Aslında yaşadığımız kent olan Gaziantep için yazacak o kadar konu var ki, inanın artık nefes alamayacak duruma geldik. Köşeye başlamak üzereyken tam sıralamayı ayarlıyordum o sırada bir okurumdan mesaj geldi. Sosyal medyada özelden göndermiş. Bir çırpıda okudum hemen. Ve Bakış’ın gündemini bir kenara bırakarak bu okurumuzun gönderdiği mesajı sizlerle paylaşmaya karar verdim. Bazı bölümler bazılarının canını sıkabilir, ama şu gerçeği unutmasınlar ki, bu yazılanlar Gaziantep’te yaşadıklarımızın fotoğrafıdır. Eksikleri var elbette, bahsetmiş ama ötesini de yani detaylarını da ben yazmak istiyorum. Örneğin uyuşturucuda öğrencilerin tehlikede olması, okullarda hala temizlik sorununa çözüm bulunamayışı, trafikte şehir içi ulaşımda artık sabah akşam değil günün her saatinde sinir sistemimizi alt üst eden yoğunluk, trafik lambalarının hala 15-20 sene öncesinin uygulamasıyla yürütülmeye çalışılması başlı başına bir sorun oldu bu şehirde. Neyse uzatmadan Gaziantepli olan ve yaşamını sadece maaşıyla sürdürmeye çalışan bir vatandaşımızın şehrimiz için yaptığı tespit ve gözlemlerini gelin hep birlikte okuyalım.
 
HERKES BİLİYOR AMA KONUŞMUYOR
 
-Merhaba Sayın Ökkeş Özekşi. Bunları yazarsam ancak size yazacabilecektim. Çünkü bu şehrin derdiyle dertlenen, halkın sorunlarını dinleyen, çözümler üreten, yol gösteren bir gazeteci abimizsin. Bu yazdıklarımı aslında Gaziantep’te yaşayan herkes biliyor ve görüyor. Ama sadece küçük sohbetlerde dile getiriyor. Aslında içim içimi yiyor ama önce sosyal medyada paylaşayım dedim sonra mevcut konumum itibariyle çekindiğim için size yazmaya karar verdim. Çünkü sizin okur kitleniz çok büyük ve etkili. İnanın bu yazılanların her satırını okuyanlar, aynı şeyleri düşündüklerini sadece kendilerine itiraf edecek… Ama siz bu konuda bizim sesimiz gözümüz kulağımız olduğunuz için bu düşünceleri size yazmaya karar verdim. Aslında zaten benzer şeyleri yazıyorsunuz sık sık, ama ben bilebildiğim ve gördüğüm kadarıyla hepsini toparlayıp size gönderiyorum. Umarım yayınlarsınız. Şimdiden teşekkür ediyorum.
 
Değerli abim gelelim asıl söyleyeceklerime... Ülke ve şehir olarak tamamen kontrolden çıkmış durumdayız - Yıl 2024 olmuş, hala gece yarısı sokakta bangır bangır düğünler yapılıyor.  Buna gece yarısı arabasında son sesine kadar açılan müzikle dolaşan binlerce sorumsuzları ekleyelim.
 
- Trafikte kimsenin kimseye saygısı yok. Yol ortasına park edenler,makas atanlar,kural tanımayanlar. Üçüncü dünya ülkeleri gibi ortalık vızır vızır bağırtılı egzoz takılmış motor kaynıyor. Pakistan ve Hindistan’dan sonra en çok bağırtılı motor bizdedir muhtemelen.
 
- Menfaat devreye girince evlat babaya, dost dostuna, kardeş kardeşe acımıyor. Maddeye, paraya, altına, hisse senedine, kripto paraya tapanlar çoğaldı.
 
 - Esnaf kafasına göre zam yapıyor. Ayni esnaf başka bir esnaftan alışveriş yaparken zamlardan şikayet ediyor. Şehrin kaymağını yiyen belli başlı büyük esnaflar sektöründeki gelişmeye çalışan diğer esnafları resmen eziyor.
 
- Şehrin her yeri sığınmacı ve göçmen dolmuş durumda.Bu insanlar bu şehrin kültürünü darmadağın etti.
 
-Kimsenin kimseye saygısı yok. Herkes bir diğerinin hakkını rahatlıkla gasp edebiliyor.
 
- İllegal suçlarda patlama var. Kapkac, darp, tehdit, şantaj, taciz almış başını gitmiş. Cezalar caydırıcı olmadığı için her geçen gün etrafımız bu suçlularla çevriliyor.
 
- Ülke ve şehir olarak kutuplaşmanın dibini bulmuş durumdayız. Eger bizden değilse kesin ya terörist yada haindir. İnsana kıymet vermek kalmadı bu şehirde.
 
-Liyakatsizlik, adam kayırmacılık, torpil, rüşvet vıcık vıcık her yerde. Herkes bu durumdan şikayetçi ama nedense bu durumlar her geçen gün daha da artıyor.
 
-Her konuyu getirip dine bağlayan ne idüğü belirsiz hocalar doldu etrafımız. İnsanları Allah adıyla korkutup arka planda parayla fetva satanlar bu adamlar. Sırf insanlar dinden soğusun diye hala sakız orucu bozar mı havasındalar. Memlekete, dünyaya, insanlığa en ufak bir katkıları yok.
 
- Şehrin kenar semtleri gettolaşmış durumda. Her mahalle başka şehirden gelmişlerin kontrolünde. Her mahallenin kendi mafyası ve çetesi var.
 
- Eğitim her geçen gün dibe batmaya devam ediyor. İçi boş, tamamen metaryalizme tapan insanlar yetişmeye devam ediyor. Memlekette ne bir fizik lisesi var, ne bir matematik lisesi var. Varsa yoksa ortalık imam hatip dolu. Evet hatipler yetiştiriyoruz ama okuduğu Kur'an-ı Kerim'in ne anlattığından bi haber hatipler bunlar.
 
- Sosyal medya tamamen bizi hapsetmiş durumda. Artik hayatlarımızı orada yaşıyoruz.
 
- Şehir çarpık yapılaşıp kontrolsüz büyüdüğü için kontrolden tamamen çıkmış, alt yapımız berbat durumda, Su sıkıntısı çeken her geçen gün artıyor. Bu çarpık yapılaşma bu şehri Afrika şehirlerine çevirdi.
 
- Bu şehrin kaymak tabakası sayılan % 7'lik bir zengin sınıfı bu şehrin tüm gelirinin % 75'ni yiyor. Ama bunun karşılığında bu şehre beş kuruşluk bir hayırları yok. Ya siyasi bağlantıları çok kuvvetli yada parayla kendilerini eleştirenleri anında susturuyorlar.
 
- Çevreye, hayvanlara ve yaşadığımız şehre hiç saygımız kalmamış durumda. Çöpümüzü çok rahat sokağa atıyoruz. Sokak hayvanlarını zehirliyoruz, yaşadığımız şehri içten içe tüketiyoruz. Şehrin hiç yeşil alanı kalmadı neredeyse.
 
- Bir zamanlar bu şehrin ve ülkenin ana gelir kaynağı olan hayvancılık ve tarım bitmek üzere. Çiftçiyi toprağa ve üretime küstürmek için elimizden geleni yaptık ve ne yazık ki başarılı olduk. Tarım ve hayvancılık konusunda dışa bağımlı olduk.
 
- Şehir ve ülke yöneticileri halka kulak vermeyi tamamen bıraktılar. Gerek zenginlerinden gerekse de ithal getirilen yöneticilerin sözlerinin geçerli olduğu bir ortamdayız. Az bir eleştiri de bulunan bir vatandaş gördüğümüz anda ona hemen düşman ve hain muamelesi yapıyoruz.
 
Evet… Bu kadar sorunları toparlayıp bizimle paylaşan bu okurumuza tekrar teşekker ediyor, bunların hepsinin olmasa da çoğunun yaşanmayacağı bir Gaziantep görmeyi arzu ediyoruz.
 
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR