İnsanoğlu işte bu… Biz insanlar “ne oldum değil ne olacağım” demeli. Tarih bunun binlerce örneğiyle dolu. Gaziantep için de öyle. Geçmişte iz bırakamazsan, şehre kalıcı eserler ve hizmetler bırakamazsan unutulur gidersin. Bu minval üzerinden soruyorum: Nerede Murat Çetin şimdi? Adını sanını anan kaldı mı? Oysa daha bir hafta önce AK Parti Gaziantep’in patronluğunu yapıyordu… Kendi tarzıyla apayrı bir güç oluşturmuştu. Birçok konuda söz sahibiydi… İktidar partisi il başkanı olarak inanılmaz bir gücü vardı. Resmi kurumlarda söz sahibiydi. Siyasette etkin bir güce sahipti.
ÇOK HIZLI GİTTİ
Öyle ki, karşılamalarda, protokollerde, toplantılarda ve etkinliklerde bile en önde olmak için verdiği anlamsız mücadelede bazen galip bile çıkıyordu… Yani AK Parti’nin geleneklerinden öte bir politika izliyordu. Genellikle parti için son sözü söyleyen oluyor, belediye başkan adayları için Ankara’da isimler bazında ağırlığını koyuyordu. Kentin Valisi ile sıkı diyalog içine giriyor, sanki şehrin 2. İsmi gibi hareket ediyordu. Elbette il başkanları illerde partinin genel başkanının temsilcisidir. Ama Murat Çetin bunu kurumsal olarak değil, belki de farkında olmayarak kişisel olarak da uygulama yoluna gidiyordu. Bazı ortak kararlarda sözünü geçirmek için gerektiğinde parti genel merkezinde iyi diyaloğ içinde olan yöneticilerle ortak hareket ediyordu. Bazı Milletvekilleriyle ilişkisini diğerlerinden öteye taşıyor, aynı tutumunu belediye başkanlarında da hissettiriyordu. AK Parti’nin özellikle bazı eski yöneticileriyle ortak hareket ediyor, aldığı tavsiye ve icazetlerle yol haritası çiziyordu.
DENGE KURAMADI, BAZILARININ ETKİ ALANINDAN ÇIKAMADI
İlginçtir göreve atandığından itibaren bir tek Fatma Şahin ile yıldızı barışmadı. Bunda da sanırım Fatma Şahin’in gücünden hazzetmeyen bazı eski AK Parti yöneticileri başta olmak üzere çok etkilenmesi büyük rol oynadı. Öyle anlar ve gelişmeler yaşandı ki, partide denge kurucu olmaktan uzaklaştı, bazılarının etki alanından bir türlü uzaklaşamadı. Tek talihsizliği parti bütünlüğünü, birleştirici ruhunu, denge politikasını kendisine söyleyecek kişinin çevresinde olmayışı idi. Aslında vardı mutlaka, ama izlediği politika, tutum ve ilişki içerisinde olduğu kişilerin bilinmesi nedeniyle çok şey kendisine söylenmedi veya söylenemedi.
Zaten öyle olsaydı, en başta Fatma Şahin ile gizli çekişme yaşamaz, dahası Mehmet Tahmazoğlu ile yaşanan soğuk havayı giderici diyaloglar geliştirirdi.
İlginçtir sanki yangına körükle giden bir görüntü yaşattı. Hatta gazeteciler bayramı nedeniyle düzenlenen toplantıda Fatma Şahin’in “’Bu şehre, şehrin geleceğine zarar verecek hiçbir şey yapmadık, yapmayız. Partiye zarar verecek, şehre zarar verecek her durumda ben geri adım attım. Arkadaşlarımda buna çok şahit oldu. Gene geri adım atarım, bu şehir benim bebeğim, gözbebeğim. Bu bebek 21 yaşında. Bu bebeğe zarar verecek hiçbir şeye Fatma Şahin olarak fırsat vermem”şeklinde tarihe geçen sözlerinden hareketle bunu iki başkanın arasındaki soğukluğu ve gizli çekişmeyi fırsata çevirebilirdi.
