Giderek tırmanan şiddet artık bir Türkiye gerçeği. Birileri toplumu terörle birlikte yaşamaya ve terörün her türünü kanıksatmaya çalışsa da toplum terörle birlikte yaşamaya alışmayacak.
İçerden ve dışardan kuşatılan Türkiye aynı zamanda gizli servislerin at oynatma alanı. Stajını Vietnamdaki ve Iraktaki ipten kazıktan kurtulmuş savaş suçlularının maharetli poligonlarında tamamlayan vampirler, sivil, masum, kadın, çocuk demeden gayri nizami savaşı ülkenin batısına doğru yaymakla meşgul.
Son Ankara saldırısıyla ortaya çıkan bilanço acı ve bir o kadar düşündürücü bir konumda bulunduğumuzu ortaya koymaktadır.
Ankara dünya başkentleri arasında bombalı saldırılar sonucunda Bağdattan sonra en fazla insan kaybını yaşayan 2. başkent, 3. sırada ise Mogadişu var. Liste diğer Ortadoğu ve az gelişmiş ülke başkentleriyle uzayıp gidiyor.
PKK son Ankara saldırısından sonra toplu katliamları hedeflediği 60 ayrı bombalama eylemi daha gerçekleştireceğini ilan etti. Özellikle metrolar, büyük alış veriş merkezleri başta olmak üzere insan trafiğinin yoğun olarak yaşandığı yerlerde gerçekleştirilecek saldırılar için Kürt asıllıların bu tür yerlerden uzak durmaları telkin ediliyor.
Bunun meali şu : Türkleri katledeceğiz, Kürtler bu durumdan sakınsın ve bir yol kazasına uğramasın.
Ankara saldırısından sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin FEYZİOĞLU bir açıklama yaparak teröre karşı hukukçuların aldığı tavrı toplumla paylaşmıştı.
Gaziantep özelinde ise Çağdaş Hukukçular adına bir avukat grubu son saldırıya karşı tavır aldılar.
Ancak her ne hikmetse PKK bir terör örgütü değildir. diyen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir ELÇİnin öldürülmesinin ardından durumdan kendine vazife çıkartan ve tartışmalı Kürtçe pankartla açıklama yapan Gaziantep Barosu bu kez sessiz kalmayı tercih etti.
Oysaki Gaziantep, Türkiyenin terör kronolojisinde PKKnın kanlı 20 Ağustos 2012 saldırısıyla Ankara, Suruç ve Taksim katliamlarını daha önce yaşamış bir şehirdir.
Gaziantepi Diloklaştırmak isteyen işbirlikçi-bölücü faşizme ve Amerikan menşeili dinci teröre karşı toplumu oluşturan bütün katmanlar yaşama hakkını savunmalıdır diye düşünüyorum.