Miraç gecesi Suriye vuruldu. Şam, Hama, Humus, Dera ve Süveyda İslam'ın sembol gecelerinden birinde Haçlı Birliği'nin hışmına uğradı.
Elbette Doğu Guta'da cereyan eden süreci mazur göstermek gibi bir çabamız yok.
Ancak Guta'yı vuran gücün kimler olduğu ya da saldırılarda kimyasalların kullanılıp, kullanılmadığı konusunda müthiş bir kafa karışıklığı söz konusu.
Dünyaya servis edilen haber görüntüleriyle yetinmek ve yayılan her dedikoduyu mutlak doğru kabul etmek gibi bir saflığımız var.
Saldırıyı meşru bir zemine oturtmak için senaryosu yine ABD tarafından yazılıp, sahnelenen olası bir oyun kuvvetle ihtimal.
Bütün bunlar bir yana Emperyalist - Haçlı Birliği'nin başını çeken ABD, İngiltere ve Fransa triosunun Müslüman bir ülkeyi terbiye etme ve cezalandırma hakkını kendinde bulması karşısında diğer İslam ülkelerinin takındığı tavır ise ibretlik.
Mezhepçiliğin derin çukurunda debelenenlerin Suriye'yi İslam içinde mütala etmesi zor.
Zira mezhepçiliğin bir gayya kuyusu olduğunu bu çukura düşenlerin kaybolup gideceğini, yayılan fitne ve fesatla islamı bölüp parçalayanların "Birliği bozmaya çalışanlar bizden değildir" hadisiyle Allah indinde de karşı saflarda değer bulacaklarını her halükarda belirtmiştik.
Bir İngiliz fitnesi olan Vahabiliği islam coğrafyasına dayatanların islamın gerçek düşmanları olduğu gün gibi ortada.
Batı koalisyonu tarafından düzenlenen saldırıyı memnuniyetle karşılayan Suud ailesi islam için görünürdeki en büyük tehdit ve tehlikedir.
AKP hükümetinin Katar'la birlikte oluşturmaya çalıştığı Sunni hilalinin bir diğer ayağı olan Suudi Arabistan İsrail'le ittifak halinde, PKK destekçisi ve kurulmak istenen Kürdistan'ın ise gizli hamisidir.
Bugünlerde Prens Selman gibi bir palyaçonun yıldızı parlatılıyor.
Batı dünyasıyla entegrasyona kapı aralamış bir görüntü veren aynı Arabistan, İsrail tarafından Filistin'de gerçekleştirilen saldırılar karşısında "İsrail'in topraklarını koruma hakkı var" gibi garip bir çelişki içinde.
Bizdeki durum ise diğer Batı peyki ülkelerden farklı değil. Daha düne kadar ABD için "Suriye'de ne işleri var?" diyen AKP, bugünlerde keskin bir "U" dönüşüyle, operasyonu memnuniyetle karşıladığını ilan etti bile.
İHH Genel Başkanı ise gerçekleştirilen saldırının şiddetini yeterli bulmadığını ifade ediyor. Ne olması gerekiyor, Suriye haritadan mı silinmeli ?
Savaş çığırtkanlığına karşı tavır koyan muhalefet partilerinin içindeki en etkili ve isabetli sesin Saadet Partisi'nden yükseldiği görünüyor.
Mensup olduğunuz mezhebin ya da karşınızdaki rejimin haklı ya da haksız olması tartışması bir yana, Doğulu bir devlete Batı Bloğu tarafından düzenlenen saldırıya alkış tutmak hangi akılla izah bulabilir?
Müslüman bir ülkeye Hristiyan yayılmacılar tarafından yapılan mütecaviz bir girişimi hangi din kardeşliği mazur gösterebilir ?
Bu karşı çıkışın ne Esat yandaşlığıyla ne de Doğu Guta'da oluşan süreci haklı göstermekle bir alakası yok.
Ellerin semaya açılıp, yüce yaratıcıya yakarılan bir gecede ümmetin torunları bombalandı, tarihi vakanın realitesi bu. Teferruatlar tartışılabilir, hüküm tarihin hakemliğine müracaat edilerek gerçekleşebilir.
Arif olan anladı. Akli olgunluğu ve fikri kabiliyeti olmayanları ise kendi cehaleti ve karanlığıyla başbaşa bırakmaktan başka çaremiz yok.