"Biz nasıl bir şehir olduk?" bu tam isabet yazının sahibi ve düşünsel kahramanı gazetemizin başyazarı Ökkeş Özekşi.

Ökkeş abi Gaziantep'i Gaziantep yapan değerlerin nasıl bir girdaba sürüklendiğini, sahipsizliğin, yitikliğin ve kimsesizliğin sosyo-kültürel ve sosyo-siyasal dokunuşlarla, müthiş bir sosyolojik analizine imza atmış.

Bu yazı, soran, sorgulayan sorularına cevap arayan, sorumlu makamda bululanları göreve davet eden, ana hatların dışında alt başlıklarda "Bir bilen pozisyonunda olanları" ise inisiyatif almaya zorlayan bir çözümleme aynı zamanda.

Abilik ve ablalık müessesinden bahsediyor yazar. Öznesi Süheyla Tahaoğlu olan modern, kimliğini cumhuriyet değerleri ile birleştiren, her zaman bir adım önde, öncü ve önder Gaziantepli mensubiyetin Türk-Kadın ablaları.

Ve elbette rejimin ve cumhuriyetin emanet edildiği Atatürk'ün Oğulları. Kadını ile aynı saflarda Ayıntap'ı Gaziantep yapan, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran o kutlu nesil ve o kutlu nesilin devamı olan Gaziantep'li Abiler.

Bu analizin ilerleyen pasajlarında Ökkeş Abi'nin parmak bastığı gibi, yüzlerce abiye, yüzlerce ablaya sahibiz.

Gaziantep bir orkestra gibi yönetilmelidir. Elbette bu şehrin valisi, milletvekilleri vedahi Belediye Başkanları var ve her zamanda olacak.

Ancak "En iyisini ben bilirim" yada "Benim bildiklerimi siz bilemezsiniz" gibi "Ben merkezli" bir anlayış bu orkestranın ahengini bozar.

O vakit ortaya yönetsel anlamda bir sanat icrasından çok bir akort bozukluğu ortaya çıkar ki, o zaman her enstürman ayrı tonlamayla ne idüğü belirsiz bir gürültüye şehri mahkum eder.

Bu şehrin adı Gaziantep. Bu şehir öncü ve önder kimliğiyle müstesna bir konuma sahip. Cumhuriyete lokomotif olmuş, Büyük halaskarın hemşehrisi, toprağı ve hüviyetidir.

Haydi!.. Gaziantep'in abileri ve ablaları!..

Vakit o vakit. Cevap bekleyen soruları her hangi bir hesaba ve teste tabii tutmadan, çocuklarımızın ve torunlarımızın istikbal beklentisi adına eğmeden, bükmeden, doğru bir şekilde cevaplama zamanı.

Hatta ve hatta size sorulmasa da, siz yok sayılsanız da, risk alarak şehrimizin ve ülkemizin geleceği adına sesinizi yükseltme ve ayağa kalkma iklimindesiniz.

Çünki, bu şehrin havasına, suyuna, toprağın altında kefensiz yatanlara borcunuz var.