Gaziantepte şehir içi trafiği rahatlatmak amacıyla bir sürü projeler, yollar, köprüler, kavşaklar yapılsa da boş. Gaziantepte her şeyden önce araç kullanan insanların eğitilmesi gerek…
Neden mi?
İşte cevapları sizlere bir bir sıralıyorum…
Bu şehirde araç kullanan vatandaş kırmızı ışık yeşile döndüğü an pratik bir şekilde aracını kaldırıp geçiş yapamıyor. Bu şehirde profesyonel olarak şoförlük yapan insanlar trafik levhalarının ne anlama geldiğini bilmiyor. Trafikte hiç birimizin diğerine saygısı, hoşgörüsü yok, herkesin işi acele, herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor, geçiş hakkı karşısındakinin olmasına rağmen çoğu zaman bile bile hak ihlaline gidiliyor…
Bu şehirde toplu taşıma araçları vatandaş tarafından yeterince kullanılmıyor. Toplu taşımada sorunlar olduğu kadar, insanların toplu taşıma yerine, koca koca arabalarda birer kişiyle işten eve gitmek modasına uymak daha cazip geliyor olmalı ki, bir evde aynı istikamete gidiliyor olmasına rağmen her sabah 3 aracın trafiğe çıktığına dahi şahit oluyoruz…
Sana ne kardeşim, herkes parasıyla arabasına biniyor, yakıt parasını sen mi veriyorsun diyecek okuyucularımız olabilir. Evet haklısınız, kimseye karışamam. Herkesin kendi özgürlüğüdür bu, gelin görün ki trafikten şikayet eden kesimin içinde de bu bahsettiğim insanlar mevcut…
Her şeyi devletten beklemek yerine, biraz kendimiz de çözümün bir parçası olmayı denesek fena olmaz de mi?
Artık araba almak eskisi kadar zor değil. Hemen hemen her evde en az bir araba var olduğunu hepimiz biliyoruz. Herkes bütçesi ölçütünde iyi kötü bir arabaya kolayca sahip oluyor. Dünyanın en pahalı yakıtı imiş, fahiş trafik sigortası fiyatları imiş, kimsenin pek umurunda olmasa da, artık hemen hemen hepimizin kapısında bir araba mevcut…
Bu ülkede gerek sürücülerin, gerekse de çocuk yaştaki çocuklarımızın gerçek manada trafik bilinciyle eğitilmiyor olması da ayrı bir mesele…
Milli Savunma Bakanımıza, Milli Eğitim Bakanlığı görevi verilmesi, savunma deneyimi olan bir bakanımızın, bu deneyimlerini eğitime aktarıyor olması, gençlerimizin savunma sanayi ve savunma sporlarına yönelmesine sebep olacaktır diye tahmin ediyorum. Hal böyle iken, böyle bir eğitim sisteminde aklı karışan genç nesillerimizin, trafik bilinciyle eğitilmiş bireyler olmasını beklemek için pek ümitlenmemek gerek. Konu trafik bilincine gelene kadar, sırada bekleyen onca kanayan yaramız olduğunu hepimiz biliyoruz…
İşin özü eğitim şart, şart ama adam gibi eğitim verecek bir eğitim sistemi ile şart. İnsanları sırf eğitmiş olmak için, formaliteden çakma eğitim sistemleri ile oyalayıp vakitlerini çalmak, olsa olsa bu milleti eğitimden yoksun bırakıp, pusturmaktan başka bir şey değildir…
Aslında yazılacak çok şey var da, bu hafta böyle olsun, yazımı daha fazla uzatıp sizleri sıkıntıya sokmak istemiyorum…
Son olarak önümüzdeki cumartesi ve pazar günü yapılacak olan Gaziantep Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası olağan genel kurul ve seçimde yarışan tüm gruplara başarılar diliyorum. Her ne kadar yoğun bir rekabetle geçen bir seçim süreci yaşasak da, unutmamamız gereken bir konu var. Seçim sonrasında hepimiz yine yüz yüze bakacağız. Boştan yere insanları kırmanın, hırsımızın kurbanı olmanın hiç ama hiç gereği yok. İyi olan değil, en iyi olanın kazanmasını ümit ediyorum. Çünkü inanın tüm adaylar, tüm gruplar iyi şeyler yapmak gayesiyle yarışıyor, kimse kötü değil, hepimiz yıllarca birbirimizi tanıyan, arkadaş, ağabey kardeş ilişkisi yaşıyoruz. Seçimlerin kimseyi ayrıştırmaması ümidiyle, gelecek hafta görüşünceye dek, hoşça kalın…