İğneyle kuyu kazanların, büyüteçle sürek avına çıktığı bir süreci yaşıyoruz.
Başarısız darbe girişiminin uzantılarına karşı başlatılan operasyonların paçalarına kadar günaha batmış olanlarla günahsızların ve sapla samanın birbirine karıştırılmaması için azami özenin gösterilmesi gerekiyor.
Bu süreç suça bulaşmış olanlara cezai müeyyide esaslı olduğu kadar aynı zamanda vicdan ve vebal eksenlidir.
15 Temmuz karşı devrimin en örgütlü, en acımasız ve en ölümcül son vuruş denemesi olduğu kadar, dini siyasete alet etmeninde kaçınılmaz bir sonucudur.
Menderesle başlayan cemaat-tarikat ve siyaset birlikteliği, Cumhuriyetten ve kurucu değerlerinden uzaklaşan Türkiyenin gericiliğin pençesine nasıl bırakıldığının ibret vesikalarıyla doludur.
Daha sonra Nurlanacak olan Kürt Saitten, Şeyh Saite oradan Gülencilere kadar uzanan süreci iyi okumak şart.
Zira siyasetin rahminde büyüyen Cumhuriyet yıkıcılığını ve gericiliğin günümüz koşullarındaki yakıcı realitesini anlamak ancak bu kodları çözmekle mümkün olacaktır.
Güç neredeyse Fethullah Gülen oradaydı. Güçten güç devşirmek onu asıl hedefe giden yolda daha da kuvvetlendiriyordu. Fethullah Gülenle cemaate uzanan kapıyı aralayacaklarını, bu yolla da siyasete tahvil olacak gücü kontrollerinde tutabileceklerine inanan saf politikacılar cemaati kullanmak isterken pişti oldular ve kullanıldılar.
Çillerden, Özala Mesut Yılmazdan, Ecevite kadar uzanan bu geniş yelpazede Fethullah Gülen her zaman popülaritesini korumuş ve dönemin güçlü siyasi kadrolarıyla aynı karelerde görüntülenmişti.
Ancak Gülen Cemaatiyle AKPnin yürüttüğü ilişki 2002 öncesi koşullarından çok daha farklı bir seyir izliyordu. AKP ile Cemaat arasındaki adı konulmamış koalisyon ortaklığı yaratılan canavarın AKPye karşı yok etme gayretiyle 15 Temmuz sürecini beraberinde getirdi.
Öküzün öldüğü ortaklığın bittiği bu trajik hikaye, Muhterem Hoca efendi esprisinden Fetöcü terörizme indirgendi.
Öküzün öldüğü ortaklığın bittiği bu trajik hikaye, Muhterem Hoca efendi esprisinden Fetöcü terörizme indirgendi.
21 milyon yurttaşı fişleyen, darbe sonrası 24 aylık bir süreçte ise önceden belirlenen 9 bin muhalifi katletmeyi planlayanlar elbette akıllı, sinsi ve takiyyeci. Arkalarında ciddi bir dış desteğin ve bir üst aklın olduğu muhakkak.
Kalkışmanın bir şaka olmadığı, yeni bilgilerle daha da belirginleşiyor. Düşündürücü olan ibretlik manzara ise eski dostun yeni düşmana tahvil olduğu bu tarihsel maceradaki taşıdığınız sorumluluk payı sizi bir ömür boyu takip edecek olan vebal.