Genel gidişatın derin bir endişeye sevk ettiği halk, karalar bağlamış düşünüyor. Nasıl olacak bu durum ? Cevaplar havada uçuşuyor.
Her kafa ayrı bir ahkam kesiyor. Zannedersiniz hepsi kökten siyaset bilimci. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan ?
Soruna neden olanlar, sorundan şikayetçi. Düşüncelerimize burun kıvıranlar, yazdıklarımızı abartılı bulanlar, bugün 10 yıl önce söylediğimiz noktadalar.
Göstere göstere gelen süreci dille ikrar edip, kalemle yazıya döktüğümüz aşikar.
İnanmayanlar gazete ve dergi koleksiyonlarına müracaat edebilirler.
Keşke yanılmış olsak dedik çoğu zaman. Hiç yanılmış olmayı diler mi bir insan.
Söz konusu; üzerinde yaşadığımız vatan toprağı, birlikte yaşama zorunluluğunuz olan bir millet yapısı ise elbette 10 yıl önce bugünü işaret ettiğiniz gelinen nokta için yanılmış olmayı dilersiniz.
Bu devlet çökerse hepiniz altında kalırsınız dedik.
Milletin dağılması, diğerlerini birleştirmez dedik. Yine anlamadınız.
İllaki başınıza gelecek.. Iraktan, Libyadan, Suriyeden, Yemenden ders alınız.
Devletin onurlu yurttaşları olma bilincini, aşiretin şuursuz sürü psikolojisine tercih edenler milletleşmezlerse ne olur ? Cevabı Suriyedir, Libyadır, Iraktır.
Siyasal davranış metodlarını mezhepçiliğe endeksleyenlere cevaplar Yemenden ve elbette yine Suriyeden ve Iraktan çokça gelmektedir.
Peki, çağdaş hukukun üzerinde yükselen, herkesin ve her kesimin asri devletini kabile örgütlerine dönüştürenlere ne demeli ? Cevap yine Ortadoğu bataklığında fazlasıyla mevcut.
Yeniden uyarıyorum. Vallahi yazık olur. Bugünü mumla ararsınız elinize geçmez. Yıkmak kolay ancak yıkılanı yeniden kurmak oldukça zordur. Tarih bunun örnekleriyle dolu.
Gelin hep birlikte gayret edelim. Başkalarına dolgu malzemesi olmayalım.