Türk parlamentosunun renkli simalarından Tunceli milletvekili Kamer Genç bir soru sormuştu. Aslında sorunun cevabı içindeydi. "Atatürk'ün devrimleri olmasaydı. Siz bugünkü konumunuzda olabilirmiydiniz?" Evet, bu ihtimallerin içinde bir şeyhin yada farklı toplumsal katmandan bir kişinin bilmem kaçıncı eşi olma olasılığı da dahil.
Kamer Genç, üslubu biraz farklı, ancak dobralığından yurt ve ulus sevgisinden şüphe edilmeyecek ender milletvekillerinden biri. Sarf ettiği sözcükler ise tarihsel, sosyal ve siyasal bir realite. Hedefinde ise Fatma Şahin yok. Kamer Genç'i desteklemekle birlikte, bir bardak suda kopartılan fırtınanın karşılığını ve hakkını verelim.
O Büyük ve çılgın Türk, yani Mustafa Kemal ve O'nun devrimleri olmasaydı. Sadece Fatma Şahin değil, kadından erkeğine kadar Türkiye'nin çağdaş dünyadaki yeri burası mı olurdu? Belkide Türkiye diye bir devlet, Anadolu'da Türk diye bir millet olmayacaktı. 4 Mayıs 2013 tarihli "Aydınlık" gazetesinde Doğu Perinçek'in konuyla ilgili tespitlerine kulak verelim.
Artık dikine olmayan uyarının kıymeti harbisi var mı?
Cumhuriyet Devriminin hukuk reformları, kadınımızı dört eşden biri olma konumundan kurtarmıştır. Cumhuriyetin unutulmaz devrimcilerinden Mahmut Esad Bozkurt, yobazların her zaman hedefidir. Çünkü Medeni Kanununun kabulünde yaptığı görev tarihseldir.
İşte Kamer Genç, Cumhuriyet hukuku yıkıma uğratılırken, çarpıcı uyarıyı yapmıştır. Bu tür uyarılar, lafı dolandırarak, yumuşatarak, ürkek ürkek yapılmaz!
Uyarı dikinedir. Çünkü artık yalnız dikine uyarıların değer vardır. Uyarı çarpıcıdır. Siz çarpmazsanız, kadınlar topyekün çarpılacaktır; çarpılmaktadır.
Hazreti Hatice ve Hazreti Ayşe'ye o soruyu sorsanız hakeret mi olur ?
Cumhuriyet kadını bugün tekrar kafesin arkasına kapatılıyor. Çalışan nüfus içindeki kadın oranına bakınız, rakamlar dehşet vericidir. Ve yarının çocuklarını o kafes arkasındaki anneler yetiştirecektir. Kamer Genç'in söylediklerinin neresinde hakaret var!
Hazreti Muhammed'in o çok değerli, Goethe'yi bile hayran bırakan eşleri Hazreti Hatice'ye ve Hazreti Ayşe'ye "siz kaçıncı hanımısınız" diye sorduğunuz zaman, hakaret midir?
O soru, o zaman hakaret değildi. Ama bugün hakaret. Çünkü hukuk da ahlaki değerler de tarihseldir. O nedenle Ortaçağ hukukunu kutsaldır diye geçerli kılmak isteyenlere bu sorunun sorulması, hakaret değil, fakat çağımızın hatırlatılmasıdır.
Fatma Şahin'e yakışmayan konum milyonlarca kadınımıza yakıştırılabilir mi
Kamer Genç, o hukukun bugün hukuk olamayacağını, kadının o konumunun bugün ahlaklı olmayacağını söylüyor. Bir tek onun söylemesi, O'nun değerini gösterir.
Sayın Fatma Şahin'in öfkelenmesi de olumlu. Bravo! İslam Hukukunun kendisine dayattığı konumu şiddetle reddediyor, ne güzel!
Peki, Fatma Şahin'in kendisine yakıştıramadığı o konumu Türkiyemizin milyonlarca kadınına yakıştırması ayıp olmaz mı?
O zaman Kamer Genç'e karşı o saygısız tutumu almak yerine, teşekkür etmesi, kalkıp onu kutlaması gerekmez miydi? Çünkü Fatma Şahin'in onurunu, Kamer Genç korumaktadır.
Kadın için tek eşli evlilik kırmızı rujdan daha önemli değil mi
Ancak asıl şaşırtıcı olan, başta çok değerli arkadaşım Sayın Güldal Mumcu ve diğer CHP'li kadın milletvekillerinin tutumudur.
CHP, gürültüden çok etkilenen bir parti! Sayın Birgül Ayman Güler'e karşı kopartılan gürültüden de çok etkilendi. Hemen gürültücülerin tarafına geçiyorlar. Cumhuriyet Devrimciliğinin özgüveni yok.
Bu olayda üzülerek belirtiyorum: Kadının konumunu ve onurunu Kamer Genç savundu. Ve yiğitçe savundu.
O yiğitlik, Sayın Güldal Mumcu'dan ve CHP'nin kadın milletvekillerinden ve elbette erkek milletvekillerinden de beklenirdi.
Kadın için tek eşlilik, kırmızı rujdan daha önemli değil mi?