Sevgili okurlarımız. Malumunuz üzre, Gaziantep son LYS sınavlarında yine en başarısız illerin başında geldi.. Bu konu için şimdi yine herkes bir şeyler söyleyecek. Tabii bu sözler yine bildik ve beylik sözler olarak kalacak. Nitekim Milletvekilimiz Hüseyin Çelik eğitimdeki başarısızlığı tamamen göçe bağlayıp konuyu kendince kapattı.. Sayın Çelik'ten aksini beklemezdim, çünkü kendisi de yıllardır Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Türk eğitim sisteminde kendisinin dönemi ve kendisinden sonra ne kadar değişim olduğunu, sanırım dile getirmek istemiyor.. Eğitimcilerin, öğrencilerin, velilerin baş döndürücü uygulamalarla adeta sersemleştirildiğinin görmezden gelinmesini istiyor.. Eğitim camiasının ne kadar değişime uğratıldığını, artık eğitimcilerin asıl misyonundan uzaklaşıp farklı hesaplar ve amaçlara hizmet ettiklerini dile getirmiyor..
Dahası bu yapı içerisinde eğitimcilerin çoğunun, aslında eğitilmeye muhtaç fertler haline dönüştürüldüğünü görmek istemiyor. Eğitim Müdürlüklerinin nasıl bir yapılanmaya gittiğini, o eğitimcilerin eğitim dışı nasıl bir yarışa sokulduğunu, okul müdürlerinin yapması gerekenin dışında farklı amaçlara hizmet ettiğini, öğrencilerin nasıl başıboş bırakıldığını, tehdit edilen, hatta öğrencisinden veya velisinden dayak yiyen öğretmenlere sahip çıkılmadığı, onların da çaresizlikten ne halleri varsa görsün dedikleri bir döneme gelindiğini sanırım görmek istemiyor..
TEK SORUN ASLA GÖÇ DEĞİLDİR
Bizi Gaziantep ilgilendiriyorsa, ki öyledir.. Bu şehrin eğitimde bu duruma düşmesinin asıl nedeninin Sayın Hüseyin Çelik'in söylediği gibi GÖÇ olmadığını düşünüyoruz.. GÖÇ demek, başarısızlığa kılıf uydurmak demektir.. Elbette Sayın Çelik'in söylediklerinin bir kısmı doğrudur.. Bu şehir haddinden fazla göç alıyor.. Ama buna karşılık şehri yönetenler ne yapıyor, maalesef o sorgulanmıyor. Projeler üretilmiyor. Herkes kendi haline bırakılıyor. Haliyle kent kültürü yok olurken, yerine kendi kültürünü dayatmak isteyen, nasıl geldiyse kentte öyle yaşamak isteyen insanların, eğitim başta olmak üzere yaşam kültürüne de seyirci kalınıyor. Bunun olumsuz etkisi, asayişte, illegalitede ve eğitimsizlikte yaşanıyor.. Sayın siyasilerimiz de oy uğruna bu insanlara göz yumuyor.. Aileler bilinçlendirilmiyor.. Çocukları başıboş bırakılıyor.. O çocuklar okullara gittiğinde ise, öğretmenini tehdit edecek, hatta dövecek kadar kendini özgür görebiliyor..
Sayın Çelik bir konuda daha haklıdır.. O da, bu şehirde eğitim ve okul alanlarının belediyeler ve siyasiler tarafından iş merkezleri ve apartmanlar yapıldığı inkar edilemez bir gerçektir..Hatta yerine başka binalar dikilen bazı okul alanlarının yıkım kararı çıkmasına karşın, bunlara seyirci kalındığı söylentileri, bu kentte herkesin dilindedir..
Şu bir gerçekki, geçmiş yıllarda da LYS sınavları sonrasında yapılan açıklamalar hep aynı olmuştur.. Oysa biz gazete olarak, yıllardır eğitim konusunda gücümüz yettiğince uyarılarda bulunduk. Önerilerimiz oldu. Ama çözüm bulmakla görevlendirilen ve ciddiye alan kişi ve kurumların yıllardır kendi bildikleri yöntemle hareket etmesi sonucu, nihayetinde buralara geldik. Yani sonunculuğa..
(HİÇ BİRŞEY DEĞİŞMEDİ, DEĞİŞMEYECEK)
Şimdi sizlerle değişik tarihlerde yapmış olduğum değerlendirmelerimi paylaşacağım.. Gelin hep birlikte okuyalım:
BU KENT EĞİTİMDE ASLA DÜZELMEZ
LYS sonuçlarındaki hayal kırıklığı eğitimle ilgili görüş ve eleştirileri gündeme taşıdı. Hiç merak etmeyin 3-5 gün sonra herşey eskisi gibi olur ve Gaziantep'in düşürüldüğü bu duruma devam edilir.
Edilir, çünkü düzelmesi konusunda bir şeyler yapacak olanlar değişmeyecek... Yine aynı isimler, aynı kesimler, eğitim için karar verici sıfatıyla sahneye çıkacak...
Onlar zaten yeni fikirler, yeni anlayışlar getirebilseydi bu günlere gelinmemiş olunacaktı..
Onun için ben Gaziantep'te eğitim başta olmak üzere sosyal ve kültürel konularda kentlilik bilincinden, geriye gidiş veya yerinde sayışın devam edeceğinden emin olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim..
Bu kent artık legal - illegal para gücüne sahip olanların, hiçbir kimliğine bakılmadan itibar gören kişilerin egemenlik taslamaya başladığı kent haline dönüşmek üzeredir..
Artık Gaziantep, en başta siyasiler olmak üzere oy avcılığı uğruna gerçek kimliği kaybettirilmek üzere olan bir kent olma ile karşı karşıyadır..
Maalesef okul alanlarının gasbedilmesine yardımcı olan belediyecilik anlayışının prim gördüğü, eğitim adına herşeyin yutturmaca ve göz boyamaya yönelik yapıldığı bir kentte yaşamaktayız... Üstelik eğitimci yerine itaat eden ve herşeyi çıkara endeksleyen bir zihniyetin makbul sayıldığı bir milli eğitim gerçeği ile karşı karşıyayız..
Bu kent, devlet okullarının sadece fakir halk ve orta sınıfa mensup olanların mecbur kaldığı eğitimden çok, sadece diploması için tercih edildiği, hatta ilköğretim diplomasını yeterli sayan, biraz parası olanların ise dersanelere, durumu iyi olanların özel okullara gidebildiği, ama yeterli eğitim alamadığı kent haline dönüştürülmüştür..
Yetenekli 3-5 öğrenci ile ilgilenip, diğerlerini daha üst seviyelere getirme inancına sahip olmayan dersane ve özel okul öğretmenlerinin başımıza eğitimci kesildiği bu kentte artık eğitimin üst seviyelere çıkacağından kimsenin umudu kalmamıştır..
Bu konuda yazacak ve irdelenecek o kadar çok şey var ama, bana göre tren kaçmıştır.. Artık Gaziantep eski Antep değildir.. Kent kültürüne sahip olanlar, şehitler vererek kurtardığı kendi şehirlerinde yabancılaşacak hale getirilmiş, bazıları ise göç etmiştir..
(NOT: Bu yazım 25 Temmuz 2010 tarihinde yazılmıştır)
VALİ EĞİTİMDEKİ MEVCUT YAPIYI DEĞİŞTİRMELİ
Şehrimize atanan yeni Vali Erdal Ata için şu ana kadar olumsuz konuşanı duymadım.. Gerek Zonguldak'tan gereksede meslektaşlarından aldığım bilgiler çok olumlu..Doğrusu buna çok sevindim..Görüştüğüm insanların bakış açıları benim için her zaman değerli olmuştur. Yıllardır karşılıklı görüş alışverişinde bulunduğum bu insanların, Sayın Ata için pozitif yaklaşım göstermesi bizleri umutlandırmıştır.
Hele verdiği ve herkesin hafızasına yerleşen Önceliğim Eğitim mesajı, Vali Ata'nın Gaziantep'te yaşayanlar ve eğitimden dert yananlar için umut ışığı olmuştur..Elbette gelmeden önce brifing almıştır. Raporları gözden geçirmiştir..Ama daha ilk adımda nacizane fikrimi söylemeliyim ve özellikle eğitim konusunda kendisine resmi kanallardan aktarılan bilgiler ve verilen raporları çok fazla ciddiye almamasını öneririm..Çok net biçimde ifade etmeliyim ki o raporlar ve bilgiler gerçeklikten uzaktır.. Kendini yenileyemeyen, ufku dar, eğitime bakışı yüzeysel yetkililerin, öğrencinin, öğretmenin ve velilerin dünyasından uzak, tamamen masa başında hazırlamış oldukları raporlardır..O raporlar ve bilgiler yüzünden Gaziantep eğitimi yıllardır geri gitmiştir..Sayın Ata eğer eğitimde birşeyler yapmak istiyorsa, mevcut yapıyı değiştirmeli, önceden bu konu için ne yapılıyorsa, tam tersini yaparak işe başlamalıdır.. (NOT: Bu yazım 11 Eylül 2011 tarihinde yazılmıştır)
• EĞİTİMDEKİ GERİLEME, SADECE
OKUL YAPTIRMAKLA ÇÖZÜLMEZ
• Eğitim konusunda Vali Erdal Ata'nın yakmaya çalıştığı kibritin, yayacağı ateşin etkilerini gerçekten merak ediyorum.. Böyle bir dönemi yanılmıyorsam Muammer Güler'in Valiliğinde de yaşamıştık.. O da okul için müthiş bir hamle yapmış, zenginleri ve hayırseverleri şehirde okul yaptırma konusunda teşvik etmiş, iyi de sonuçlar alınmıştı.. Diğer Valilerimizden Lütfullah Bilgin'de eğitime özel yer ayırmış ciddi çabalar göstermişti..
