HIRSIZLIK MALLARI ALAN HURDACILAR CEZASINI ÇEKSİN
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Başka illeri bilmem ama Gaziantep’teki hırsızlık olaylarını iyi bilirim. Hele de şu kablo, demir kapı pencere korumalıkları, bahçe çitleri ve rögar hırsızlarını… Ve bunların tek ekmek kapılarının ise anlaşmalı oldukları hurdacılar olduğunu… Aslında hurda işi ve hurdacılık mesleği iyi bir alt yapısı olmadığı ve kanunların esnekliğinden dolayı legalin dışına çıkmış durumda. Sözüm şu sokaklarda hurda toplayanlara değil. “Hurdacı geldi, Hurda alırım” diyenler hiç değil. Her ne kadar en değerli eşyaları ölü fiyatına alsa da kızmam onlara. Çünkü nihayetinde matbaasını kapatmak zorunda bırakılmış, tıkır tıkır çalışan makinayı satamamış ve hurdacıya satmak zorunda kalmış birisiyim. Benim hedefim hırsızlarla iş birliği yapanlarda. Onlar da zaten aslında ülkenin kanayan yarası. Maalesef düzensizlik sonucu, bu iş büyümüş gitmiş. Hele şehrimizde Suriyelilerin ve yabancıların bir motosikletten bozma küçük triportör veya daha büyükleriyle, kentin sokak ve caddelerini Afganistan görüntüsüne sokanların var olduğunu hatta çoğaldığını üzülerek ifade etmek isterim. GEÇİCİ ÇÖZÜM İSTEMİYORUZBu hurdacı olayında mevzu çok derin aslında. Vali Ali Yerlikaya zamanında da hurdacılara karşı çeşitli yasaklar getirilmiş, hatta çoğunluğu Suriyeli olan hurdacılar bunu protesto etmişti. Sayın Davut Gül’de bununla ilgili toplantılar yapmıştı, geçtiğimiz aylarda beraberinde Fatma Şahin ve Rıdvan Fadıloğlu ile birlikte. Son olarak Sayın Davut Gül masaya yumruğunu vurdu ve bu yasa dışı sorumsuzluğa dur diyeceklerini dile getirdi. Buna sevindik elbette. Zaten bu yazı konusu da bu kararla geldi. Ama sorun çözülür mü, işte orada kafam karışık. Önce şuna bakalım. Şu bir gerçek ki, hurdacılar içerisinde tabii ki dürüst iş yapanlar var. Ve onlar da hepimize lazım, hele böyle bir zamanda. Bizim asıl tepkimiz ve öfkemiz, hırsızlık mal satın alanlara ve bir nevi hırsızlığı cazip kılarak teşvik edenlere… İnanıyorum ki içlerinden çoğu onlardan bizler gibi rahatsız. İşte orada duruyor ve nedense yıllardır radikal çözümler ve önlemler alınamıyor diyorum. Başıboş çalışan bir yana, birde işyeri olan ama ruhsatlı olup olmadıkları bilinmeyenler var. Adamlar hurdacılık yapıyor ama işyerlerine izin var mı, ruhsat verilmiş mi, kayıtları kuyutları var mı bilemiyoruz… Sanırım Valilik bunun üzerinde ciddi bir çalışma yaptı ve son açıklamasında uygulama kararlarını açıkladı. HIRSIZLIK YENİ BOYUT KAZANDIBuraya kadar tamam. Bundan sonra gelelim asıl söyleyeceklerimize. Çünkü Gaziantep’te hırsızlık ve hurdacılık işleri yeni boyut kazandı. Yani hurdacıların büyük bölümünün büyük vurgunlar yaptığı hırsızlık malların nevi cinsine… Öncelikle her sene özellikle yaz mevsiminin bitmesiyle birlikte bağ evlerine dadanan hırsızlar traktör veya kamyonu dayayıp ne varsa alıp götürüyorlardı. Tabii şikâyet yapılıyordu ama Jandarma biraz da kadro ve ekipler kısıtlı olunca yetersiz kalıyordu. Çünkü her evin başına bir jandarma dikecek halleri yoktu. Ama mutlaka belirtmem gerekirse, Gaziantep’te Jandarma’nın kadro olarak çok da yeterli olduğunu söyleyemem. Tıpkı Emniyet gibi. Son dönemlerde takviye yapılıp kadrolar arttırıldıysa bundan bilgim yoktur. ARTIK YENİ TREND KABLO HIRSIZLIĞIGeçenlerde bir yetkiliyle konuştum. Ki o yetkili geçtiğimiz yıllarda yazın yaşadığım sitemizde gece uyurken yatak odama kadar girip sadece pantolondaki parayı alan, cep telefonu ve bilgisayar dahil hiçbirini dokunmadan kaçıp giden hırsızlık olayını bilen birisi. Merak edenler olabilir, uykum o kadar hafif olsa da sabah 04 sıralarında bana ne yaptılarsa hiç uyanamadığım bir saatte oldu bu hırsızlık olayı. Durumları sordum yetkiliye, özellikle bağ evleri ve siteleriyle meşhur kentimizin kırsalında hırsızlıkların ne aşamada olduklarını yani. Çok ilginç bir yanıt verdi ve “Ökkeş Bey şimdi kablo hırsızlarıyla uğraşıyoruz. Buzdolabı, televizyon vs, gibi eşyaları çalanlar azaldı, çoğu kablolara yöneldi” dedi. “Niye?” diye sorduğumda “bakır pahalı iyi paraya satıyorlar. Onun için şehrin kırsalı, direkler, internet dahil nerede kablolar varsa onları kesip götürüyorlar. Hurdacılar da iyi para verince haliyle bu işi yapanlar çoğaldı” diye konuştu. Sonra Emniyet Müdürü Sayın Mustafa Emre Başbuğ’a sordum durumu aynen doğruladı ve bu yönde çalışmaları çok yönlü sürdürdüklerini ifade etti. Nitekim sosyal medyada insanların bu yöndeki şikayetleri genellikle çalışan kablolar yüzünden internetleri ve elektriklerin kesilmesi üzerine yoğunlaşıyor. En başta enerjisa ve Telekom olmak üzere tüm kurumlar artık isyan noktasına gelmiş durumda. ŞOK OLACAĞINIZ BİLGİAraştırdım ve öğrendim ki Hurdacıların hurda bakır birim fiyatları cinsine göre örneğin yanık bobin veya boru cinsi 133 liraymış. En ucuzu bakır talaşı 111 liraya satın alınıyor. Bunlar resmi hurdacı fiyatı birde gayri resmi olanlar var işte onu bilemiyorum. Yani işin özeti bu bakır kablolar hırsızlar için inanılmaz cazip hale gelmiş. Hatta parklara bahçelere dadanmışlar. Hem de hayatlarını hiçe sayarak. Elbette bunların içinde iş bilenler olmasa bunu yapabilirler mi? Bu konuyu geçtiğimiz günlerde son dönemlerde çok başarılı çalışmalar yapan ve göreve geldiği günden beri inanılmaz gelişim gösterip, özellikle liyakatli insanlara ağırlık vererek kadrosunu oluşturan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Daire Başkanı Gazi Kördeve ile konuştum. Aynı durumdan o da mustaripti. Ama hiç aklımıza gelmeyen bir çözüm üretmiş. Bakır kablolar yerine parkalara bahçelere ve bazı aydınlatma yerlerine Alüminyum kablolar döşetmiş. Merak ettim ve “niye alüminyum?” dediğimde “abı alüminyum bakır kabloya göre çok ucuz, hırsızların işine gelmiyor” dedi. Sonra öğrendim ki, tel alüminyum’ un hurda fiyatı taş çatlasa 44 liraymış. Durumu Emniyet Müdürü Sayın Başbuğ’a anlattım o da doğruladı. Yani Sayın Vali’nin alacağı tedbirlerin yanısıra, şimdi kurum ve kuruluşların özellikle kablo meselesinde bakır yerine alüminyum kablo projesinin geliştirmesinin şart olduğunu söyleyebilirim. ARTIK BAĞDAT’A DA UÇACAĞIZ Avrupa’nın bazı ülkelerine direkt olarak gidilebiliyordu. Sonra yakın yıllarda bir ara Erbil gündeme geldi hatta ilk sembolik uçuşa ben de katılmış ve Erbil’e gitmiştim. Hayatımda iz bırakan bu uçuşta Erbil’in merkezini görmeden sadece havaalanındaki tören sonrası dönüşümüz doğrusu içimizde burukluk yaşatmıştı. Uçuş kartımı tüm olarak hala saklıyorum. Önemli hatıra çünkü. Geçtiğimiz aylarda Avrupa’nın çeşitli ülkelerine direkt uçuş uygulamasına geçildi buna da sevindik elbette. Gidemesek de gidenler için çok işe yaradığına sevindik nihayetinde. Son olarak ilk kez Bağdat’a uçuş kararı alındığını öğrendik. Meğerse geçtiğimiz günlerde THY genel müdürüyle görüşmeye giden Vali Davut Gül, Fatma Şahin, Tuncay Yıldırım ve Hilmi Teymur diğer sorunlar ve projeler ile birlikte Bağdat’ı konuşmuşlar. Ve bunun sonucunu da almışlar. Çünkü THY, Gaziantep- Bağdat direkt uçuşu programına almış. Tarihi öğrenemedim ama Gaziantep adına sevindim. Benim Bağdat ile sadece bir görme ve gezi olarak işim olabilir ama ihracat ve karşılıklı alışveriş bakımından Gaziantepli sanayici ve küçüklü büyüklü firmaların bu sefer çok işe yarayacak. FATMA ŞAHİN NE ZAMAN DIŞARI GİTSE MUTLAKA BİRŞEYLER OLUYORAslında yeri gelmişken burada bir gerçeği dile getirmek istiyorum. Ben özellikle Sayın Fatma Şahin Gaziantep dışına çıktığında neler yaptığını çok merak ederim. Çünkü O’nun keyfine bir yere gitmeyeceğini bilirim. Çok şeyi açıklamaz ama bilirim ki, hep Gaziantep’e katkı sağlayacak ilişkiler girmiştir. İster Ankara’ya ister İstanbul’a… Ama en önemlisi yurt dışına… İnanın kentimiz adına büyük projelere imza atarak döndüğüne şahidim. Ve nedense bunları çok ön plana çıkarmıyor. Bu Bağdat olayı da bunlardan birisi. Bakın göreceksiniz, bundan sonra bu Avrupa ülkelerinde birçok şehirle karşılıklı iş birliği için harekete geçecektir. Bundan esnafımız dahil iş dünyamız faydalanacak hatta Gaziantep ekonomisine, otellere restoranlara, mağazalara, turistik eşya satanlara ve sayamadığım birçok sektöre faydası olacaktır. Her zaman olduğu gibi bundan sonra da Fatma Şahin’i haber etmese de gizlice takip edecek ve Gaziantep’e yine ne kazandırdığını öğreneceğim. SON NOT; Ben Gaziantepliyim. Kent Milliyetçisiyim. Gaziantepçiyim. Şehrimi seven ve halkın sorunlarını dinleyen, bunları şehri yönetenlere ileterek çözüme ulaşmasını sağlayıcı bir misyon üstlenen kişiyim. Gazetemiz, her yönüyle Gaziantep’in, ben de elimden geldiğince halkın sesini duyuranım. Bu vesileyle şehrimize kim katkı sağlarsa ona minnet duyarım. Yeri geldiğinde eleştirir yeri geldiğinde överim. Dövme veya hakaret etme gibi anlayış karakterimde yoktur. Sizlere de tavsiyem sevseniz de sevmeseniz de bu kenti yönetenler iyi şeyler yaptıklarında görmezlikten gelmemenizdir. Madem bu şehirde yaşıyoruz, ortak hareketle sorunlara sahip çıkıp çözümü için çaba göstermeliyiz. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR
Yorumlar