile duramaz. O kadar net yani. Tüm bunlara karşın onlar mücadelesini veriyor. Evde birisinin çalışması bile onlar için büyük nimet. Hepsi onun eline bakıyor. Çalışanın maaşı düşük de olsa eve birkaç kuruş girince mutlu olanlar var. Bazen yardımlar geliyor, ama geçici tabi. O anda seviniyorlar sonra ayni ve nakdi yardımın suyu kesilince sıkıntıları başlıyor. İşte benim derdim de bu. Yardım elbette gerekli, iyi de oluyor. Ama bu asla radikal bir çözüm değil. YARDIM KONUSUNDA ÇEŞİTLİ İDDİALAR KAFA KARIŞTIRIYOR Birde bu fakirleri, kimsesizleri, yoksulları suiistimal edenlerin var olduğu iddiası can sıkıcı. Buna göre toplanan yardımların ve özellikle Ramazan ayında resmi kurum ve kuruluşların hazırlamış olduğu paketlerin çoğunun böyle yerlere gelmediği iddiası kafamı karıştırıyor. İşte oraya takılıyorum. Burada Sayın Valiye, Kaymakamlarımıza ve belediye başkanlarımıza büyük görev düşüyor. Haliyle onlar da yardımların gerçek adreslerine verilmesini istiyor. Ama yaptıkları şey bu konuyla yetkilendirilen kişilerle konuşmak. Onların cevabı zaten hazır. Bu işler çok zor biliyorum. Ben kiminle konuşsam “gelmedi” deyince onlara “peki nereye gidiyor bu paketler” dediğimde, “onlar tanıdıklarına akrabalarına veriyor” iddiasında bulunuyorlar. Zaten sosyal medyada açıkça yazılıyor böyle şeyler. Mutlaka yapılan iddiaların hepsi doğru olamaz. Ama mide bulandırdığı kesin. Haliyle bazı kişiler için benden isim ve adres desteği isteyenlere hayırsever tanıdıkların hazırlamış oldukları paketleri gönderilmesini sağlıyorum. Burada özellikle Gaziantep Yardım Vakfı’nın sistemine saygı duyuyorum. Çok titizler ve gerçekten yardıma muhtaç olanlara adreslerine giderek tespit yapıyorlar ve sonra her türlü desteği veriyorlar. Bence Gaziantep’te eğer bir sistem kurulacaksa, Gaziantep Yardım Vakfı örnek alınmalı. Yoksa bir de bu işin sahtekarlık kısımları var. Adamın altında son model araba var, ama o da yardımlardan faydalanıyor. Soruyoruz, çünkü üzerinde kayıtlı bir şey olmadığını söylüyor ve mecburen veriliyor diyorlar. BİR ZEYTİN VE PEYNİRLE SEVİNENLER OLDUĞUNU UNUTMAYIN Ben buna başlıkta olduğu gibi “Gaziantep’in öteki yüzü” diyorum. Gidip gezmeden görmeden anlayamazsınız o gerçekleri. Isınmaları bir dert, yemeleri, içmeleri, giyinmeleri, çocukları beslemeleri bin dert. Bir çay ve kuru ekmekle kahvaltı yapanlar, zeytini peyniri görünce zevkten dört köşe oluyor. Kadınlar çaresizliğe alışmış, hele eşlerinden ayrılanların durumları tam bir drama. Sığınmışlar itseniz yıkılacak baraka gibi evlere, yaşam savaşı veriyor. Çocuklar okula gitseler bile onların kitaplarını harçlıklarını verme imkanları yok. Bazıları zar zor idare ediyor, çocuk ilkokuldan sonra okuma yazmayı öğrendi yeter denilerek hemen işe gönderiyor. Tek düşünce “ne iş yaparsa yapsın yeter ki eve para getirsin.” Çünkü bir yaşam savaşı var oralarda. Asıl desteğe, yardıma muhtaçlar oralarda yaşıyor. Maalesef yardım adına yapılanların önemli kısmı bu adreslerde yaşamıyor. Acı olan da bu zaten. BU İNSANLAR DEVLET GÜVENCESİ ALTINDA OLMALI Üzücü bir durum var oralarda. Yardımlar elbette geliyor, ama yetersiz. Ben Gaziantep’te bu görüntülerin ortadan kalkmasını istiyorum. Bu insanların devlet güvencesi altında olmasını istiyorum. Bunlar yapılamıyorsa ister Kızılay ister bazı vakıf ve dernekler ister tek başına bir kahraman olan Mehmet Tekerlek habire buralara gıda yardımı götürsün dursun. Bir gün gelmese o insanlar aç. Bu kadar basit. Ramazan ayında azıcık hareketleniyor ortalık. Kimisi paket getiriyor, kimileri kurban kesmiş etlerini yolluyor, kimileri ise zekatlarını veriyor. Bir de Kurban Bayramında bir şeyler geliyor. Aslında vahim durum konuya sadece yiyecek gibi bakılıyor. Oysa bu insanlar böyle şartlarda yaşamaktan kurtarılmalı. Hele o çocukların durumu daha da önemli. Şehrin hemen hemen her bölgesinde tabii imarlı kesim hariç, Karşıyaka, Yazıcık, Hoşgör, Hacıbaba, Eblahan, Şehreküstü, Alibaba, Yavuzlar, Güneş, Kayaönü, Cinderesi ve Ünaldı’da o kadar olumsuz koşullarda yaşayanlar var ki. Bunları görmek ve çözümler üretmek lazım. SON NOT: Gaziantep’te Plazma konusunda ciddi sıkıntılar var. İlk başlardaki heyecan kalmadı maalesef. Şu anda herkes Plazma çağrısı yapıyor. Bunun için şehirde bir seferberlik ilan edilse yeridir. Çünkü durum gerçekten vahim. HEPİNİZE SAĞLIKLI HAFTALAR
Yorumlar