ÇEVRESİNDEKİLER UYARMADI MI, UYARAMADI MI?
Nedense bunu da yapamadı, belki de yapmak istemedi. Oysa bu bir liderlik fırsatıydı. Her ne kadar Fatma Şahin ile seçim gezilerinde birlikte görüntüler verilse de, bunun partideki gerçek gelişmeleri bilenler tarafından inandırıcı olmadığı çok net şekilde biliniyordu. İşte mesele de buydu zaten. Elbette siyasi tecrübe ve AK Partili olmanın ötesinde il başkanlığı yapmanın önemini, değer ve kriterlerini göz önünde bulundurabilseydi inanın bu gelişmeler yaşanmazdı. Kaldı ki, AK Parti’deki alkı selim kesim bunu görmüştü. Sohbetlerde sürekli eleştiri getiriyorlardı. Murat Çetin’in çevresi ona bu yapılanların partinin kurumsal anlayışına ters olduğunu söyleyebilseler, belki yine bu kadar ileri gidilmezdi. Maalesef olmadı, yapamadı. Oysa konuştuğunuzda son derece sempatik bir görüntü veriyordu. Küçükle küçük büyükle büyük olabiliyordu. Örneğin benimle konuşurken son derece saygılı ve nezaketli bir insandı. Eleştirilerime anlayışla yaklaşır hatta önce kendisini uyarmamı bile isterdi.
EVLİLİK KARARI VE SONRASINDAKİ HATALAR ZİNCİRİ
Bunlar Murat Çetin için sadece benim görebildiklerim. Bazen dilimin döndüğünce uyarılar da yapardım. Dinlerdi sağ olsun. Ancak hakkında o kadar şikayetler çoğaldı ki, genel merkez bile bu şikayetlerden yorulur hale geldi. Yine de Cumhurbaşkanının kendisine özel ilgisi nedeniyle fazla üzerine gidilmedi. İşte ne olduysa bekarlıktan kurtulup aile olarak bir düzene girme kararından sonraki gelişmelerde oldu. Bunu Cumhurbaşkanı da istedi zaten. Evlenip çocuk sahibi olmasını tavsiye etti. Depremde eşini ve oğlunu kaybetmesine karşın bir yıl sonra evlenme kararı son derece masumdu. Nihayetinde eşini buldu ve nişan yapıldı. Sonra da nikah ve düğün kararı alındı. Oysa konumu itibarıyla bunları sade bir şekilde sona erdirip bekarlığa son verebilirdi. Çok titiz olması gerekirken, nedense ön plana çıkan gelişmelere müsaade etti. Eşinin fotoğrafları, sonra düğündeki görüntüler sosyal medyada paylaşılınca olanlar oldu. Bunu nasıl düşünemedi nasıl izin verdi inanın anlamış değilim. Hatta bunların Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine hanım gözüyle asla hoş karşılanmayacağını hesap edemedi.
ÖNEMLİ OLAN ZİRVEYE ULAŞMAK DEĞİL ORADA KALABİLMEK
Nitekim hemen istifa etmesi istendi ve İstanbul’a çağrıldı. Orada metin hazırlandı, imzası attırıldı ve en kısa süreli il başkanı olarak siyaset sahnesinden çekildi. Ve bu yazımın konusu olarak çabucak unutuldu ve tarihin sayfalarına gömüldü. Şunu söylemem gerek. Siyaset gerçekten çok acımasız ve zor bir iş. Birden bire tepe noktaya gelirsiniz, sonra birden bire dibe inebilirsiniz. Murat Çetin başkana kimse bir şey yapmadı. O sadece kendisine yaptı. Önemli olan zirveye ulaşmak değil, ulaştığın zirvede kalmak için onun kurallarına göre hareket etmektir. Bu hepimiz için geçerlidir. Onun için şimdi hafızanızı bir yoklayın ve siyasette bu şehirde aklınıza gelenleri bir sıralayın isterseniz. İnanın zorlasanız bu sayı 10 kişiyi geçmeyecektir.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR