Binlerce yıldır buradayız. Ey can içre sevdiğimiz kadim şehir Gaziantep. Sana and olsun binlerce yıl yine burada olacağız. Kıyamete kadar sürecek sevdamız. Evrenin altı üstüne gelinceye kadar burada kalacağız.
Ancak baykuşlar tünemiş şimdilerde dallarımıza. Dünümüzde olmayanların bugünümüzde söz söyleme serbestisi ne acı. Gaziantepe Dilok diyen parazitlerin gayri milli hassasiyetleriyle, meydanı boş bulmuşluğun akıl dışı cesareti değilmi, bu eğri büğrü sözcükler.
Unutmayınki; Burası Türkiye, yaşadığınız şehir ise Gaziantep. Dostunuz kadar düşmanınız var. Her renkten ve her mensubiyetten. Yekpareliğimizi mozaikçi söylemlere tahvil etmek isteyenlerde var elbette.
En kayda değer olanı ise kuzu postunda gizlenen sırtlan sürüleri. Omuzlarımıza oldukça ağır bir sorumluluk yükleyen bu ifadelerin ayırdında olarak yaşamak ve yaklaşan tehlikeyi takip etmek.
Ankaradakiler derin bir güzellik uykusunun mahmurlaştırdığı o gaflet dolu uykunun girdabında başlarını yastığa kaygılardan bihaber olarak gömerken, ülkemizi ve şehrimizi kuşatan dertle hem dert olmak.
Dün olduğu gibi bugün de yaşadığımız şehri kuşatan ihaneti bertaraf edecek karşı hamleler için tetikte olmak.
Bir asır önce Ökkeşler, Şahinler, Memikler hangi pozisyondaysa bizde aynı pozisyondayız. Elbette verilecek kavganın zamanı da zemmi de önemli. Kimi zaman kalem kılıcın önünde olacak. Ancak kalem tutan eller yeri geldiğinde kılıç kuşanmayı da, kabza kavramayıda bilecek.
Anadolu denilen zor bir coğrafyaya talip olmuşuz. Bizden öncekiler rahat değildi. Bizde öyle, bizden sonrakilerde pek rahat olmayacaklar. Peki bu güzel coğrafyanın en önemli kalelerinden biri olan Gaziantepin hali ahvali nedir? İçerden ve dışardan derdest edilmenin arefesinde, yüzyıl önce emsalsiz bir direncin destanını yazan Gazişehir, yeni bir şahlanışı örgütleyebilecek mi?
Her zamankinden daha sinsi, daha güçlü ve daha örgütlü bu takiyyeci ihanet şebekelerine karşı yeni bir savunma kararlılığı gösterebilecekmi?
Savunma her alanda, düşmanın iktisadi ve iktisat dışı cebrine karşı taarruza dönüşebilecekmi?
'Vurun Antepliler, namus günüdür' diyenlerin sömürgeci Fransızlara ve işbirlikçi Ermenilere karşı bir şehir savaşı veren, ancak savaş stratejisini aynı zamanda bir cephe savaşına dönüştürmeyi bilenlerin torunları, bugün küresel emperyalizmin baronlarıyla, Ermenilerin tarihi pozisyonlarını devralan yeni işbirlikçilere karşı aynı duyarlılığı gösterebilecek mi?
Bu arada bilinmelidirki, mütegallibenin ve işbirlikçinin işbirlikçiliğini yapan ve günü kurtarmaya çalışınların ihaneti cilalama çabalarıyla yayınladıkları bu mevkutelerle toplumda bir algı mühendisliğine soyunan köstebekler gözümüzün takip mesafesindedir.
Son söz: Binlerce yıldır buradayız. Ey can içre sevdiğimiz kadim şehir Gaziantep. Sana and olsun binlerce yıl yine burada olacağız. Kıyamete kadar sürecek sevdamız. Evrenin altı üstüne gelinceye kadar burada kalacağız.