Aslında HDP ne yapacağını ya da ne yapmaya çalıştığını bilir gibi gözüküyor. Ancak ne yapmaması gerektiği konusunda müthiş bir kafa karışıklığı içinde.
Kürdistanı yedeğinde tutan, Türkiyeden kopmadan, Türkiye içinde var olmak. Bir başka söylem biçimiyle Batıdaki kazanımları kaybetmeden, Doğunun tapusunu elinde tutmak.
Böylesi bir zekaya ancak gülünür. Son DTK çalıştayının nihai sonuç bildirgesini hafızasına nakşedenler şimdilik kaydıyla gelişmeleri takip etmekle yetiniyor.
HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP gibi HDPnin de ya da bundan sonra kurulacak diğer sülale partilerinin de perde oyunundan kendini alıkoyması mümkün olmayacak.
Önde partinin sözüm ona beyin kadrosu ve siyaset dehaları, arka fonda sorgulama hakkı olmayan, salt emre itaatla mükellef bir figüran ordusu ve en öndekilere perde arkasından sufle yapan asıl irade.
Düşüncesi kendine ait olmayan, beyni Washington - Brüksel hattına ihale edilmişlerin kısa vadeli kazanımlar adına Haçlı -Evangelist yayılmacılığıyla işbirliği yapması beyhude bir çabadır.
HDP ne yapmalı sorusu bir anlamda PKK ne yapmalı sorusuna dönüşürken, karanlıkta kendine yol bulamayan, ışıkta dahi sağa sola yalpalayan pervane misali, düşünce ve doğrultu tutarlılığını yitirmiş HDP - PKK bloğunun ne yapması gerektiğini onlara biz değil, ecnebi başkentlerindeki küresel güç odakları söyleyecektir.
Ancak bizim sözümüz HDP içindeki bir avuç iyi niyetli solcuya. Sol manevralar geliştirme telaşındaki HDPnin evrensel solun siyasal kültürüyle uzaktan yakından bir alakası yok.
Kürtçü faşizmin kuyruğuna takılarak ancak kargaşaya ve kaosa hizmet edilebilir.
Nasıl ki, İmralıdaki Amerikan üniformalı PKKlıyla, Saraydaki AKPli Amerikan askeri arasında bir fark yoksa, Kandilde parlatılan siyon yıldızıyla da aralarında bir fark olmayacaktır.
Nasıl ki, IŞİDi terör örgütü ilan ederek kişkişleyenlerin PYDyi vatan kurtaran aslan ilan etmeleri, bir 'ölümü gösterip sıtmaya razı etme' oyunuysa, PKKda Amerikan emperyalizminin bir 'cambaza bak' oyununun ta kendisidir.
Bu manada HDPde tıpkı AKP gibi küresel emperyalizmin Türkiye içindeki taşeronları ve işbirlikçileridir.
Birbirlerinden farklı ve bağımsız bir yol izlermiş gibi görünmelerine rağmen her iki partide aynı amaca hizmet etmektir.
HDP ne yapmalı sorusuna bir parantez açmayı denersek; asıl mesele her gün yeni bir tiyatro oyunundan başka bir bölümü sahneye koyan, şirin oğlanla, cilveli kızın hipnozundan kendini alıkoyması gereken seçmen mentalitesinde kilitlenmektedir.
Eğer solcuysanız solu bunlara yedirtmeyin, kendi birikiminizden, sol enerjinizinde onlar tarafından sömürülmesine izin vermeyin.
Mecliste grubu bulunan HDP dışındaki bütün partiler 'Kürtler bizim kardeşimizdir' derken bu zamana kadar hiç bir HDPli üst düzey yönetici, milletvekili, parti sözcüsü ya da herhangi bir eşbaşkan 'Türkler bizim kardeşimizdir' dememiştir.
Dillere pelesenk olan barış, demokrasi ve kardeşlik, bu zaman kadar sadece bir martaval olarak kalmıştır.
HDP eğer kendini düzeltecek ve revize edecekse ilk başlayacağı yer burasıdır.