• Ama bu yapılanların hepsi okul binaları içindi.. En önemli unsur olan eğitimde kalite nasıl yükseltilir anlayışı ikinci planda bırakılmış, sadece okul yapılarak kalite yükselir, sorunlar çözülür inancı ile hareket edilmiş, maalesef idareci, öğretmen ve öğrenci faktörü unutulmuştu.. O zamanlarda bu ayrıntıyı kimse düşünememişti.. Düşünse bile üzerine düşmemişti..
• Elbette o zamandan beri hızla büyüyen, hızla göç alan şehrin artan nüfusuna, mevcut okullar cevap veremez hale gelmişti.. Daha dramatik olanı ise, o dönemlerde okul için ayrılan arsaların siyasi çıkarlar doğrultusunda başka amaçlar için, özellikle ilçe belediyeleri tarafından başkalarına peşkeş çekilmesi olmuştu.. Öyle ki, hayırseverler okul yaptırmak için arsa arıyor, arsası olanlar ise karşısında ciddi bir milli eğitim yetkilisi bulamıyordu.. Bulsalar bile bıktırılıyor, sonunda okul yerine cami yapılmaya sevkediliyordu.. Bunu yaşayan çok yakın bir dostum yıllar önce gelişmeleri anlattığında şaşırmış kalmıştım.. Elbette camii de büyük bir ihtiyaçtı.. Ama küçücük bir beldenin okul ihtiyacı var iken, oraya ikinci bir camii yapılmaya mecbur bırakılmasının izahını anlamakta güçlük çekmiştim..
• EĞİTİMCİLER AYNI İSE EĞİTİM DE AYNI KALACAKTIR
• Şimdi Vali Erdal Ata'nın şehre yaymaya çalıştığı sinerjinin vereceği sonuçları kısa vadede görmek imkansız.. Beklemek lazım.. Ama istenilen sonucun alınabilmesi için sadece okul yaptırmanın yetmeyeceğini söylemek zorundayım.. Sayın Vali göreve geldiğinden beri bu köşede peş peşe ciddi mesajlar vermiştim. Ama şu ana kadar bu yönlü bir teşebbüsünü duymuş değilim.. Zaten bu konuda fazla bir şey yapma ihtimalini de zayıf gördüğümü itiraf etmeliyim..
• Bilinen ve eğitimde geri kalmışlığımız için gelinen noktada şimdi söylenen ve odaklanılan tek şey; Okul eksiğimiz, derslik açığımız şeklinde... İşte bu bakış açısı ve düşünce beni tatmin etmiyor.. Çünkü Gaziantep'in eğitimdeki geri kalmışlığının asıl nedeni, eğitimi yöneten ve yönlendiren yöneticilerin kafa yapısı ve bakış açısıdır..
• Bakın Milli Eğitime.. Tepelerde yıllardır aynı isimler var.. İl ve ilçelerde Müdürler sürekli değişmiş ama alt kadrolarda yardımcılar, idareciler, müfettişler ve de öğretmenler hep aynı kalmıştır.. İşe cemaatçilik bulaşmış, tayinler atamalar, donanımlarına, birikimlerine bakılmadan gözü kapalı yapılmıştır.. Ve bu eğitimci kafasıyla Gaziantep bu günlere gelmiştir.. Sayın Vali 24 Aralık'ta yapılacak olan toplantıda hayırseverlerden, zenginlerden okul yapımı için destek isteyecek.. Gaziantepli de bunu seve seve yapacaktır.. Ama benim düşüncem, bu şehirde eğitimde silkinme ve kalkınma isteniyorsa, bunun sadece okullar yaptırmakla gerçekleşmeyeceğini söylemek olacaktır.. (NOT: Bu yazım 18 ARALIK 2011 tarihinde yazılmıştır)
Evet.. Daha yakın tarihlerde yazdığım bazı değerlendirmeleri sizlerle paylaştım..Bu hafta aslında kentle ilgili yazmam gereken birçok konu vardı..Maalesef LYS sonuçları hepsinin önüne geçti..Önümüzdeki hafta sizlerden gelen şikayetler ve önerileri, kendi gözlemlerimi dile getireceğim..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR