Yeni yasama dönemi için toplanan TBMMndeki yemin töreni malumunuz.
Peki durduk yere nereden çıktı bu yemin krizi diyebilirsiniz.
HDP Grubu Leyla Zananın bu çıkışını şahsi tepki olarak yorumlasa da, grup başkan vekili İdris Balukenin kameralar karşısındaki ifadeleri bu eylemin Yeni Anayasa tartışmalarının yeniden alevlendirildiği şu günlerde pek manidar gözüküyor.
Hele hele mal bulmuş haramzade misali fırsatı gaminete çevirmek isteyen kimi AKP milletvekillerinin yemin metnini yeniden tartışılır hale getirmesi, daha da düşündürücü.
Hafızamızı tazelemeyi deneyelim.
Yıllar önce hapisteki Leyla Zananın bir oldu bittiyle ve suçun vasfının değişmesi bahanesiyle salıverilmesi nasıl bir hukuk garabetiydi değil mi?
Peki, hukukun katledilmesiyle, haksız yere salıverilmeyi izleyen günlerde Leyla Zananın dönemin başbakanı R.Tayyip Erdoğanla görüşmesi ve ardından Kürt sorununu sadece R. Tayyip Erdoğan çözer, ben buna inanıyorum açıklaması.
Bunlar sizin için ne ifade ediyor?
Gelelim bugüne.
Seçimlerden önce yeri göğü inleten Seni başkan yaptırmayacağız sözleriyle toplumu hipnotize eden Selahattin Demirtaşın bugünlerdeki keskin U dönüşüne ne demeli?
Ne diyor Demirtaş?
Biz Başkanlığa karşı değiliz. Tek adamlığa karşıyız.
Seçimler öncesindeki ve sonrasındaki bu değişikliğe, en hafif tabirle Çevir kazı yanmasın derler.
Yani kıvırmanın daniskası.
HDP ve AKP, tam manasıyla bir rejim değişikliği olan başkanlık konusunda anlaşmıştır.
Leyla Zananın TBMMdeki son şovu Yeni Bir Anayasa için uzlaşan her iki partinin çalışma sahasını genişletme amaçlı bir manevrasıdır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolunun özerk bir statüye kavuşması, Anayasadan ve yemin metninden Türklükle ve Atatürkle ilgili bölümlerin çıkarılması, Türkiyenin başkanlık sistemiyle yönetilmesi için AKP-PKK (HDP) mutabakatı sağlanmıştır.
Bu oyun AKPyi de, HDPyi de, Kandildeki baykuşları da aşacak kadar büyük bir oyundur.
Şu anda Türkiye, AKP-HDP blogunun oynadığı, Washington-Brüksel hattının ise senaryosunu yazdığı çok uluslu bir tiyatro oyununa kilitlenmiştir.
Leyla Zananın da, Ahmet Davutoğlunun da, Abdullah Öcalanın da, Selahattin Demirtaşın da, R. Tayyip Erdoğanın da, siyasi iradesi batı emperyalizminin ipoteği altındadır.
Bu malum grup, Haçlı-Emperyalist çetesinin önlerine itelediği ev ödevine biatla mükelleftir.
Batman Milletvekilinin Arapçası, Leyla Zananın Kürtçesi, Mehmet Ali Şahinin histeri nöbetleri bu büyük oyunun teferruatlarından başkaca bir şey değildir.
Gün ola, detrain done.
Eğer bir hesap günü varsa, siz istediğiniz gibi tepinmeye devam edebilirsiniz.
Taki o güne kadar…