AKP partili kurmaylar tarafından yönetiliyor gibi gözüksede, görünürdeki yönetenleri yöneten bir üst aklın olduğu muhakkak.
Peki kimdir bu üst akıl ve bu üst aklın merkezleri neresidir? Dünyayı yönetme hakkını kendinde bulan ve elbette yer küreyi istediği gibi dizayn etme hakkının kendilerine tanrı tarafından verilmiş bir görev olduğuna inanlar.
Dindar (Hristiyan) ve medeni olanların, dinsiz (diğer dinler) ve dolayısıyla medeni olmayanlara hükmetme hakkını elinde tuttuğuna inanan Washington-Brüksel hattı.
İşte AKPnin doğuşuda, Tayyip Erdoğanın parlatılması olayıda bu politakaya hizmet edecek olan siyasal uzantının ta kendisidir.
Globalizmin genel hatlarını oluşturduğu küresel Haçlı Hareketi nasıl Tayyip Erdoğanı BOPun eş başkanı yaptıysa Türkiyedeki mevcut siyasal partilerin bu politikaya uyumlu hale getirilmesi de benzer anlamları bünyesinde biriktirmektedir.
Bir tarafta AKP-HDP bloğunun danışıklı dövüşü ve işbirlikçi manevraları. Çözüm süreci, Açılım, Demokratikleşme, Yeni anayasa ve Başkanlık tartışmalarının yarattığı toplumsal zihin bulanıklığı ve bu kargaşadan istifade edenlerin Türkiye Kürdistanını inşa süreci.
Diğer tarafta ise Tesevci Kılıçdaroğlunun yeni CHPsi. Büyük Atatürkün anti-emperyalist, anti-feodal, devrimci ve milliyetçi partisi adım adım içinde Türke ait değerlerin barınma şansı bulamadığı siyasal bir yığıntıya dönüştürüldü.
TR-705 kodlu bir CIA ajanının Genel Başkan Yardımcılığı ırkçı-Kürtçülükle gölgelenirken ikinci hamle bir Laz milliyetçisininde benzer yöntemlerle bir diğer Genel Başkan Yardımcılığı koltuğuna oturtulmasıyla tamamlandı.
Parti Atatürk ilkelerinden arındırılırken, ulusalcılar hızla kapı dışarı edildi. Bu yolla AKP-HDP tiyatrosunun değirmenine su taşıyan CHPde bu çok uluslu oyunun diğer aktif üyesi haline getirildi.
Bütün bu hazin tablodan geriye elle tutulacak bir parti olarak sadece MHP kaldı. 7 Haziran seçimlerinde %20 bandını yakalayacak bir MHPnin bundan sonraki seçimin iktidar alternatifi olması muhtemelken, gayri millici AKP-HDP bloğunun ortak manevralarıyla ve toplum üzerinde kurulan baskı ve tehdit meyvelerini vermiş adeta hipnoz edilen toplumsal doku söz konusu gayri milli unsurlara şans verir bir pozisyona mahkum edilmiştir.
Süreci iyi okuyamayan MHPli kurmayların parti içi eleştiriyi özeleştiriyle karşılamak yerine sorgulayan bu kesimi Başkaldıranın başı kesile oldu bittisine uyarak partili bünyenin dışına atma gereği duyması pek manidar.
Halbuki bu yöntem kolaycı bir o kadar da çözüm üretmekten uzak, siyasetin rasyonalitesine uyumlu olmayan ve dahi korkunun reaksiyonel halinden başkaca bir şey değildi.
Akıllı ve mantığa uygun yöntem, parti içi demokrasiyi işleten ve bunun bir neticesi olarak olağanüstü bir kongre ile partili vicdanı rahatlatacak bir yol ve yönteme geçit vermekti.
Ancak tek adamcı ve mutlakçı bir anlayışla MHPyi Bir adım ileri, iki adım geriye götüren taktiksel yanlış, düşünen, sesini yükselten insiyatif kullanan ve bir adım ileriye çıkmak isteyen her değerin dışlanmasına ve kıyıma uğramasına neden olmuştur.
Bu manada biriken enerjinin kendini patlatması hadisesinin en tabii örneği olan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Prof.Dr Ümit ÖZDAĞın olağanüstü kongre kararıyla Genel Başkan Yardımcılığından istifası, rasyonel siyasetin akıbetine koşan MHPye ciddi bir uyarısı olarak anlaşılmalıdır.
Ümit ÖZDAĞın istifası davadan kopmak ya da mücadele sathını terk etmek değil, tersine tabanın sesine kulak verilmesi ve parti içi demokrasinin işletilmesiyle daha güçlü bir MHP için aralanması gereken kapının işaret edilmesidir.
Ümit ÖZDAĞ bu tarihsel çıkışıyla, ne muhaliflerin yanında olmuş ne de Devlet Bahçelinin karşısında saf tutmuştur.
MHP Gaziantep İl Başkanı tarafından kamuoyu ile paylaşılan açıklamalar bu manada faydasız, hedef göstermeye yönelik ve ayrıştırıcıdır. Seçim sathında Ümit ÖZDAĞı ithal aday etiketiyle yaftalamaya çalışan kimi kesimlerin tersine çalışmaları seçim dönemi içinde Kol kırılır, yen içinde kalır anlayışıyla ve sükunetle karşılanmışken, MHP İl Başkanının geçen seçim dönemine ait rahatsızlıkları bugünlerde Gaziantep kamuoyu ile paylaşır olması düşündürücüdür.
MHP Genel Merkezine şirinlik gösterisinde bulunmak ve geleceğin hesabını yapmak adına böylesi nafile yöntemlere müracaat etmek ancak sığlıkla karşılık bulabilir.
Ümit ÖZDAĞa geçen seçimlerde MHP Gaziantep il yönetiminin ve ilçe yönetimlerinin destek vermiş olmasından bahsedilen açıklamanın en tabii karşılığı ise Ümit ÖZDAĞın bağımsız bir aday değil, MHPnin bir adayı olmasıdır.
Gaziantepte özelinde de Türkiye genelinde de Ümit ÖZDAĞ gibi düşünen geniş yığınların sessiz kitleselliği henüz bekleme halindedir.
MHPye ait milliyetçi oyların AKPye eklemlenmesinden öte bir karşılığı olmayan bu inatlaşmanın vicdani muhasebesi oldukça önemlidir. Bu muhasebeyi yapmakla yükümlü kişiler ise MHP Genel Merkezindeki sorumlu makamları ellerinde tutanlardır.
Bu bağlamda Ümit ÖZDAĞın yalnız olmadığını düşünüyorum.