Düşünce dünyasındaki tavizsiz ve dik duruşunu çok önceleri tespit ettiğimiz Mehmet Nacar'ın aynı minvelde gösterdiği dik duruşunu duygu dünyasında da devam ettirdiğine tanıklık ediyoruz.
Ayakları yere sağlam basan bir kavga adamı olduğu kadar, sıkı bir şair olduğunu çok önceleri ispat eden Mehmet Nacar'ın yeni şiir kitabı,alışılagelmiş kalıpları zorlayan ve kendi orijinalitesine talip bir şairin sesiyle dolu.
Bu sevda yolunun başından beri
Göğsüme geçirdin çelik çemberi
İbadet ettiğim duygu mimberi
Önüne putları dizmekten vazgeç (Sayfa 5, Vazgeç)
'Sürgün Aşıklar' baştan sona 'aşk aşk' diyen bir şairin sevgiliye sitemleri ile dolu. Aşkı fazlasıyla ve hiç olmadığı kadar ve yoğunluklu bir şekilde yaşayan, aşka yeni tanımlar yükleyen şairlerdir.
Ezelden ebede, sevgilinin gül cemalinden tanrı aşkına kapıları birer birer aralayanda aşkın ateşinde yandıkça yanan da yine onlardır.
Fuzuli'yi rind-i şeyda yapan, Ferhat'a dağları, Mecnun'a Leyla'yı, Aslı'yı Kerem'e ram eyleyen aşk değil mi? Öyleyse kulak verelim aşkın şairine.
Gözleri güneşli, yüreği sönük
Ne anlar Mecnun'un harabatından?
İçimde yükselen dumansız yanık
İnmiyor hüznümün arap atından (Sayfa 33, Seferde)
Aynı zamanda sıkı bir eğitimci olan Mehmet Nacar, Türk Maarif'ine uzun yıllar hizmet etti ve sayısız talebe yetiştirdi. 'Sürgün Aşıklar'daki aşk öğretmenliği, Nacar'ın şahsında bütün şairlerin son nefese kadar sevdalı kalacağının izleriyle dolu.
Sevdamın teninde duygudan yelek
Kalbinin sesinde felekten dilek
Büyülü dünyamda kanatsız melek
Okyanus gönlümün yunusu sensin (Sayfa 49, Nazlı Sultan)
'Sürgün Aşıklar'da aşkın halleri dışında başka duruşlarda var elbet. Yakın zamanda yitirdiğimiz Büyük Türk Medeniyetinin yiğit evladı Necdet Sevinç'e ve 'Mihriban'la duygu dünyamızı her dem yeniden fethetmeye koyulan Büyük usta Abdürrahim Karakoç'a ithaf edilen şiirler zamana düşülmüş birer not adeta.
'Sevinç' (Sayfa 93) Vatan Aşkına (Sayfa 126-127)'Alnında dururken busenin izi/ Hüzünde bırakma Mihriman kızı/ Enel hak yazıyor kanayan yazı/ Muhabbet sırrına ermeye devam.'