HAKKIMIZI ASLA HELAL ETMİYORUZ
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Başlıktaki konuya aşağıda değineceğim. Çünkü ne zaman KOSGEB'ten sorumlu Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank şehrimize gelse acılarım depreşir. Onun için söyleyeceklerimi aşağıda okuyabilirsiniz. Şimdi sizlere önce toplum olarak çok büyük ekonomik, sosyal ve insan hakları konusunda ciddi sıkıntılar içine sürüklendiğimize dikkat çekeceğim. Farkında mısınız, gittikçe hak aramaya bile çekinen, laf söylemeye korkar hale gelen, bir topluma dönüştürülüyoruz. Televizyonlarda fazla göremiyoruz ama sosyal mecralarda insanların basit bir tepki, hak arama veya eleştiriye yönelik eylemi sonrası başına gelenleri görüp şahit olunca gerçekten endişe ediyoruz. Hele güvenlik güçlerinin davranışları… Son olarak “ağzını açanı alın” diye meslektaşlarına emir yağdıran üst düzey polis yetkilisini görünce, doğrusu söyleyecek söz bulamıyoruz. Artık Türkiye’de kadına vurulmaz, el kalkmaz anlayışı bitmiştir. Şimdiki Türkiye’de asıl kadınları koruyup kollaması gerekenler, kadına cop indiriyor. Saçından tutup yerlerde sürüyor. Tekme vuruyor. Dahası kadınlar eşleri tarafından dövülüyor, vuruluyor, yaralanıyor, öldürülüyor. Tecavüze uğruyor, taciz ediliyor. “ÇOCUĞUMU ASGARİ ÜCRET ALSIN DİYE Mİ ÜNİVERSİTE OKUTTUM” Analar ağlıyor, babalar çırpınıyor. Gençler isyan noktasında. Fırsatını bulan ülkeden gitmeyi planlıyor. Üniversiteyi bitiren asgari ücretle iş bulamıyor. “Ben oğlumu şimdi asgari ücretle bile iş bulamayacak durumda isem 4 yıl üniversitede niye okuttum ki” diyen anne babalar beni arıyor. “Babam işsiz ben işsizim, niye üniversiteye gittim ki, niye okudum ki. Cebimde 20 lirayla haftayı idare ediyorum” diyen üniversite mezunları dert yanıyor. Yani kısacası, mutsuz bir toplum haline dönüştürüldük. İşçinin aldığı maaşlar yetersiz. Esnaf kirasını, elektrik borcunu ödeyemez durumda. Kredi almaya kalkıştığında karşısına çıkartılan şartlara sahip olsa zaten kredi almasına gerek yok. NE ZAMAN MUSTAFA VARANK ŞEHRİMİZE GELSE AKLIMA KOSGEB GELİR KOSGEB deseniz en kötüsünü biz gazete olarak yaşadık. Hak ettiğimiz paramız resmen gasp edildi. Yasal hakkımız olan ödememiz yapılmadı. Yıllardır kovalayıp durduk, habire oyalayıp durdular. Bıkmadan pes etmeden bunun mücadelesini veriyoruz. Hatta KOSGEB'in önceki genel müdürü açıkça itiraf etti ve “size geçekten büyük haksızlık yapmışız. Söz veriyorum hakkınızı faiziyle ödeyeceğiz” demişti. Sonra unuttu beyefendi. O dönemin bakanları geldi geçti ve son olarak KOSGEB'ten sorumlu Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına Sayın Mustafa Varank getirildi . Bir ara Varank'ın ekibi sorunumuzla ilgilendi ama sonra onlar da vazgeçti. O kadar yazışmalarımız oldu ama Devlet diye güvenip hakkımızı aradığımız bakanlık ve KOSGEB genel müdürlüğü paramızı ödemedi. Cumartesi günü Sayın Bakan Mustafa Varank geldi şehrimize. Daha önce de gelmişti, doğrusu umutlanmıştık ama hevesimiz yarıda kaldı. Milletvekili Sayın Nejat Koçer durumumuzu derinlemesine biliyor. Allah'ı var o da kovaladı. Ama sonuçta nasıl bir SIR var ise, paramız bir türlü ödenmedi. Müdürler değişti onlar dosyayı açtı baktı “haklısınız” dedi, ama yine hakkımız verilmedi. DOLANDIRANLAR İHYA EDİLDİ DOLANDIRMAYANLAR CEZALANDIRILDI Şaka gibi resmen. Sayın Varank’a her defasında “Ya Allah aşkına yıllardır hak ettiğimiz paramızın ödenmesini sağlayın. Altında üstünde bir şey yok. Ama bizler için o dönemin hak etmişliğimiz olan para değerli. Sizler için devede kulağı bırakın üstündeki pire kadar değeri olmayan paramız hala ödenmedi. Bunu odalar biliyor, milletvekilleri biliyor ama biz alacağımızı alamıyoruz. KOSGEB’i dolandıranlar ihya edildi, dolandırmayan her şeyi yasal çerçevede yapan bizler tabiri caizse KOSGEB tarafından mağdur edildik” diye çabalayıp durduk. Ama havanda su dövmekten başka işe yaramadı çırpınışlarımız. Anlayacağınız ne zaman Sayın Varank şehrimize geliyor, işte o zaman KOSGEB öfkem depreşiyor. Ama daha önceleri olduğu gibi kimsenin kılı bile kıpırdamıyor. Onun için şurayı açmış, oraya gitmiş, Gaziantep ile ilgili mesajlar vermiş valla ilgimi çekmiyor… Hele Sayın Fatma Şahin'in usta gazetecilere taş çıkartacak şekilde röportaj yaptığı Varank"a her zaman Gaziantep'e eli dolu geliyorsunuz" şeklindeki sorusunu duyunca "bir de KOSGEB'in mağdur ettikleri için bu kente eli dolu gelsin" demek zorunda kaldım. Çok net söylüyorum, bizim gibi küçük işletmeleri mağdur edip paramızı vermedikleri sürece gazete olarak kim yetkili ve sorumlu ise onlara hakkımızı asla helal etmeyeceğiz. BAKLAVA FİYATLARI NEDEN ÇOK FARKLI Biliyorsunuz son yıllarda özellikle baklava, şöbiyet, havuç dilimi, bülbül yuvası, hatta çığ gibi çoğalan kadayıfçıların fiyat tartışması herkesi rahatsız ediyor. Şehrimizde marka baklavacılar ile kenar semtlerde veya şehir merkezlerinde küçük dükkanlarda satılan baklavaların fiyatları arasında adeta uçurum farkı olunca, haliyle herkes öfkeli ve tepkili. Ama var olan bir gerçek ise, şikayet edilen marka baklavacıların siparişlere yetişemeyecek kadar yoğun olmaları. Burada firma isimlerini vermek istemiyorum. Onlar zaten belli ve marka haline gelmiş. Sadece Gaziantep’e değil, Türkiye dahil Dünyada birçok ülkeye baklava ve tatlı gönderiyorlar. Hele kadayıfçılar tıklım tıklım. Fiyatlar da öyle az buz değil. Ama buralara gelenler fiyatları dert etmiyor. Dertlenen adeta kaybolan orta kesim ile alt tabaka. Birde il dışındaki dostlarına baklava göndermek veya götürmek zorunda kalanlar. Şaka değil, üç beş kilo baklava epey fiyat tutuyor. Mesela 10 arkadaşınıza birer kilo özel şöbiyet göndermeye kalkıştığınızda eğer asgari ücretli bir kişiyseniz bu 1 aylık maaşınıza bedel. Marka baklavacıların ortalama fiyatlarına baktığınızda Baklava180,00, Bülbül Yuvası 220,00, Yaprak Şöbiyet 220,00, Dolama. 220,00. Özel Şöbiyet. 210,00, Havuç Dilimi. 170,00 TL’ye satılıyor. Elbette bu fiyatlar asgari ücretli dahil esnaf kesimi ve durumları iyi olmayanlar için büyük rakamlar olarak görülüyor. Tabii bunun yanında yukarıda saydığımız ürünleri yarı fiyatına hatta daha da düşük fiyatlara satanlar da var. Şimdi bu kadar eleştirdiğimiz fiyatlardan konusunda Gaziantep’in önemli markalarından bir arkadaşımızın bana yazdıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Buyurun birlikte okuyalım: BİZİM MALİYETLERİMİZ YÜKSEK“Ökkeş bey, bizler kaliteli baklava yapıyoruz. İmalat fiyatları ve özellikle hammaddeler çok pahalandı. Fıstık aldı başını gidiyor. Un hakeza. Yağ desen öyle. Dünyanın elemanını çalıştırıyoruz. Hele pandemi döneminde tüm çalışanlarımızın, hatta yüksek maaşla çalışan vasıflı ustalarımızın işyerimiz kapalı olsa bile aylıklarını ödedik. Öyle 2-3 kişi çalıştırmıyoruz. Baklava başta olmak üzere şöbiyet dahil tüm ürünlerimiz lezzetli ve kaliteli. Haliyle fiyat yükseliyor. Bu konuda siz de bizi eleştiriyorsunuz, haberler yapıyorsunuz. Bu yönde konuşanlara gazetenin sayfalarını açıyorsunuz. Tüm bunlara elbette saygı duyarım. Ama hem kaliteli hem de ucuz isteniyorsa bu bizleri aşar. Ucuz baklava satanlar var. Kilosu 40- 50 liraya baklava satıyorlar. Şimdi o baklava ile bizim baklavamız bir olabilir mi. Mevcut hammadde fiyatlarıyla bu maliyet imkansız. Gördüğümüz kadarıyla bizlere haksızlık ediliyor. Bizler sesimizi çıkarmıyoruz çünkü maliyetimizi de, masraflarımızı da, giderlerimizi de gelirlerimizi de çok iyi biliyoruz. Lütfen bizleri iyi anlayın. Kalite isteniyorsa fiyat yüksek olur. Durumu iyi olmayanlar illa tatlı yemek istiyor ve baklavayı tercih ediyorsa, bu ihtiyaçlarını 40-50 liraya baklava satanlardan giderebilirler.” HEPİNİZE İYİ HAFTALAR
Yorumlar