Vakti zamanında bir ülkede yaşlı ve bilge bir padişah, bir de çok akıllı bir veziri yaşar. Padişah vezirine bir gün bir soru sorar:

-”Vezirim cibilliyet mi (yaratılıştaki huy mu), eğitim mi daha önemlidir?” Vezir hiç duraksamadan cevap verir:

-Cibilliyet, padişahım.” der.

Bu sözün gerçeğini ortaya çıkarmak amacıyla padişah memleketin her bir yerine tellallar gönderir. Tellallar ülkenin her tarafını dolaşırken:

-”Duyduk duymadık demeyin. Padişahımızın davetidir. Yapılacak bir yarışmada ülkenin en iyi hayvan eğiticiliğini kazanana bin altın verilecektir…” diye avaz avaz duyuru yaparlar.

Derken kısa zaman içinde ülkenin en iyi hayvan eğiticisi seçilir ve padişahın huzuruna çıkarılır. Padişah hayvan eğitmenine sorar:

-”Bir kediye çok kıymetli bir eşyayı istediğin kimseye göndermeyi ne kadar zamanda öğretebilirsin? der.

Hayvan eğiticisi:

-”Üç-beş ayda öğretirim padişahım.” der.

Padişah adamı kabul eder ve adamın istediği süreyi verir. Verilen süre dolar ve kedi eğiticisi huzura alınır..

Padişah:

-”Haydi hünerini görelim? der.

Kedi eğitmeni herkesin hazır olduğu bir durumda padişahın işaretiyle kediye komutunu verir. Kedi, adamın komutları ile ağzına aldığı mücevherleri padişaha tam vermek üzereyken, vezir cebinde sakladığı fareyi yere bırakır. Fareyi gören kedi götürmekte olduğu mücevherleri yerlere saçarak derhal kaçan farenin peşinden koşmaya başlar. Bu kez vezir padişaha sorar:

-Padişahım eğitim mi önemlidir, cibilliyet mi?

Tabi, padişahın vereceği cevap belli:

-”Cibilliyet vezirim, cibilliyet.” der...

Dünden bu güne insan oğlunun gelişimde eğitimin şart olduğu kadar, yaradılışından itibaren kazanmış olduğu alışkanlıklarının hayata dair duruşu ve kişiliğini belirleyen en önemi unsurlar.

İnsanoğlu ne kadar mücadele etse de sonradan kazandığı bir çok huy ve alışkanlıklarını değiştiremez,

Emin olun kendini her ne kadar farklı, değişmiş görüp-göstersede Atalarımızın dediği gibi "sütünün hükmünü işler..."

Diyeceğim o ki; Kamu Çalışanları olarak 15 Mayıs 2019 tarihinde, bizleri 2019 Ağustos'ta yapılacak olan 2020-21 Yıllarını kapsyan Toplu Sözleşme masasında temsil edecek sendikaları belirleyeceğiz.

Biz dediğimiz 3 milyon kamu çalışanı ve milyonlarca memur emeklisi aileleri ile birlikte on milyonları bulan büyük bir kitle.

2 yılda bir yapılan Toplu Sözleşme Görüşmelerinde ücret zamları dışında mali ve özlük hakların konuşulup, yeni hakların edilmeside var, kamu çalışanı ve emeklilerin sorunlarının tek çözüm yeri.

Var var olmasına da 3 defadır masaya oturup 4. defa oturma iddiasında olanların samimiyetleri ile ilgili memerun emeklinin şüphe ve endişeleri var.

Masaya oturanlar, her ne kadar geçmişten ders almış görünüp, herkesin iştahını kabartan teklifler ortaya koysa da, daha öncekiler de olduğu gibi hızlı gidip tez yorulma, çabuk pes edip teslim olmaları endişesi var.

Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşan yaşar misali çalışanlarla konuşurken farklı, masada süt dökmüş kedi gibi farklı olmaları endişesi var.

Yanlarına başka sendikaları istememeleri, siyasete yaptıkları komikliklere ve şirinliklere başkalarının şahit olmasını istememelerinden dolayı, Masayı tiyatroya çevirip, ucuz hesaplarla işveren lehine terk etme şüpheleri var.

%3'e kapalı olup 3,5'a tav oldukları gibi, bir kaç vekilliğe hükümetin verdiğinin altında rakamlara imza atma durumları malum olduğundan yüksek miktarda güvensizlik var.

Değerli memur arkadaşım, insan aynı hataya birden fazla düşüyorsa sıkıntıyı birazda kendinde aramalı, sayamayacağımız sebeplerden ötürü mimli olan bir sendikayı masaya vekil göndermek bile bile lades demek, o yüzden Mayısta VEKALETİ EHLİNE verip temsilciyi değiştirmek lazım.

Masaya samimiyeti ve tecrübesiyle Türkiye'nin yerli ve milli sendikasını yani Türkiye Kamu-Sen'i oturtmak lazım. Başka yol başka çare yok aksi taktirde bizleri yine hüsran yine aynı kayıplar bekliyor.

Müşterek dualarda unutulmamak dileklerimle Hayırlı Cumalar.