Suriye‘de olup bitenden herkes haberdar. Türkiye’nin Güney sınırı Suriye’nin Kuzey’i 911 kilometrelik bu hat adeta 40 yamalı bohça gibi.
Suriyelilerden kat be kat daha fazla bölge dışı güç burada cirit atıyor. Peki neden ?
Amerikan emperyalizminin dağıttığı role göre şekil alan eli silahlı cinayet şebekeleri coğrafyayı yeniden dizayn ediyor.
Suriye'deki iç savaş başladığından bu yana bir kanton hikayesidir gidiyor.
Bu bölgede yaşayanların olduğu kadar bu hikayede birebir rol alanların dahi yeni duyduğu bir terim kantonlar.
Parçalar halinde ve peyderpey işgal edilen topraklara kendince isimler uyduran işbirlikçi ve bölücü Kürt cinayet şebekeleri Washingtan’daki efendilerinin direktifleriyle kantonların birleştirilmesi gibi bir üst aşamayla birlikte güya kabilinden devletleşecek. Plan bu.
Bölgede varlığını sürdüren hiç bir örgüt Amerika’dan bağımsız değil. Kozmopolit birer örgüt olan PKK’nın da, DAEŞ’inde ipleri tamamen Amerika’nın elinde.
PKK’da, DAEŞ’ de Amerikan derin devletinin taşeron örgütleridir.
Şimdi hafızanızı tazeleyin. Yeni görev bölgesi Afganistan’a atanan ABD’nin son Ankara Büyükelçisi John Bass “Türkiye’de 9,5 aydan bu yana bombalı saldırı olmuyor. Bunun nedenini hiç düşündünüz mü? Çünkü örgütün kontrolünü elimizle tutuyoruz da ondan” dememiş miydi.
Amerika uzun vadede dikkat çekmemek ve uluslararası kamuoyunda meşruiyetini devam ettirmek için pis işlerini bu iki taşeron örgüte havale ediyor.
Yani denklem şu: PKK+DAEŞ= ABD
En son Rakka düştü, bugünlerde ise Deyrizor. Bu iki bölge de yakın zamana kadar DAEŞ’in hakimiyetindeydi. Peki islam orijinli gibi görünen bu örgütün boşalttığı alanı bugün kim dolduruyor? Telaviv-Washington beslemesi PKK. Büyük resmi oluşturan büyük planın sonucunda petrol var. DAEŞ Şam rejiminin elindeki toprakları kısa bir müddet için muhafaza edecek, uygun zaman kulaklarına fısıldandığında ise ellerinde tuttukları toprakları PKK’ya devredecekler. ABD ise PKK vasıtasıyla petrol bölgelerini kontrolünde tutacak. Deyrizor Suriye’deki mevcut petrol yatakları açısından en zengin bölge.
Hasılı kelam. Barzani’de rolünü oynuyor, Abdullah Öcalan’da. Peki hiç aklınıza geliyor mu? Suriye’de Salih Müslim denen bir zibidi vardı. Hiç sesi, soluğu çıkmaz oldu. Nerededir, ne haldedir, bileniniz var mı?
Tıpkı Türkiye’deki türevleri gibi zaman zaman düğmesine basılan sahibinin sesi. Yüksek perdeden atıp tutar, ellerine tutuşturulan metinle ağızlarından sıçıp, batırırlar. Meselenin en hazin tarafı nedir, biliyormusunuz? İslam adına da, Kürtler adınada yola çıkmış görünenlerin ne islamla ne de Kürtlerle hiç bir alakasının olmaması.
Bilerek ya da bilmeyerek Amerikan askeri olanlara Simon Elliot kimdir diye soruyorum. Örgüt tarafından yalanlanmayan, cevabı verilmeyen bu isim önemli.
Öcalan ve Barzani, PKK ve Peşmerge gibi her iki işbirlikçi cinayet sürüsünün adını yıllar önce Fidel Castro tarihsel ve sosyo-siyasal realiteye uygun bir şekilde koymuştu.
“Kürtler, Emperyalizmin Ortadoğu’dak petrol bekçileridir” bugünkü konjonktürel durumu bundan daha iyi özetleyen başka bir cümle duydunuz mu? Hemde eşsiz bir devrimcinin ağzından.