Bu satırları size 6 Şubat depremiyle birlikte iş yerlerini kaybeden kasap esnafı adına yazıyorum.
Eski adı İsmetpaşa, yeni adı Aydınbaba mahallesinde bulunan Uzay Çatılı Pazarın alt kısmında sanatlarını icra eden bu esnaf kitlesi bildiğiniz gibi deprem bahane edilerek ve hiç bir vicdani ölçüyle bağdaşmayan bir anlayışla bir günde işyerlerinden çıkartıldılar.
Darmadağın olan bu esnafın içler acısı halini fırsata çeviren Suriyeli sığınmacı kasaplar Şenyurt caddesi başta olmak üzere söz konusu mevkiideki ara sokakları dahi zapt ederek semti adeta bir et haline çevirdiler.
Bu durumla birlikte yerli Türk esnaf hızla fakirleşirken, gördüğü günden geri kalarak yüzlerce yıllık pazarını kaybederken, Suriyeli sığınmacı kasaplar ise zenginleşti ve sektörün pazarını ele geçirdiler. Paranın ve haksız kazancın şımarttığı Suriyeli kasaplar, yerli Türk esnafını alaya alacak kadar ileri gittiler.
Aydınbaba’da oluşturulan söz konusu Suriyeli gettosu giderek kurtarılmış bir bölgeye dönüşmektedir. Geçtiğimiz günlerde bizzat katıldığınız İnönü caddesindeki denetimler esnasında medyaya yansıyan ibretlik ve bir o kadar düşündürücü görüntülere Gaziantepliler endişe ve üzüntüyle şahitlik ettiler.
Çok uluslu emperyal bir projeyle Türk topraklarına adeta zincirlerinden boşalırcasına yerleştirilen bu güruhun ensar - muhacir anlayışıyla karşılık bulması fevkalade yanlıştır.
Sayın başkan !.
“Ben bir belediye başkanıyım. Ne yapayım. Yetkilerim kısıtlı, yasaların bana verdiği hareket alanım ise sınırlı. Elime sopayı alarak (mağduriyetle güçlenen, kendilerini iyi kamufle eden) bir kitleyi önüme katamam ki” dediğinizi duyar gibiyim.
Elbette sizden böylesi bir eylem tarzını hayata geçirmenizi beklemiyorum. Böylesi bir beklentiye hakkımız da yok.
Ancak Türkiye’nin en büyük sanayi şehirlerinden biri olan ve giderek stratejik önemi olağanüstü bir şekilde artan Gaziantep gibi bir şehrin en büyük ilçe belediye başkanısınız.
Yönettiğiniz ilçe Türkiye’nin 57 vilayetinden daha büyük.
İstanbul’dan sonra Türkiye’de en çok Suriyelinin yaşadığı 2. Büyükşehir Gaziantep. Ancak nüfusa oranladığınızda ise en çok Suriyeli’nin ikamet ettiği şehrin Gaziantep ve de Şahinbey ilçesi olduğu görülecektir.
Bizler önce İngiliz, sonra Fransız emperyalizmine ve Ermeni mezalimine direnç gösteren Türkoğlu Türk bir geçmişin devamıyız.
Onyedi bin yıllık kadim Anadolu - Türk yurdundaki varlığı tartışılan, iktisadi, siyasi, sosyal ve tarihsel mensubiyeti global çetelerin çok uluslu planlarına meze yapmak istenen kendi öz yurdunda mazlum ve mağdur bir milletin istikbal beklentisiyiz.
Bu manada yapacağınız ve elbette yapmanız gerekenler var. İstikbalde tarih sizleri yazacak. Yaptıklarınızla, milletinizin, ait olduğunuz kültürün ve mensubiyetin yanında saf tutarak övgüye ve sevaba mahzar olacağınız gibi.
Atmadığınız adımlardan dolayı mahşer-i vicdanla yargılanmak gibi ya da tarihin beraat ettireceği kişilerden olma ya da olmama gibi 2. bir tercih yolunda bulunduğunu size hatırlatmak istiyoruz.
Buna bağlı olarak kent gerçeğini ve bölge gerçeğini yazılı ve sözlü kapsamlı bir rapor halinde devlet başkanına uyarı mahiyetinde iletmek gibi bir göreviniz söz konusu. Ki bu konudaki göreviniz ödevli sorumluluğunuz başkalarına devredilemez ve başka baharlara tehir edilemez bir sorumluluk sahası içinde önünüzde durmaktadır.
Peki, bu meselenin neden öznesi benim diyebilir ya da dünüşebilirsiniz.
Bir kere yarı resmi bir kurumun mümessili olarak atanmış değil, seçilmiş bir konumdasınız.
Bizi yönetsin diyerek seçtiğiniz, güven hissesiyle sorumlu makamı teslim ettiğiniz bir kişisiniz. Bu güzeller güzeli şehrin caddelerini, sokaklarını paylaştığımız, havasını birlikte soluduğumuz, suyunu birlikte tükettiğimiz, ekmeğini birlikte üleştiğimiz, mazisi bir atisi de bir olacak aynı şehrin manasıyla mana bulan hemşehrisiyiz. Sizde bu hemşehrilerin bir taraftan yol arkadaşı, diğer taraftan başısınız, başkanısınız.
Bu şehrin insanları meselelerini, ricalarını, istem ve arzularını kime iletecekler, kimden cevap umacaklar.
Kaldı ki, mektubun giriş bölümündeki sizlerin lokal bulacağı, münferit sayacağı meselemizi müteakip defalar yazılı ve sözlü olarak Büyükşehir Belediye Başkanına da bildirmiştim.
Sorun bir avuç kasabın hak arama meselesinden çok ötesinde bir konuma doğru ilerlemiş. Asli unsurun yani yerli Türk unsurun, yabancıdan gelen Suriyeli Arap unsurlar karşısındaki köşeyle sıkıştırılmış, kendi öz yurdunda yalnızlaştırılmış, iktisadi ve sosyal pozisyonu itibariyle hayattan kopartılmasına tek bir kerte kalmış olan vaziyetiyle ilgilidir.
Diğer belediyelerden daha cesur bir tavır alma kabiliyeti olduğu gözlemlenen Şahinbey Belediyesinin inisiyatif kullanma ve inisiyatif alma konusundaki attığı ileri adımlar, geleceğe duyduğumuz umut duygularımızı perçinlemektedir.
Aydınbaba Mahallesi’ndeki adeta alternatif et hali pozisyonuna dönüşen manzarayı umumiye Gaziantep Kasap esnafının canını acıkmaktadır. Madem ki bu coğrafya Suriyeli kasapların cirit attığı et haline dönüştürülecekti, Gaziantepli yerli kasap esnafı için bir yaşam alanı oluşturulamaz mıydı ?
Derhal kaybıyla bu mahalledeki kentsel dönüşüm kararı uygulanarak, giderek kemikleşen bu Suriyeli gettosu dağıtılmalı, kurtarılmış bölge manzarası nihayete erdirilmelidir.